Hikmet Çetinkaya

Eyvah Hırsız Kaçtı!..

28 Ocak 2014 Salı

Bir dünya yarattık kendimize, o düş kırıklıkları içinde yitirdik yılları...
O düş kırıklıkları bizi çıkmaz sokaklara sürükledi, çocuk bedenlerine sıkılan mermiler, mayınlı topraklar bize vız geldi.
Kendi düşmanımızı yarattık içimizde...
Kendimize düşman olduk, kin, nefret, intikam tohumlarını kendi yüreklerimize ektik.
Bağnazlığı, yobazlığı hayat sandık!
Din çemberiyle toplumu kuşatırken, saf Müslümanları dolandıranlara, milyonlarca lirayı, Avro’yu “yeşil tabela holdinglerinin” kasasına indirenlere, altın kaçakçılığı yapanlara dokunmadık.
Demokrasilerin ve özgürlüklerin “din bezirgânları”nın seçim aracı olarak kullanıldığını anlatanlara, yazıp çizenlere inanmadık.

***

Emeğin örgütlü gücü, sermaye-emek çelişkisi dile getirildiğinde “bırakın şu çürümüş düşünceleri” deyip büyük sermayeyi baştacı yaptık.
Meclis, hükümet, muhalefet, polis, yargı, eğitim, sağlık, ekonomi...
Demokrasinin ve özgürlüklerin topluma gerekli olduğunu, bir gün yine herkes için gerekeceğini hiç anlatamadık.
Koskoca Deniz Kuvvetleri tırpanlanırken, o genç subaylar, amiraller, havacılar tutuklanırken yine koskocaman komutanlar hiç seslerini çıkarmadı.
Bu kadar casus nasıl bir araya gelir, bu işte bir sakatlık var, demedi...
Sustular, pıstılar!

***

Yitik düşlerimiz bizi mevsimlerin içine gömdü...
Hep yıldızlara baktık ilkyaz gecelerinde, onlarla konuştuk, özgürlüğün sesini dinlemek istedik...
Yüreğimiz dayanışmanın sesiydi, ürkekliğin değil!
Sevgiyi, aşkı, sevdayı, barışı, kardeşliği yaşanır kılan tüm güzellikleri severdik.
Çünkü insandık!
Mollaların, şeyhlerin değil, demokrasinin peşindeydik!
Şimdi bir köşede oturmuş bekliyoruz...
Yalnız, kimsesiziz...
Tek başımıza...
Mevsimlerin bize sarılıp kucaklamasını, bu çıkmaz sokaktan kurtarmasını bekliyoruz.
Kanadı kırık kuşların, yitik aşkların bize haber getirmesini bekliyoruz.
Yoksulluğun orta yerinde kalmış insanlar ortadayken yobazlardan temel hak ve özgürlükleri yaşama geçirmesini bekliyoruz.
Seviyoruz düş kırıklıklarını...
Örgütlü bir toplum istemiyoruz.

***

Demokrasiler hesap vermektir, demokrasiler özeleştiridir.
Demokrasilerde “Allah rızası” için yasa-masa yapılmaz...
Demokrasiler hırsız-polis oyunu değildir...
Hani çocuklar oynar ya, polis kovalar hırsız kaçar!
Sonunda polisler bağırır:
“Eyvah hırsız kaçtı!”
Hırsız kaçtı...
Yoksa kaçırıldı mı?
Kim biliyor bunu?..
Haydi bilenler beri gelsin, görelim...
Gelmiyor bilenler!
Bilenler güçlü!
Burası hukuk devleti!

***

Düş kırıklığı içindeyiz...
Havada kar var...
Uganda’da rafineri şirketi, ananasın tadı, Hocaefendi’nin mesajları, polis, savcı atamaları, HSYK...
17 Aralık’tan bugüne konuştuklarımız, yazdıklarımız bunlar.
Ortaklık bitince torbanın ipi çözüldü...
Her şey apaçık ortada...
Dinleme kayıtları, vurmalar, kırmalar...
Kolay değil 11 yıl süren iktidar ortaklığı.
Al gülüm ver gülüm...
Yetmedi mi?
Yetmedi!
Biraz daha verelim, şafak operasyonları yapalım...
Alın size Soner Yalçın’ı, Nedim Şener’i, Ahmet Şık’ı, Hanefi Avcı’yı...
Yetmedi!
Yahu durun biraz bekleyin...
Mustafa Balbay’ı, Tuncay Özkan’ı daha önce verdik...
Komutanları verdik, bilim insanlarını verdik...
Alın o zaman İlker Başbuğ’u!
Yetmedi!

***

Doymadınız mı hâlâ?
Hikâye uzundur biliyorsunuz...
Merdan Yanardağ, Muğla’da yatıyor...
Tuncay Özkan, özgürlük bekliyor...
Balyoz davasında ağır hapis cezaları verilen komutanlar, TÜBİTAK raporuyla ilgili açıklama yapıyor:
“Yeniden yargılama için gerekli olan kanıt ortaya çıkmıştır. Artık sorumluluk, mahkemelerde ve siyasetçilerdedir.”
Elbet öyledir!
Öyledir de nerede?
Demokrasilerde, hukukun ve adaletin işlediği toplumlarda...

***

Gazeteci Mustafa Hoş’un “Abluka” (Destek Yayınları) kitabını okudum.
Medyanın hallerini anlatıyor...
AKP-cemaat ortaklığında kurulan iktidarın medyayı nasıl kuşattığını, nasıl teslim aldığını...
Okumanızı öneririm...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları