Hikmet Çetinkaya

El mi Yaman Bey mi Yaman?..

13 Ağustos 2013 Salı

Beni sürekleyip getiren bir hayattı, bir rüzgârdı gün ağardığında...
Küçük
kıyı kasabasında denize açılan teknelerdi.
Hüzündü!
Özlemdi!
Sevdaydı!
Ne gecenin izini yakalayabiliyordum
ne de sabahın...
Denizden esen yelin, çiçeklenmiş
bahçelerin serinliğini, kokusunu içime çekemiyordum!
Soluk alıp verişlerim, yaşama korkunç
ara sokaklardan varılmayacağını çoktan öğretmişti bana.
İnsanların gözlerindeki acılı bakışlara alışmış;
zindan nöbetlerine dönüşen kini, nefreti, intikamı öğretmişlerdi benim kuşağıma.
Yıllar ve yıllar önce faşizmin ne olduğunu öğrettikleri gibi...
Şimdilerde
TOMA’lar vardı, gaz bombaları, biber gazı...
Ölümler vardı, acılar...

\n

***

\n

Analar vardı yürekleri yanan, çığlık çığlığa koşan babalar.
Sivil faşizm adım adım yaklaşırken, demokrasi ve özgürlük masalları dinleyenler, iş işten geçtikten sonra uyanır gibi olmuşlardı.
Hâlâ kuşkuluydum uyandıklarından ama neyse!
Ve dün sabah kahvemi yudumlarken
gazetelere göz atıyordum.
Televizyonda haberleri izlerken şu soruyu sordum:
İktidar, bu kez statlardan korkmaya başlamış,
Kayseri’de önceki gün akşam oynanan Fenerbahçe-Galatasaray maçı öncesi Bakan Bey açık açık kulüplere ve taraftarlara gözdağı vermişti:
“Futbol taraftarı arasına nifak sokanlar bedelini öder! 30 yıldır terörle mücadele eden bir devletiz. Bir iki yaşanır. Üçüncüde kontrol altına alınır!”

\n

***

\n

Nasıl kontrol altına alınacaktı?
Binlerce insan vardı...
İşte
korku imparatorluğu görevine başlamış, iktidarın bu açıklamasından sonra tweet atılmaya başlanmıştı...
Tweet’lerden biri şöyleydi:
“Sevgili Kayseri halkı sopanı al maç bitiminde stadın önünde bekle, gık diyen çapulcuyu indir!”
Halkından korkan bir iktidar tüm
Gezi direnişçilerini terörist olarak görüyordu.
O zaman
elinde palayla sağa sola saldıran iriyarı adama ne diyeceğiz?
Teröristlerle mücadele eden kişi!
Adam zaten pılıyı pırtıyı toplayıp
Fas’a kaçtı bile...
Kayseri’de maç öncesi iki takımın taraftarları
polislerle birlikte gazetecilere fotoğraf çektirdi.
Polis seyircileri
alkol denetiminden geçirdi...
Kimse
“Her yer Takim, Kayseri, her yer direniş” demedi...
Kazasız belasız maç bitti...
Madalyalar karıştı....
Olacak o kadar!

\n

***

\n

Sahi maç neden İstanbul, Ankara ve İzmir gibi bir kentte değil de Kayseri’de oynandı?
Orasını bilemem!..
Korkudan desem elimde bilgi yok!
Cumhurbaşkanı
Abdulah Gül’ün memleketi ama hem Cumhurbaşkanı yok hem de Başbakan...
Bir yıl içinde
Rize’ye 50 bin kişilik stat yapılır mı bilemem!
Erzurum’da da oynanmıştı, kafaları karıştırmayayım...
Bildiğim gerçek, iktidarın
Gezi Direnişi’nden ders çıkaramadığıdır.
Elbet Gezi Direnişi tek başına çevrecileri kapsamıyor...
Siyasi boyutu olduğu gibi
sosyal boyutu da var.
AKP bunu görmezden gelip, işi terör örgütüne ve darbeciliğe dek götürüyor.
Ben
“Ergenekon’un işi” diyenleri bile gördüm!

\n

***

\n

Beni sürekleyip getiren hayatın içinde yakarışlar vardı, ölümler, zindanlar...
Biliyordum faşizmin eli, kolu, ayağı, dili yoktu...
Çok genç yaşlarda öğrenmiştim bunu!
Stadyumlardan korkan bir düşünce
ülkeye demokrasi ve özgürlükler getirir miydi?
İspanyol faşizmi, stadyumlar sayesinde yaşayabilmişti...
Halkı köle olarak görenler, bir başka deyişle
sadaka toplumu yarattıklarını sananlar, üniversiteli gençlere gözdağı verirken, “Stadyumlar siyasi gösteri alanı değildir, hukuki bedelini öderler” diyerek korku imparatorluğunu sürdürerek ayakta kalmak istiyorlardı...
Başarabilecekler miydi?
Sandıkta göreceğiz!
El mi yaman bey mi yaman?..

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları