Hikmet Çetinkaya

Din Ekseninde Siyaset...

13 Mart 2013 Çarşamba

Köleci bir toplum yaşamı hayatımızı giderek kuşatırken, yurdumun insanı niçin gözlerini kapatıyor?
Bu suskunluk neden?
Soruları alt alta getirebiliriz...
Çağdaşlaşma!
Uygar toplum!
Bunlar
o kadar kolay olmuyor, çünkü demokrasinin laiklik temelinde yükseleceğini konuşup tartışmıyoruz.
Şöyle bir bakın
1920’lerin ve 30’ların Türkiye’sine...
Yüzde
90 köylü!
Tarlası vardı, ürünü toplar ve satardı.
Cumhuriyet, tepeden inme gelip kurulan baskıcı bir rejim olarak görülmemeli.
Parlamenter bir sistem vardı...
Türkiye,
dünyada bu sistem içinde olan 8 ülkeden biriydi...
Altı yüzyıllık bir imparatorluğu yıkıp, padişahlık düzenini ortadan kaldırmak öyle kolay değildi.
Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, önce Kurtuluş Savaşı’nı yaptılar, kanlarıyla, canlarıyla cumhuriyeti kurdular.
Kimi zaman televizyonlarda,
20’li, 30’lu ve 40’lı yılların tek parti dönemi olduğunu vurgulayan tarihçiler, o dönemde baskıcı bir rejimin olduğunu savunurlarken, bilinen Türkiye gerçeğini nedense göz ardı ediyorlar.

\n

***

\n

1946 yılında, CHP içinden DP doğdu...
Seçimle sandıktan çıkan
DP kırsal kesimin, yani köylülerin oyuyla iktidara geldi.
1950’den sonra Türkiye’ye demokrasi ve özgürlükler geldi mi?
Hayır!
Baskı daha da arttı, 27 Mayıs darbesi oldu...
1961 Anayasası’nı elbet askerler yaptı bilim insanlarıyla birlikte...
Kim ne derse
desin, özgürlükçü bir anayasaydı...
Demokrasi ve özgürlükler öyle gökten Tanrı tarafından toplumlara altın tepsi içinde sunulmuyor...
Dünyada
neler olup bitmiş bir bakın!
Fransa, İngiltere, Almanya, İspanya, Portekiz, İtalya ve Yunanistan’da neler olup bitmiş öğrenin...
Televizyon ekranlarına çıkıp ahkâm kesmek kolay tarihçi olarak.
Türkiye’de bırakın
solu, sosyalistleri, sosyal demokratların 1950’den bugüne dek bir kez olsun tek başına iktidara geldiklerini gördünüz mü?
1977 seçimleri sonrası Bülent Ecevit’in kısa süren hükümetini örnek olarak göstermeyin!
Bu arada
Birinci Milliyetçi Cephe ve İkinci Milliyetçi Cephe hükümetlerini unutmayın!..
Türkiye İşçi Partisi, 1965 seçimlerinde Meclis’e girip grup kurdu...
Çünkü milli bakiye sistemi vardı...
Demirel ve İnönü, yani CHP-AP hemen anlaşıp yeni bir yasayla seçim sistemini değiştirdi.

\n

***

\n

2013 yılında biz hâlâ demokrasi ve özgürlükleri, sivil yeni bir anayasayı tartışıyoruz...
12 Eylül’ün getirdiği bu
Partiler Yasası ve Seçim Yasası’yla ne sosyalist partiler ne de sosyal demokrat partilerin iktidara gelmesi çok zordur.
Türkiye’de
din ve ırk eksenli siyaset hâlâ geçerli...
Sermaye-emek çelişkisi sosyal demokrat olduklarını söyleyenlerin dilinde yok!
Yarı
köylü-yarı kentli olan yurttaşın, demokrasiyle ve özgürlüklerle, laik cumhuriyetin altının oyulduğuyla pek ilgisi yok!
Eğitim sisteminin hali, tarikat şeyhleri onların hiç mi hiç umurunda değil!
Çünkü
kırsal kesimden gelenler lümpenleşti son 40 yıl içinde.

\n

***

\n

Lümpen sınıf, din ve ırkçı eksenli siyasetin içinde bir o yana bir bu yana gidip gelirken, kolaycılığı seçer.
Daha
açıkçası köşeyi dönmeyi, dönemezse avantayı!
Elektriği, suyu kaçak kullanır... Yaşamın katılığında bir torba pirince, şekere, zeytine, bedava kömüre oyunu kullanır...
Kendini ikinci sınıf yurttaş olarak görür bir de:
“Beyaz Türkler - zenci Türkler!”
Arabeskin acısında kendini bulur!
Bir delikanlı, kabadayı, tarikat şeyhi bulursa ona sarılır...
Terör
örgütleri onların çocuklarını kandırır, evlerinde alıp götürür.
Sanayileşmemiş toplumlarda tarih boyunca yaşanmıştır tüm bu saydıklarım.
O yüzden kolay değildir sanayileşmeden, işçi sınıfı
örgütlenmeden çağdaşlaşmak, demokrasiyi ve özgürlükleri yaşam biçimi olarak hayata geçirmek!
Kolay değildir.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları