Hikmet Çetinkaya

Din Devletine Doğru...

16 Ekim 2013 Çarşamba
Din Devletine
Doğru...
Bir devletin laik demokratik
kimliği nasıl değiştirilir?
Aslında, pek önemsenmeyen
“kılık kıyafet özgürlüğü” olarak
algılanan bu durumun biraz
derinliğine inilirse yapılmak
istenen ortaya çıkar.
Laik demokratik devlet
kimliğinin ortadan kaldırılması
için önemli adımların atıldığını
görürsünüz.
Kılık kıyafet düzenlemesinin
asıl amacı budur!
30 Eylül’de açıklanan
demokrasi paketinde temel
hak ve özgürlüklerle ilgili ne
gördünüz?
Başörtüsünün ya da
sıkmabaşın üniversitelerde
özgürce takılması...
Zaten örtülü bir özgürlük vardı!
Bunun için de demokrasi
paketine falan gerek yoktu!
Zaten YÖK tarafından,
Anayasa Mahkemesi ve
Danıştay kararına aykırı olarak,
Prof. Dr. A. Ülkü Azrak’ın
deyişiyle “hukuk tanımaz bir
davranışla” önce üniversitelerde
yaşama geçirilmişti.
Bir süre sonra da Danıştay 8.
Dairesi’nin açık görüşlülüğü(!)
ve yardımıyla kadın avukatların
sıkmabaşla davalara girmesi
sağlanmıştı.
Prof. Azrak’ın sık sık yinelediği
gibi “bu durum yargıda sürekli
olarak inkâr yoluna” gidilse de
özellikle Anadolu kentlerinde
yaygındı.
Siyasal iktidarın öteden beri
demokrasi ve özgürlük anlayışı
buydu...
Laik, demokratik devlet AKP
iktidarını rahatsız ediyordu.
Başbakan kimi
konuşmalarında ne diyordu:
“Ben laik değilim ama devlet
laik!”
***
Gelişmiş demokratik
ülkelerde “dini simge”yle kamu
kurum ve kuruluşlarında hiç
kimse çalışmaz.
Almanya’da da böyledir,
Fransa’da, İsviçre’de,
Kanada’da, ABD’de de...
Almanya’da bir dönem
okullarda İsa’nın çarmıha
gerilmiş resmi vardı...
Sanırım 90’lı yıllardı...
Türk ve Müslüman bir işçinin
kızı okula gidiyordu...
Ailesi yargıya başvurdu.
Bir sonuç alamayınca federal
mahkemeye gitti...
Federal
mahkeme uzun
süren duruşmalar
sonunda resmin
kaldırılmasına
karar verdi.
Mahkeme
İsa’nın o çarmıha
geçirilmiş
resminin “dini
simge” olduğuna
karar verdi ve
tüm okullardan
kaldırıldı.
Türkiye’de
laiklik “din düşmanlığı olarak”
algılanır. Oysa kökeni eski
Yunan’dan gelir.
Günümüz Türkçesiyle karşılığı
“halksal”dır...
***
Türkiye’de estirilen
demokrasi ve özgürlük havası
kandırmacadan öte bir şey
değildir.
Ülkemizde kadınlar ve erkekler
dışarıda istediği giysilerle
dolaşıyor.
Başı kapalı, açık kadınlar...
Çarşaf ve peçeyle dolaşanlar...
İmam kıyafetiyle, sarıkla,
cüppeyle, takkeyle dolaşanlar.
Kıyafet düzenlemesini
yakından incelerseniz, Türkiye’de
laik demokratik devletin
temellerine dek inildiğini apaçık
göreceksiniz.
Benim yıllardır sık sık
değindiğim, gelişmiş
ülkelerdeki bakış açısını Prof.
Dr. A. Ülkü Azrak ortaya
koyarken şunları söylüyor,
Cumhuriyet’te yayımlanan
“Demokratikleşememe Paketi ve
Ötesi” başlıklı yazısında:
Fransa’da 10 Şubat 2003
tarihli bir yasayla, sadece
öğretmenlerin ve üniversite
öğretim üyelerinin değil,
ortaöğrenim öğrencilerinin ve
hatta üniversite öğrencilerinin
derslere, başörtüsü de dahil,
dinsel simgelerle girmesi
yasaklanmıştır.”
Almanya’da Afrika kökenli
Müslüman bir öğretmenin de
federal yargının verdiği kararla,
başı örtülü olarak derse girmesi
engellenmiştir.
ABD’de Katolik bir öğretmen
dersinde dua okutturunca,
başka dinden bir öğrenci velisi
okul yönetimine başvurmuştur.
Sonuç ne oldu?
Öğretmen, bir başka dinden
olan öğrenciyi etkilediği
gerekçesiyle işinden atıldı!
***
Gelişmiş demokratik ülkelerde
böyle yasalar “eşitlik” ilkesinin
bozulmamasına yöneliktir.
Bir din bir başka din üzerinde
etkili olamaz!
Ne yazık ki Türkiye’de sağ
partiler din ekseninde siyaset
yapıyorlar.
Halkımız da bu gerçeği
göremiyor...
Yönümüz ağır ağır ve
çaktırmadan din devleti!


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları