Hikmet Çetinkaya

Dilek'in İsyanı ve Gözyaşları...

16 Nisan 2013 Salı

O görüntüleri hayatım boyunca unutmayacağım...

Edirnede yaşanan olay...

Türkiye Cumhuriyetinin bir bakanı ve üniversiteli kanser hastası genç kız!

TV ekranındaki görüntüler ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın şu sözleri:

Al şu parayı, düşürme sakın!

Bayraktar, Selimiye Camiinden çıkmış yürüyordu bir grupla.

O sırada Bakan Bayraktarın yanına saçları tıraş edilmiş bir genç kız yaklaştı.

Genç kız, Trakya Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği Bölümü üçüncü sınıf öğrencisi 23 yaşındaki Dilek Özçelikti.

Koruma çemberini aşıp bakana yaklaştı:

Ben kanser hastasıyım... İlaçlarım yurtiçinde bulunmuyor, dışarıdan getiriliyor, bana yardımcı olun...

Bakan Bayraktar elini cüzdanına atıp para çıkardı ve üniversiteli Dilekin cebine sıkıştırıp seslendi:

Al bu parayı, sakın düşürme...

Dilek sorununu anlatamamıştı...

Para değil ilaçlarının getirilmesi için bakandan yardım istiyordu...

Bakan Bey yürüdü yanındakilerle birlikte...

Genç kız dönüp yeniden yanına geldi ve hıçkırarak bakana yaklaştı elindeki parayla:

Ben dilenci değilim, yanlış anladınız. Görüyorum ki çaresizliği hiç tatmamışsınız hayatınızda...

Ve Dilek parayı bakana verdikten sonra çığlık çığlığa bakanın yanından uzaklaştı.

***

Dilek çaresizliğin resmini çizmişti bakana...

Umutsuzdu!

Yaşama direncini o an yitirmişti.

Hayatın o derin boşluğu içinde, bir öğle namazından sonra Selimiye Camiinin bahçesinde yaşanan bu olay içimi acıttı.

İleri ekonomi!

İleri toplum!

İleri sağlık!

İleri demokrasi ve özgürlük!

Tüm bunların masal olduğunu bizim insanımız acaba görebiliyor muydu?

Hiç sanmıyorum...

Görenlerin, ülkemizde sadaka toplumu yaratıldığını söyleyenlerin sayısı çok azdı.

Zaten bu gerçekleri yazanlar, darbeci, faşist, teröristolarak yaftalanıyorlardı.

Bu olay bir AKP zihniyetiydi aslında...

Yoksul kesimi din kardeşliği”, “gıda torbalarıve kömürleavutuyordu.

Daha açıkçası bir sadaka toplumu yaratılmıştı yeni baştan.

Sosyal devlet yerle bir edilmiş, sağlık sistemi çökertilmişti...

Dilekin cami avlusundan ağlayarak gitmesine karşı Bakan Bayraktar inadına şöyle diyordu:

Yardımcı olmak istedik. Valimiz ben ilgileneyimdedi ama kızcağız alındı...”

Kızcağız ne demek?

Kibarcası, aşağılamak!

***

Edirne Valisi Hasan Duruer, dün Dilek Özçelikle görüştü. Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu yaptığı açıklamada Dilekin ilaçlarının bakanlık tarafından getirileceğini söyledi.

Peki bir tek Dilek mi var ölümcül hastalığa yakalanan?

Onlar ne yapacak?

Ekonomik gücü olan ilaçları yurtdışında getirebilecek, olmayan ölüme tutsak olacak!

Yakından biliyorum, devletin hastanelerinde kanser hastalarının başvuruları, tahlil sonuçları günler alıyor...

Onun için Dilek şöyle diyor:

Her yerde bir dayınız olacak, tanıdığınız ve torpiliniz olacak. Araya hatır gönül girince işler hızlı yürüyor.

Ben, annem ve babam için mücadele ediyorum. Üç hafta önce lenf kanseri tanısı konuldu.

Ben yetkililerden tüm kanser hastaları için yardım istedim. Randevu ve tahlil sonuçlarının hızlı çıkması için.

Yanınıza yardım amacıyla bir insan geldiğinde eliniz cüzdanınıza değil vicdanınıza gitsin...”

***

Dilekin çaresizliği!

Vicdanla cüzdanın karıştırılması!

Dilekin ilaçları hemen gelecek... Olayı birkaç saniye yayımlayan televizyon kanalları, ilaçlar gelip tedavi başladığında canlı yayın bile yapacak.

O görüntüler unutulacak!

Çaresizlik ve umutsuzluk!

Toplum alışmış buna!

Sadaka toplumu yaratıldı yeni baştan!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları