Hikmet Çetinkaya

Derin Devlet Yerli Yerinde...

26 Ocak 2013 Cumartesi


Memleketimde olup bitenlere baktıkça şaşırmamak elde değil...
Memleketimde darbeler konuşuluyor bol bol, terör örgütü suçlamaları yapılıyor.
İyi hoş!
Peki, memleketimde
katliamların, toplu kıyımların ve faili meçhul cinayetlerin üzerine niçin gidilmiyor?
Bir gizli el iş oraya gelince komutu veriyor:
“Buraya kadar, fazla deşelemeyin!”
Neden?
Yanıt:
“Devlet sırrı!”
Siyasi bir düşm
anlık almış başına giderken, siyasal iktidar kozmik odaya yargıçları sokarken, Susurluk, İnciraltı Öğrenci Yurtları, Çorum, Kahramanmaraş katliamının üzerine gitmiyor, faili meçhul cinayetleri aydınlatamıyor.
Uğur Mumcu, Hrant Dink cinayetlerini bir türlü çözmeyen, salt tetikçi bulmakla yetinen devlet, bunların örgütlü suç olduğunu biliyor ama arkasındaki “büyük patronu” ortaya çıkaramıyor.
O zaman ne yapmal
ı?
Üniversiteli gençleri, gazetecileri, çevrecileri, bilim insanlarını, kimi subayları, denizcileri, karacıları, havacıları örgütlü suçtan yakalayıp zindana atmalı...

\n

***

\n

Hrant Dink’i hedef gösterenler, ölümüne göz yumanlar bugün yüksek makamlara getirilip oturtuldu.
Uğur Mumcu’nun alçakça öldürüleceğini bildikleri halde hiçbir koruma önlemi almayanlar, 1995 seçimlerinde
hangi yüksek makamlara getirilmişti, bir anımsayın!
İki cinayet ne denli benziyor birbirine?
Farkı, Uğur’un Ankara’da öğle saatlerinde bombalı tuzakla, Hrant’ın
akşama doğru silahla İstanbul’un en kalabalık semtinde öldürülmesi...
Yaşamımız
“derin devleti” aramakla geçti...
Vedat Aydın’ın cansız bedeni Elazığ yolunda bulunmuştu. Gece yarısı sivil giyimli polisler alıp götürmüştü Aydın’ı.
Diyarbakır’daki cenaze töreni olaylı geçmişti...
DSP Genel Başkanı
Bülent Ecevit’in açıklamasını dinlemiştim Cumhuriyet’in Diyarbakır Bürosu’nda...
Ecevit şöyle diyordu:
“Bu cinayet kontrgerillanın işidir!”
Ecevit bir daha kontrgerilla adını ağzına almadı...
Sustu, konuşmadı!
Uğur Mumcu katledildiğinde hem
Süleyman Demirel hem Erdal İnönü ne demişlerdi:
“Bu suikastı aydınlatmak namus borcudur!”

\n

***

\n

Oysa devletin derin güçleri, onlarla ilişkide olanlar Güldal Mumcu’ya “duvar ve tuğla” hikâyesi anlatıp yan yattılar.
Çünkü
“derin güçleri” ortaya çıkarmak kimsenin işine gelmiyordu.
Neden mi?
Devlet
aygıtlarında süreklilik derin ayarlarla gerçekleştirilir, gizli el onlara her an her yerde gerekebilir.
Yurdum
insanının böyle işlerle hiç derdi falan olmaz.
Yargımız aynen demokrasimiz gibidir!
Topal ördek!
Bir dönem komünizm tehlikesi vardı...
Çocukluk
yıllarımda bir Ege kasabasında, okul önünde düdüklü balon satan şişman bir amca “eğlenin çocuklar eğlenin” diye bağırdığı için, polisler tarafından alıp götürülmüştü.
Daha sonra
öğrendim ki o amca beş yıl kadar hapis yatmıştı...
Suçu
Lenin’i övmek: “Eğ-Lenin!”

\n

***

\n

Derin devletin kolları her yerdedir, sakın unutmayın...
Mumcu, Hrant Dink,
Gaffar Okkan, Hablemitoğlu, Musa Anter, Mehmet Sincar, Ahmet Taner Kışlalı cinayetlerinde olduğu gibi...
Hablemitoğlu cinayetinde tetikçi bulunmadı sadece...
Rahip
Santora, Malatya Zirve Yayınevi...
Kanıt var, tetikçi de var.
Pınar Selek davasına bakın bir de...
Bilirkişi raporunda
“Bomba izine rastlanmadı” diyor, iki kez beraat ediyor, Yargıtay bozuyor ve yaşam boyu ağır hapis cezasına mahkûm oluyor.
Sosyolog Selek hakkında iki kez beraat kararı veren Mahkeme Başkanı
Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu karara muhalefet ediyor.
Ortada
kesinleşmiş iki beraat kararı varken dönülür mü bu karardan?
Türkiye’de dönülür...
“Derin devletin” sürmesi için her türlü oyun oynanır...
Haydi söyleyin,
adalet mülkün temeli midir?

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları