Hikmet Çetinkaya

Darbeler Can Yakar...

16 Ağustos 2013 Cuma

Tüm askeri darbeler kanlıdır ve can yakar...
Darbecilerin
gözleri kördür, öldürürler!
İşkenceden geçirirler insanları!
Dünya
Şili’de, Arjantin’de tanık oldu kanlı darbelere...
Gözaltında
kayıplara!
Toplu
ölümlere!
Yargısız
infazlara!
Türkiye’nin yakın tarihine baktığınızda insanı darbenin
nasıl yaktığını, katliamların nasıl yapıldığını, zindanlarda insanların nasıl öldürüldüğünü görürsünüz...
Berfo Ana’nın oğlunu 12 Eylül’ün ardından bir gece yarısı alıp götürmüşlerdi.
Oğul bir daha geri dönmedi!
Kayıp değil
öldürülmüştü ama nereye gömüldüğü belli değildi.
104 yaşında hasta yatağından kalkıp Ankara’nın yolunu tutmuştu Berfo Ana...
Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya yargılanıyordu 12 Eylül darbesinden ötürü...
GATA’dan canlı yayın...
İki darbeci general yataklarında...
Yargıçlar sorguluyor...
Kem küm!
Uykum
geldi yatacağım, duruşmaya ara verin...
Ne oldu o dava, işkenceciler nerede?
Unutkan bir toplumuz!
Duruşma ne aşamada bilen var mı?
Toplum
bu davaya niçin izleyici kaldı, niçin suskundu, niçin kılını kıpırdatmamıştı?
Asker Mısır’da toplu kıyım yaptı...
Ölü sayısı kaç?
500 mü yoksa 2 bin mi?
Darbeciler kan içicidir, bu böyle biline?
Hiçbir darbe alkışlanmaz!
Ortadoğu’da
Arap halkları ne zaman demokrasi ve özgürlükleri yaşadı?
Hangi Arap ülkesinde demokratik ve özgürlükçü bir anayasa ve yasalar var?

\n

***

\n

Mısır öteki Arap ülkelerine göre farklıdır...
Nâsır döneminde başlayan kooperatifçilik, sendika ve demokratik kitle örgütleri...
Sineması,
müziği, edebiyatı...
Bunun yanında Mısır anayasasında şöyle bir madde vardır:
“Mısır’da yasalar ve uygulamalar Kuranıkerim esaslarına göre yapılır...”
Düğüm noktası zaten budur!
Nobel ödülü alan
edebiyatçınız da olsa, bilim insanınız da olsa, demokrasiniz ve özgürlükleriniz asla gelişmez.
Nedeni ise çok açıktır:
“Demokrasi olmadan laik bir rejim olur ama laiklik olmadan demokrasi olmaz...”
Fazla uzağa gitmeye gerek yok!
12 Eylül Türkiyesi’ne, Şili’ye ve Arjantin’e bakın yeter...
Türkiye tüm darbelere, acılara, ölümlere karşın
“topal ördeğe” benzeyen demokrasisini geliştirme çabasında...
Her önüne geleni
“darbecilik yaftası”yla suçlayıp bir torbaya doldursa bile...
Elinde kalemden başka silahı bulunmayan gazeteci
arkadaşlarımızı, aydınlarımızı tutuklasa bile...
Başbakan’ın atadığı, Cumhurbaşkanı’nın onayladığı
İlker Paşa’ya “müebbet” verse bile...
Bir de sivil darbeler vardır, sakın unutmayın!
İktidarı ele geçirenler,
28 Şubat’ta Genelkurmay Karargâhı’na girmek için kuyruğa girenler, Ergenekon’dan korkup “rüzgâr gülü” vaziyetiyle dönüş yapanlar vardır...
Onlar sivil iktidarın baştacı olurlar!
TRT’nin kapıları sonuna dek açılır onlara...
Mangırlar
cebe indirilir, danışman maaşına ek olarak...

\n

***

\n

Kahire’de insanlar ölüyor...
Irak’ın işgalinde de ölmüştü anımsadınız mı?
Mavi Marmara gemisinde de...
İdeolojileri, ırkları, dinleri, mezhepleri ne olursa olsun ölenler için içim acır...
Mısır’da ölenler için de, Suriye’de, Tunus’ta, Libya’da ölenler için de...
Hem darbeleri lanetlerim hem de kör terörü...
Aleviler, Şiiler öldürüldüğünde, ciğerleri sökülüp yenildiğinde içim acır;
Kahire’de Sünni İhvancılar vahşice katledildiğinde de...
Gezi Direnişi’nde ölenler için gözyaşı dökülürken yok camide içki içildi, bilmem ne yapıldı, başörtülü kadına saldırıldı yalanının arkasına sığınanlara, Mısır’daki kıyıma “insanlık dışı” diyenlere de hiç güvenmem...
İster sevin ister sevmeyin, ben böyleyim işte!
Ne yapayım

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları