Hikmet Çetinkaya

Dalkavuklar, Daltabanlar...

12 Mart 2013 Salı

Üç yıl olmuştu Turhan Selçuk’u yitireli. Üç yıl çabuk geçti. İlhan Selçuk, kendisinden bir yaş büyük kardeşinin öldüğünü bilmeden, hastane odasında gözlerini yumdu.
Kültür servisi şefimiz, kapı komşum
Celal Üster, Turhan abi için bir sayfa hazırlamıştı, okudunuz.
İlhan ve Turhan Abi, şimdi Hacıbektaş’ta yan yana uyuyor...
Baskıya, sömürüye,
insanın aşağılanmasına karşı çıkan iki anıt adam, iki aydınlanmacı 2013 yılını seyrediyor...
Türkiye’de yaşananları!
Acı çekenleri!
Korku
tünelinden geçenleri!
Vurguncuları!
Talancıları!
Yaşar Kemal ustanın deyişiyle, doğanın şiirini, yaşamı!
Öldüler ama yaşıyor iki kardeş!
Yapıtlarıyla yaşıyor...
Kültür sayfamızı tepeden aşağıya kuşatan
Abdülcanbaz’la. “Duvarın Üzerindeki Tilki”yle...

\n

***

\n

Karanlıkta bir ışıktı onlar!
Yüreklerinde çizgi, yüreklerinde sözcükler vardı...
Türkiye,
BOP’un çizdiği yol haritasını aynen uyguluyor şimdilerde...
Adalette
eşitsizlik, uzun tutukluluk süreleri!
Halkımın olup bitenlerle pek ilgisi yok!
Mertlik, dürüstlük, sevgi, barış!
Bunların tümünü unuttuk...
Çehov’un dediği gibi, insanlık hem gülen, hem ağlayan bilinmez mevsimlerin içinden çıkıp gelir.
Öfke bir ırmak gibidir, geçip gider...
Kin ve nefret duyguları faşizmin kanıyla toplumu kuşatır...

\n

***

\n

Artık ölümlere aldırmaz bir toplum olduk.
Yargının bağımsızlığını konuşmuyoruz...
Laik demokratik hukuk devletinden,
medyanın sindirilmesinden, baskıdan, zulümden söz etmiyoruz.
Bunları bir kenara ittik.
Konuşmak suç, yazmak suç!
Bakın dün Silivri’de yaşananlara!
TEM ve E-5 yoluna engeller konulmuş, duruşmayı izlemeye gelenler, gazeteciler kimlik denetiminden geçirilmiş, salona alınmamış.
Mustafa Balbay’ın konuşması sırasında mahkeme başkanı mikrofonu kesmiş...
Avukatlar duruşma salonundan çıkarılmış.
Yıllardır bitmeyen bir
“torba dava” değil mi Ergenekon?..
Bir yanda Balbay, öte yanda katil
Alparslan Arslan...
Birbirleriyle
hayatları boyunca bırakın bir araya gelmeyi, yüz yüze gelmeyen sanıklar.
Turhan ve İlhan Selçuk bugün yaşıyor olsalardı, neler çizer, neler yazarlardı?

\n

***

\n

Türkiye’de yaşananları anlamak dünyayı anlamak demektir...
Türkiye üzerine kurulan tuzakları,
Barzani’nin “Büyük Kürdistan hayalleri”ni, İmralı ve Kandil’de yaşananların barışa giden bir yol olup olmadığını.
Demokrasi ve özgürlük bireyin kafasında olur, beyninde, aklında.
Şöyle bir güncel olayların akışına bakın, tutuklu üniversiteli gençlerin, çevrecilerin sayısına bakın yet
er...
Samsun’da TKP ve Halkevleri’nin bulunduğu binayı kuşatıp basanlar, taşlayanlar serbest...
Suçları
“mala zarar” vermekmiş savcıya göre.
Bir de...
Geri kalan
10 kişiye polis “dağılın” demiş, dağılmamışlar...

\n

***

\n

Haberi okuyunca Hopa olayları geldi aklıma...
Seçim öncesi Başbakan
Erdoğan Hopa’ya gelmişti... Çevrecilerin aynı gün açık alan toplantısı vardı...
Biber gazı devreye girdi, çevrecileri polis copladı, emekli öğretmen
Metin Lokumcu kalp krizi geçirip yaşamını yitirdi.
Çe
vreciler gözaltına alındı, Ankara’da operasyonlar yapıldı, evler basıldı.
Gözaltılar ve tutuklamalar peş peşe geldi...
Ilık bir günün içinde,
gazete sayfalarında gezintiye çıktığımda, dün bunlar geldi aklıma.
Turhan ve İlhan Selçuk...
İki güzel insan!
Mart hüznü var içimde...

\n

***

\n

İlhan Abi, “Dal” başlıklı bir yazı yazmıştı yıllar önce...
Ve yazısının içinde bir dize:
“Gül dalı...
Güzellik...
Zeytin dalı...
Barış...
Bir tümce daha var:
“...Günümüzde dalkavuklar gibi daltabanlar da arttı; özellikle her ikisi de Babıâli’de çoğalıyor...
Seneca demiş ki:
- Yeryüzünde gün ışığına layık olmayan nice insan var; ama güneş her gün doğar.”
Siz anladınız!

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları