Hikmet Çetinkaya

Bitmez Bu Kıyım, Bitmez Bu Acı...

31 Mart 2013 Pazar

İlkyaz nasıl gülümsüyor sana, nasıl göz kırpıyor öyle!
De Andrade’nin “Redingotlu Ölüler”i ayılacak belki tarihin içinde, bakacak yeryüzüne uzun uzun, havayı soluyacak.
Benim kadınım!
Çocuğum!
Dağ çiçeğim!
Karanlıkta aşk, hayır gün
ışığında aşk demeyeceksin, sen yalnızlığa tutsak olmayacaksın...
Güzel günler göreceksin, çiçeklenmiş bahçeler, masmavi sular, beyaz yelkenliler...
Hurma ağacısın sen, tiyatroda, kimsenin duymadığı bir çığlıksız gece vardiyasında, hayatın en başında...
Sen çocuğum,
babanın fotoğrafına sarılı uyumayacaksın!
Sen güzel kadın, rüzgâra ver saçlarını özgürlük için, direnme gücünü göstermek için, şiddete karşı durduğunu kanıtlamak için...

\n

***

\n

Burada yürüyorsun sen, başın dik, için ezik...
Kimse bilmesin bunları, içinde sakla...
Derken kurt kemirmeye başladı bu redingotları... Sayfaları, yazıları, hatta resimleri
gülüm, papatyam, mor menekşeleri toz kapladı.
Bitmek tükenmek bilmeyen hıçkırıkların mevsim çiçeklerini bile kuruttu.
O çarpık
şeytan, o derin güçler, silah tüccarları, halkların kardeşliğini paramparça etti farkında mısın?
Sana söylemem gerekiyor, bu baskı, bu
faşizm ezip geçer halkları.
Ezer geçer ve geriye sadece genç ölülerimiz kalır bizim.
Çaresizlik!
Akıl tutulması!
Sevgisizlik!
Aşk denilen o güzellik, nasırlı gaddar avuçlarda tutsak o yüzden.
Bu acımasızlığın gerçek yüzü bu,
sakın unutmayın!

\n

***

\n

Yasakçılığın, ırkçılığın, sahtekârlığın, sözümona dindarlığın ikiyüzü çıkıyor karşımıza.
Yavaş yavaş!
Alıştıra alıştıra!
Önce dindar nesil!
Kindar nesil!
Neden uygar nesil değil?
Televizyonlarda filmlerde buzlanmalar, sigara ve alkolün zararına ilişkin reklamlar,
mayolu resimlerin üzerinin örtülmesi...
Ürkütmeden yavaş yavaş!
Canım benim, bir tanem,
kır çiçeğim, selvi boylum, al yazmalım, çocuğum, kardeşim dün ne dedim sana:
Üç maymunu oynama!
Oynama ki gör gerçekleri...
Konuş tartış...
Bir tek gerçek
Kürt aydını, Kürt sosyalisti yok ekranda. Niçin televizyonlara çıkarılmaz İsmail Beşikçi?
Türey Köse’nin İsmail Beşikçi’yle yaptığı röportaj cuma günü Cumhuriyet’te çıktı.
Her şeyi açık açık anlatıyor Beşikçi...
Sahneye konulan oyunu!
Oyuncuları!

\n

***

\n

Ey benim memleketimin insanı!
Ey benim eski arkadaşlarım!
Yoldaşlarım!
Nasıl bu acınası durumlara düştünüz?
Bu ülkenin “
faili meçhul cinayetler tarihi”ni ne çabuk unuttunuz.
Hani siz hepiniz
Hrant’tınız!
Ne oldu size niye sindiniz, sesiniz soluğunuz çıkmaz oldu, yüreğiniz varsa anlatır mısınız?
Devletin bir kültürü var benim gençlik yıllarımdan beri:
Öldüreceksin!”
Hep öyle oldu!
Devlet öldürdü, siyasiler sustu!
Demirel sustu, Ecevit sustu, Özal sustu, Çiller sustu, Yılmaz sustu, Erbakan sustu, Erdoğan sustu!
Paşalar sustu, MİT sustu, JİTEM sustu!

\n

***

\n

Ey saçlarını rüzgâra vermiş kadın, ey babalarını zindanlarda gören çocuklar.
Ey babalarının fotoğraflarıyla uyuyan bebeler!
Geçecek bunlar gülüm, geçecek!
Resmi tarihi cinayetlerle dolu bir devlet, demokrasiyi ve özgürlükleri hayata geçirmez.
Çünkü işine gelmez!
Sigara yasak, içki yasak!
Silah serbest!
Kadın eksik etek!
Devletin maço kültürü bu, anlat anlat bitmez!
Bitmez bu şiddet, kıyım, bu acı, ezilenlerin yaşadığı bu coğrafyada...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları