Hikmet Çetinkaya

Bırakın Kini, Düşmanlığı...

17 Ocak 2013 Perşembe

Aynı acıları yaşadık yıllarca, aynı öfkeyi, kini, nefreti...
Darmadağın olduk!
Gözaltındaki işkenceleri,
kayıpları, ölümleri gördük.
Mevsimlerin içinde koptuk birbirimizden...
O yoksul halkımızın
çocukları ölürken birer birer, bir sap kırmızı karanfil, bir yürek yarası, kan...
Çıplak bedenler ve kimsesizler mezarlığında dolaşan anneler gördük.
Şehit
cenazelerinde, duygularımız köpürdü!
Alaca
bir öfkeyi, yalnızlığı, çaresizliği içimize gömdük.
Değişen hiçbir şey olmadı 30 yıl içinde...
Umut, vadilerden esen bir rüzgârdı.
Barış, kardeşçe çoğalmaktır yaşadığımız bu güzelim coğrafyada.
Sevgi insanlıktır!
Dostluk
hayatın ayrılmaz parçası...
Yürekli olmak, başı dik,
alnı açık yürümek yollarda.
Bir bozkır akşamında,
Sümbül dağlarının eteklerinde, Çukurca’da kendi türkümüzü söylemek, korku bulutlarını dağıtmak, kini ve öfkeyi dağıtmak, Edirne’den Hakkâri’ye tüm halkların kardeşliğini gerçekleştirmek zor değildir arkadaş...
Bu ülke mezarlıklar ve zindanlar ülkesi olmasın...
Yaşama sevincimiz,
Karaburun dağlarında açan nergisler olsun!

\n

***

\n

Acılar ormanından geçtik, işkencelerden, tecritlerden...
Tüm maviler gitmişti!
Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Boşnak, Rum, Ermeni demeden, kırdılar fidanları...
Diyarbakır zindanından Mamak’a kadar.
Abdi İpekçi’yi, Doğan Öz’ü, Çetin Emeç’i, Turan Dursun’u, Muammer Aksoy’u, Bahriye Üçok’u, Musa Anter’i, Uğur Mumcu’yu, Vedat Aydın’ı, Kışlalı’yı, Sincar’ı, Savaş Buldan’ı, Eşref Bitlis’i, Hablemitoğlu’nu...
Öldürdüler!
Unutmadık
Kahramanmaraş’ı, Sivas, Çorum’u, Gazi Mahallesi’ni...
Şehit düşen Mehmetlerin, mezarı başında ağıt yakan Türk ve Kürt analarını...
Çoğu Kürt anaların bir oğlu asker, diğeri dağdaydı...
Yaşıyoruz hep bunları!

\n

***

\n

Ceylan Önkol, Enes Ata, Uğur Kaymaz, Mahsun Mızrak, Enver Turan, Abdullah Duran...
Bu çocukların adını duydunuz mu hiç?
12 yaşındaki Uğur’un bedeninden 13 polis kurşunu çıkarıldı, evinin kapısı önünde babasıyla birikte öldürüldü.
Abdullah 9 yaşındaydı, güvenlik güçlerinin kurşunuyla öldü.
Kimisi elindeki bombanın patlamasıyla...
Kimisi polis mermisiyle...
Artık hayatta yok onlar!
Etkin
soruşturma yürütülmediği için dosyalar rafa kaldırılıyor yavaş yavaş.
Failler değil, adalet meçhul!
Bir gözyaşı, bir acı...
Bir sap kırmızı karanfil...
Hepsi o kadar!

\n

***

\n

Tarihe bakın ve kanlı sayfalarını karıştırın, Manisalı çocukları düşünün, şimdi kaç yaşındalar...
Anaların çığlığını!
Buca Cezaevi’ni, Manisa’daki Ağır Ceza Mahkemesi’ni, CHP Milletvekili
Sabri Ergül’ün verdiği çabayı.
Diyarbakır’ın Kulp ilçesinin Alacaköyü Keper Mezrası’nda 1993 yılında gözaltına alınıp kaybolan 11 Kürt yurttaşımızı düşünün...
Soruşturma 7 yıldır yürütülüyor ama nafile...
Bir sonuç yok!
Kemiklerini bulmuştu köylüler...
Ses seda yok!
Şimdi
dava için gizlilik kararı alındı...
Neden ve niçin?
Bilen yok!
Barış silahlı mücadelenin bitmesiyle gelmez, bunu bir yerlere yazın...
Hukuk gerek, adalet gerek!
Var m
ı?
Henüz yok!
Kıvrım kıvrım olmuş acılar, körelmiş tüm duygular.
Haydi biraz yürek!
Umuda doğru, aşka, sevgiye, barışa, adalete doğru...
Yalanı, dolanı, kandırmacayı öteleyerek, inananak, bilerek!
El ele tutuşmak için...
Hukukun üstünlüğü, adalette eşitlik için!

\n

***

\n

Hrant Dink davasını, Fazıl Say’ı, Sincan zindanında yatan Sarp Kuray’ı, Ergenekon’u, KCK’yi, Devrimci Karargâh, Odatv davasını, Silivri’yi, Hasdal’ı, Maltepe’yi, halkın oylarıyla seçilmiş milletvekillerini...
Unutmadan!
Suçluyla suçsuzu aynı torbaya doldurmadan!
Var mısınız, yok musunuz?
Hiç kıvırtmadan!

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları