Hikmet Çetinkaya

Bir Hapislik Korkusu, Bir Cesaret... (21.10.2012)

21 Ekim 2012 Pazar
\n

\n\n\n

Bir sıkıntı büyüyor içimizde, bir yalnızlık şarkısı...

\n

Maviler giymiş bir sabah!

\n

İlkyazdan kalmış güneşli bir gün, ellerini uzatmış bizi bekliyor.

\n

Güneş derin denizlerde yıkanmıştı sanki, yeni sevdalar boy vermişti, bir hüzün çiçeği gülümsüyordu...

\n

Hakkâri ve Bitlis kırsalından yine şehit haberleri var...

\n

Bitlis ve Hakkâride 6 şehit...

\n

Bir ırmak gibi akıp gidiyor yaşam...

\n

***

\n

Hangi gün şehit ve ölüm haberleriyle uyanmıyoruz ki!

\n

O anda bir ses yankılanıyor eski masalarda kalan.

\n

Şükran Kurdakulun dizelerinde kulaklarımızı çınlatan:

\n

Bir hapislik korkusu, bir cesaret / Bir seferberlik karanlığı, bir ışık / Bir kitap, her yaprağında anıların kanı / Bir şarkı alanlara sığmayan / Bir heves denize çıkar gibi / Bir sevda dar gelir damarlarına / Bir resim, kendini arayanlardan biri / Bir kuşku soranlardan sormayanlara / Bir gerçek dünyaların gerçeği / Bir kadın senin gibi / Bir adam benim gibi.

\n

***

\n

Bir evlat çekip gidiyor dünyadan...

\n

Bir baba ağlıyor tıpkı Rahmi Saltuk, Yarbay Mustafa Dönmez, Fatih Hilmioğlu ve Sırrı Sakık gibi...

\n

Kimi tutuklu babaların, kimi tutuksuz...

\n

Çocuklar ağlıyor babaları için.

\n

Gözyaşları, bayrağımıza sarılı tabutlar, oğullarını toprağa veren analar, babalar...

\n

Neşet Ertaş el sallayarak giderken Neredesin sendiye soruyor, Erol Günaydın ise gülümsüyor...

\n

Ne trenler geçiyor istasyonlardan ne de beyaz gemiler yanaşıyor limanlara.

\n

Bakıyorum gökyüzü öğle saatlerinde mavi giysilerini çıkarıp siyahlara bürünmüş.

\n

Az sonra yağmur çiseliyor, hava soğuyor.

\n

***

\n

Karşımızda buğulu aynalar!

\n

Sonu gelmez öpüşler, uçurumlar, acılar, hüzünler!

\n

Kimse ama kimse, havaya, suya, vadilere, ırmaklara doğru koşmuyor.

\n

Ölüm her an kapıyı çalabilir, bilinmez ki...

\n

Bildiğim tek şey var, Neşet Ustanın söylediği:

\n

Neredesin sen?

\n

Belki Metin Altıokun yanındaydık, gençlik yıllarımızın içinde, Manisada kız enstitüsünün karşısındaki parkta...

\n

Yusuf Atılganla birlikte...

\n

Belki körkütük sarhoştuk bir meyhanede...

\n

Ya işte öyle Zeynep Altıok, sen henüz doğmadan önce...

\n

***

\n

Gözlerimiz, gözleriniz lacivert bir deniz olsun...

\n

Yüreklerinizde derin acılar olmasın...

\n

Haydi gelin haykıralım birlikte...

\n

Barışı, dostluğu, kardeşliği...

\n

Demokrasiyi ve özgürlükleri...

\n

İnsan haklarını...

\n

Yaşama hakkını...

\n

Faşizme karşı dimdik durmayı...

\n

Bağımsızlığı...

\n

Sermaye-emek çelişkisini...

\n

Akan kanın, örtülü savaşın durmasını..

\n

Hukukun üstünlüğünü...

\n

Adalette eşitliği...

\n

Faili belli, ama faili meçhulkandırmacasına düşmemeyi...

\n

Çığlık çığlık olup haykıralım!

\n

Gün gelsin alev alev olalım hep birlikte, yanalım tutuşalım, yaşadığımız coğrafyaya...

\n

Hasan Hüseyinin Kızılırmakı, Dağlarcanın Toprak Ana, Ahmed Arifin Dağlarına Bahar Gelmiş Memleketimi, Nâzımın Kurtuluş Savaşı Destanı”, Can Yücelin Akdenizi olalım...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları