Hikmet Çetinkaya

Bilmem Anlatabildim mi?

16 Haziran 2013 Pazar

Hiç beklemiyordun olayların böyle gelişeceğini hiç...
Esip gürleyecektin,
“kışla vaziyeti”nde hizaya sokup bildiğini okuyacaktın.
Tepkisiz bir
toplum yaratmıştın!
Suskun!
Sesini çıkarmayan, boyun eğen,
bir torba nohut, peynir, zeytin ve şekere “Allah razı olsun” diyen.
Nasıl olsa
yüzde 50 oranında oy almıştın!
İstediğin gibi yönetiyordun ülkeyi!
Yandaşların vardı, sana
biat eden merkez medya patronları...
Her gün neredeyse
8 saat televizyonlarda böbürleniyor, “ileri demokrasi” masalları anlatıyordun.
Darbecilerden
hesap soruyordun!
Varoşlar senindi!
Kentler senin!
Sanayi devrimini yapmış
Avrupa ülkeleri, ABD...
Ne güzeldi hayat!
Halk hoşnut, yoksul bir torba gıda, kömür peşindeydi...
Emekçi
yığınlar susturulmuştu.
Kimseye göz açtırmıyordun...
Zaten ileri demokrasi dediğin de buydu.
Bir süre
“AB’nin kapısını açtık” gazıyla sana destek veren yazar takımı...
Askeri vesayeti ortadan kaldırdın, tutukladın, davalar açtın.
Zindanlar dolup taştı!
Parasız eğitim isteyen
üniversiteli gençleri, gazetecileri tutukladın.
Kimse yerinden kımıldayamıyordu...
Ah gülüm, işler nasıl da
tıkır tıkır gidiyor, borsa yükseliyordu...

\n

***

\n

Şimdi şaşkınsın!
Yalnız sen değil!
Kemal Kılıçdaroğlu, Devlet Bahçeli, herkes ama herkes şu Gezi’den, Kuğulu’dan, Gündoğdu’dan ders çıkarmalı...
Gece yataklarına yatmadan önce hem bizler hem sizler düşünmeli:
“Bu gençler ne istiyor, niçin eylemi bitirmiyor?”
Bir nedeni olmalı!
O gençler bugün
askeri vesayete karşı çıktıkları gibi sivil vesayete de karşı çıkıyorlar!
Özel yaşamlarına müdahale edildiği için o
kırmızı çizgiye karşı çıkıyorlar.
İstedikleri çok açık:
“Demokrasi, barış, özgürlük!”
Tüm dünya televizyonları yayın yapıyor, yoldaşın emperyalist devletler sana karşı tavır alıyor, eleştiriyor.
Hem
AKP, hem CHP, hem MHP gibi partilere mesaj veriyor.
Bu mesajı almayanlar, ona göre davranmayanlara artık bu ülkede
siyaset yapma olanağı kalmayacak.
Bak nasıl değişti Devlet Bahçeli birdenbire...
Ne diyordu eylemlerin ilk haftasında:
“Oraya gidecek olan milletvekilleri ve partililer önce MHP’den istifa etsinler!”
Öyle konuştu ama sonra
hemen dönüş yaptı:
“Gezi’nin çığlığını duyun!”
O çığlığı sen de çok geç duydun ama
inadından vazgeçmedin, kırıcı bir dil kullanmayı yeğledin!
Ankara ve İstanbul mitinglerinden vazgeçmedin...
Siyaset dilin ayrışmayı körüklüyor, tabanını diri tutmak için...
Eğer biraz düşünürsen, danışmanların sana doğru bilgi verirlerse, son seçimde aldığın yüzde 50 oyun
en az yarısının ANAP, DYP ve gençlerin oyu olduğunu görürsün...
O yüzden farklı görüşlerde gençler var orada...
Üstelik hayatlarında bir araya gelmeyecek olan...
Geldiler işte!

\n

***

\n

Sevgi, barış, birey olmak gerçek bir hukuktur...
Demokrasiler böyle gelişir!
Demokrasi salt
sandıktan çıkmak değildir...
Suriye’ye bakın yeter!
O ülkede de seçimler var ve baraj
yüzde 5...
Meclis’te Komünist Partisi’nden seçilen
4 ya da 5 milletvekili var...
2006 yılında gittiğimde Suriye’ye, öğrenmiştim...
Alkol yasağı da yok!
Var olan baskı!
Olmayan demokrasi!
Esad rejimine karşı çıkmamak!
Kenan Evren de darbe yaptığında alkol yasağı koymamıştı ama topal ördeğe benzeyen demokrasimizi askıya alıp şöyle demişti:
“Asmayalım da besleyelim mi?”
Bilmem anlatabildim mi?

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları