Hikmet Çetinkaya

Ben Bilirim, Kimse Bilmez...

29 Kasım 2012 Perşembe

Umut toplamaya çıkıyoruz kimi zaman, hayatın kış çiçeklerini topluyoruz...

\n

Umutlarımız bazen umutsuzluğa dönüşürken kör inançların egemen olduğu çağlara özenmeye çalışıldığını görüyoruz.

\n

Bir mırıltı, kıvılcım, kırmızı turunç ağaçları, masmavi bir gökyüzü.

\n

Atama bekleyen eğitim emekçilerinin çığlığı, sözleşmeli eğitim köleleri, naylon çadırda yatan inşaat işçilerinin yanarak, zehirlenerek ölmesi... Böyle geçiyor günler, haftalar, aylar, yıllar...

\n

Açlık grevleri bitiriliyor örneğin, silahlar bir süre susuyor, ülkeyi yönetenler İmralıya gidip geliyor.

\n

Bir şehit haberi geliyor o sırada...

\n

Hava bulutlanıyor, yağmur başlıyor...

\n

Silahsız siyaset, derken bir bakıyoruz BDP milletvekillerinin dokunulmazlık dosyalarıgündeme geliyor...

\n

Oysa 800 dosya var bekleyen...

\n

Umutlarımız yitiyor.

\n

Bu arada birey olmak, kul olmak tartışmaları sürüyor, yaşamın rengi yitiyor, biri kalkıp Kemalist devletdiye başlayıp, 1930lu yılları anlatıyor.

\n

Cumhuriyet yedi yaşında o zaman...

\n

Meclis var ama tek parti dönemi...

\n

Demokratik devrim süreci...

\n

Yakın tarihimizi bile bilmiyor!

\n

Henüz çoğulcu demokrasiye geçilmemiş!

\n

Konuşuyor, konuşuyor...

\n

***

\n

Terörün panzehirinin demokrasi ve özgürlükleri geliştirmek olduğunu anlatamamanın zorluğu içinde kıvranıp duruyoruz.

\n

Susurluku unutup 12 Eylülü sözde yargılıyoruz...

\n

Tam bu sırada Başbakan çıkıyor ortaya, ecdadımızıanımsayıp, Kanuni Sultan Süleymanın 30 yıl at üstünden inmediğini, haremi olmadığını tartışmaya başlıyoruz.

\n

Televizyon dizisi yok Osmanlıyı küçük düşürmekteymiş, yok cinselliği öne çıkarıp toplumun etik değerlerini çiğnemekteymiş.

\n

Bu ülkede 14 yaşındaki çocuk gelinleri, ilkokul öğrencisi kızlarımıza tecavüz eden kerli ferli adamları ne çabuk unuttuk.

\n

Hele şu töre cinayetleriadı verilen vahşeti...

\n

Güneydoğuda aşiretleri, kan davalarını.

\n

Toplumun sözlü kültürden yazılı kültüre geçemediğini...

\n

Yaşamın anlamını kavrayamadığını...

\n

2012 yılının sonlarında bu ülkede yeni Osmanlıcı kafaların devletin tüm birimlerinde egemen olduğunu, tek parti döneminin bugün tek adamlığa dönüştüğünü, muhalif seslerin, kalemlerin susturulduğunu...

\n

Hepsini ama hepsini görmeyecek kadar salak mıyız biz?

\n

***

\n

Bir yandan milli iradeden söz edip, demokrasi ve özgürlükleri dilinizden düşürmeyerek, milletin vekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırmak neyin nesidir?

\n

Hangi demokratik ülkede böyle bir şey vardır?

\n

Bugün 800 dosya var dokunulmazlıkların kaldırılmasını isteyen.

\n

Yolsuzluk!

\n

İhaleye fesat karıştırmak!

\n

Yaz yaz bitmez...

\n

Amaç bir korku imparatorluğuyaratmak, insanları sindirmek, korkutmak, yılgınlığa düşürmek.

\n

Bırakın silahsız siyaset yapılsın... Demokrasimiz ve özgürlükler genişletilsin...

\n

Elbet devletin askeri, polisi, tüm güvenlik güçleri silah bırakmaz, terör örgütü bırakır.

\n

Milletin vekillerini zindana atarak, kuşkudan suç üreterek bir yere varılmaz...

\n

Sekiz milletvekili içerde bugün...

\n

Milletin iradesiyle, oylarıyla seçilmiş milletvekilleri...

\n

İçerdeler!

\n

***

\n

Barış ve kardeşlik...

\n

Akan kanın durması...

\n

Hepsine eyvallah!

\n

Bu ülkede Kürtlerin varlığını, onların sosyal, ekonomik, kültürel sorunlarının olduğunu biliyoruz.

\n

Üniter devlet yapısı içinde çözmeliyiz bunları.

\n

Baskılarla değil!

\n

Yine bu ülkede Türklerin, Çerkezlerin, Süryanilerin, Ermenilerin, Rumların, inanç topluluklarının, Alevilerin, Sünnilerin istemleri var...

\n

Sorunları ne dini inanç, ne etnik ne de mezhepsel kimlikle çözebiliriz...

\n

Laiklik temelinde demokrasimizi geliştirmekten başka çare yok!

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları