Hikmet Çetinkaya

Akşam Erken İner Mahpushaneye...

19 Şubat 2013 Salı

Yalnızlığım kemirir beni gökkuşaklarının altından geçerken...
Düşünürken!
Yaşamı olanca gücümle kucaklarken!
Çocukların gözlerine bakarken!
Zindanlardan
gelen mektupları okurken!
O kalın, sıvası dökülmüş duvarlar, küf tuta
n hücreler, mazgallar, demir sürgülü kapılar...
Sabahın ilk saatlerinde
Silivri’de yaşananlar...
Ergenekon davasını izlemek için gelen binlerce insanı
güvenlik güçlerinin tazyikli suyla, biber gazıyla geriye püskürtmek istemesi...
Nerede hukuk devleti, nerede adalette eşitlik!
Bu kin, öfke, nefret, intikam neden?
Balbay’ın, Tuncay’ın, aydınların, bilim insanlarının, meslektaşlarımızın direnci...
Bir umut!
Bir ışık!
Duyguların altüst olduğu gibi, bir sevdanın damarlara dar geldiği gibi...
“Mahpushane mektupları” var elimde...
Tutuklu,
hükümlü, genç, yaşlı, sivil, asker...

\n

***

\n

Benim ülkem acıların ve hüzünlerin okyanusuna benzer.
İnsanlık onuru çiğnenir; 18 yaşında üniversiteli gençler okudukları kitaplardan, şiirlerden ötürü
“terörist” diye yargılanıp zindanlarda çürütülür.
Şair
Şükran Kurdakul 15 yaşında zindana girmişse eğer, Sabahattin Ali Edirne’de faili belli cinayete kurban gitmişse, söylenecek başka bir şey yoktur.
Nâzım Hikmet, Orhan Kemal, Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz, Balaban hapis yatmışsa...
Sesimi duyuyorsan yanıt ver ey
Ahmed Arif, akşam nasıl iner mahpushaneye?
Mert Koca, Antalya L Tipi’nde yatıyor... Burdur M. A. Ersoy Üniversitesi öğrencisi, 21 yaşında.
Suçu, yasadışı örgüt üyesi olmak...
Suçu,
2012 yılında 1 Mayıs etkinliklerine katılmak.
20 Kasım 2012’de kaldığı devletin yurdunda gözaltına alınıyor, sabahın dördünde.
Tam
7 ay sonra!
Üzerinde
silah yok, bomba yok...
Sadece kitapları var!
Kitap ve dergi
“terör örgütü üyesi” olduğunu kanıtlıyor işte.
Acılar bir değil iki değil...
Balyoz’da yaşananlar; emekli askerlerin, sivil memurların, astsubayların başlarına gelenler.
Kim suçlu kim suçsuz? Kim darbeci kim darbeci değil?
Emekli Tümgeneral
Uğur Uzal’ın mektubu Silivri’den geliyor.
2003 yılında Birinci Ordu Komutanlığı’na bağlı olarak görev yapıyor. Balyoz operasyonunda gözaltına alınıp, sorgusu yapıldıktan sonra tutuksuz olarak yargılanmasına karar veriliyor.
Birinci ve ikinci Balyoz davalarında adı bile geçmeyen Uğur Uzal, üçüncü Balyoz davasının iddianamesine ekleniyor.
Karar: 18 yıl ağır hapis cezası...

\n

***

\n

Siyasi davaların çoğunluğunda polisin topladığı ve birilerinin oluşturduğu dijital veriler var.
Şu an tutuklu çok insan var siyasi davalarda...
Yazıktır, günahtır!
Dünyanın
neresinde görülmüş sivil memurların, astsubayların, teğmenlerin, denizcilerin darbe yaptıkları?
Hep düşündüm...
Eski Genelkurmay Başkanı
Özkök ve eski Kara Kuvvetleri Komutanı Yalman Balyoz’da niçin dinlenmedi?
Hukukçular
bu davaları televizyonlarda tartışadursun.
Sözde, yargı 12 Eylül’le hesaplaşıyor.
Evren ve Şahinkaya inanın dalgasını geçiyor.
12 Eylül’ün işkencecileri yaşıyor hâlâ!
Niye iki kişi var davada?
2002-2005 arası darbeyi düşünenler varsa o zaman TSK’den atılır ve gereken yapılırdı.
Tanrı aşkına söyleyin, yapılmamış bir darbenin davası olur mu?

\n

***

\n

Diyelim ki düşünmüşler ama yapamamışlar!..
Ortada eylem yok!
Ne var?
Seminer planı!
Darbe
niyetine, afiyet olsun... Eşler, çocuklar sürünsün... Üniversiteli gençler yaftalanıp zindana atılırken hayatları sönsün! Halkın seçtiği milletvekilleri orada çürüsün, bilim insanları kanserden ölsün!
Rahatlayın rahatlayın!

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları