Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yayın Yasakları Halk Denetimini Engeller

22 Ağustos 2016 Pazartesi

Ne zaman kanlı bir saldırı olsa ya da toplumun tepkisini çekecek bir gelişme yaşansa hemen yayın yasağı geliyor. Öncelikle söyleyelim, yayın yasağı yasalarda kendine bir yer bulmuş olabilir ama hukukla bağdaşır bir uygulama değildir. Çünkü hukuk, açıklığı, saydamlığı öngörür. Bu nedenle yargılamalar halka açık yapılır, duruşma salonları kural olarak halka açıktır. Ne var ki şimdilerde istisnalar kurala, hukukun genel kuralları da istisnaya dönüştü. Duruşmalarda gizlilik kararı alınması, soruşturmaların kabul edilebilir (örneğin delillerin toplanmasına engel olabilecek durumlar gibi) gizliliği dışında avukatlara bile kapalı olması, zanlıların, sanıkların avukatlarıyla görüşmelerine bile izin verilmemesi doğal karşılanır oldu.
Yayın yasaklarının kolaylıkla alınabilmesi, itirazların dikkate alınmaması ise durumu daha da vahim hale getiriyor. Bu uygulama her şeyden önce halkın haber alma hakkına açık ve ağır bir müdahaledir. Bir yerde can kaybına yol açan bir saldırı olmuşsa bunu halkın duyması gerekmiyor mu? Bir cinsel saldırı, taciz olayını insanlar duymak, öğrenmek zorunda değiller mi? Siz bunları yayın yasağı kapsamına aldığınızda, bu olaylarla ilgili soruşturmaları halkın yakından izlemesini, daha da önemlisi denetlemesini önlemiş oluyorsunuz. Kapalı kapılar arkasında yapılacak soruşturmalar her türden yasa dışı müdahaleye, yönlendirmeye, sık sık gördüğümüz gibi suçluların suçsuz, suçsuzların da suçlu gibi görünmesine yol açabilir. Yakın tarihimizin ünlü davaları, soruşturmaları böyle örneklerle dolu. Kanlı darbe girişimi ile açığa çıktığını düşündüğümüz pek çok davada, örneğin Hrant Dink davasında gizliliklerden nasıl yararlanıldığını görmedik mi? Yakın tarihte özel yetkili savcıların, yargıçların gizlilik kararlarından, “yetkilerden” yararlanarak büyük kumpaslar kurabildiklerini, suçsuz insanları yıllarca hapse mahkûm edebildiklerini öğrenmedik mi?
Halkın soruşturmalar hakkında bilgi sahibi olması, olup biteni sıcağı sıcağına öğrenmesi gizlilik duvarı arkasında, kapalı kapılar ardında gerçekleşebilecek suiistimalleri önler. Bir olayı halk biliyorsa, gazeteciler olayın araştırılmasına girişmişse artık onun saptırılması, karanlık güçlerin müdahalesi kolay olmaz. Yargıçların yayın yasağı kararı verirken bu açıdan da konuya bakmalarında büyük yarar var.
Son zamanlarda yayın yasaklarının genel uygulamaya, açıklığın, saydamlığın istisnaya dönüşmesinin bir diğer sakıncası da yönetim tarzına, hükümet etme biçimine yönelik haklı eleştirilerin artmasına yol açmasıdır. Eğer her şeyi gizliyor, gizlilikten yarar umuyorsanız, eylemleriniz, işlemleriniz, kararlarınız hakkında da kuşkular kaçınılmaz bir şekilde yoğunlaşacaktır. Öyle de oluyor. Bir konu yayın yasağı kapsamına alındığında insanların ilk aklına gelen “evet burada bir şeyler dönüyor ya da dönecek” oluyor. Kurumların denetlemelerden muaf tutulması da öyledir. Gazeteciler bir konuyu araştıramıyorlarsa, önlerine yasal engeller, yayın yasakları çıkartılıyor, denetleme mekanizmaları tek tek yok ediliyorsa o zaman halk da nasıl bir rejimde yaşadığını sorgulamaya başlayacaktır.
Gizlilik kararlarının, yayın yasaklarının “soruşturmanın selameti” klişesi ile gerekçelendirilmesi inandırıcı değildir. Gerçekte soruşturmaların selameti ancak halkın açık denetimi ile sağlanabilir. Saydamlık, açıklık uygulamada işletilebilseydi, yazılanlar, çizilenler dikkate alınabilseydi pek çok kişi bugün “aldatılmışız, kandırılmışız” demekten kurtulacaktı.
Halkın haber alma hakkına dokunmayın, gazetecileri yasaklarla engellemeye çalışmayın. Çünkü onlar sonunda gerçeği bulup sizin önünüze koyacaklardır. Ama geç olabilir. Yaşadığımız son vahim olay da gösterdi; gecikmelerden ülke de halk da zarar görüyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları