Gülengül Altınsay

Tarihin lütfu

05 Ağustos 2016 Cuma

Futbol yönetimi fiilen durmuş halde. Bırakın ilk hafta maçlarının gün ve saatlerinin belirsizliğini ligin başlayacağı bile belli değil. En son TFF bünyesindeki çok sayıda kişinin ihraç edildiğini öğrendik. Ve gün geçmiyor ki kulüplerden yabancı futbolcuların Türkiye’ye gelme konusundaki isteksizlikleri konusunda şikâyet olmasın.
Büyük kulüpler dahil hemen her kulüp bu yüzden transfer konusunda sıkıntıda. Dolayısıyla kimse yabancı transferlerini tamamlayabilmiş değil.
Daha da önemlisi ülkede herkes travma sonrası şaşkınlığı içinde. Kolay atlatılabilecek şeyler yaşamadık çünkü. O gece bizzat anladık ki darbe girişimi bile korkunçmuş. Tepemizde uçan savaş uçaklarının gürültüsü bile savaşın ne kadar kötü bir şey olduğunu fazlasıyla anlattı bize. Bir de bunları her gün yaşayanları düşünün. Boşuna demiyor muyuz “Şiddet ve savaş insanlığın en büyük düşmanı” diye.

Herkesin payı var
Tekrar futboldaki kaos ortamına dönersek; durumda şaşılası bir şey yok. Çünkü bir günde gelinmedi bu noktaya. Kaosun oluşumunda herkesin şu veya bu ölçüde payı var; düşmanlık üreterek, ayrımcılık yaparak, gerginlik yaratarak. En fazla da gerçeklerle yüzleşmeyerek. Şimdi en çok şaşıranlar, temizlik isteyenler, aslında bu sürecin oluşmasında başrol oynayanlar ya da yolu açanlar ve işbirliği yapanlar ya da ses çıkarmayanlar.
Ve fakat böyle bir ortamda bile sanki tek sorunumuz yabancı futbolcuların Türkiye’de yaşayıp yaşamama konusundaki kararları... Şu futbolcu bırakıp gitmedi ona “aferin”, şu futbolcu korktu gitti ona “tu kaka” demek, boşa geçirilen zaman sadece. Futbolcular “kalıyoruz” dese her şey çok güzel mi olacak?
Ülkeyi güllük gülistanlık göstermek de hiçbir sonuç getirmez. Gerçekleri görmemiz gerekli. Hem de her zamankinden fazla.
Yaşananları fırsat bilip şeffaflık, adalet, hakkaniyet ve liyakat temelinde futbolun yeniden örgütlenmesi gerek. En tepeden başlayarak aşağıya doğru. Öncelikle de ülkede barış ortamı yeniden sağlanarak. Barışın olmadığı yerde hangi demokrasiden hangi şeffaflıktan hangi adaletten bahsedebiliriz ki.

Büyüklüğünüzü gösterin
Burada en büyük sivil toplum kuruluşları olan kulüplere barış ortamının tesisinde çok iş düşüyor. Bugüne kadar rekabeti bahane ederek varlık nedeni olarak dayandıkları ayırımcı, düşmanlık yayıcı politikalarını bırakıp bir arada barış içinde yaşama yollarını aramalılar. Önderlik Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe, Trabzonspor gibi büyük kulüplere düşüyor. Madem büyüklüğü kimseye bırakmıyorlar büyük olduklarını kanıtlasınlar bize.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Umudun meydanı 2 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları