Şanssız bir akşam. Maç öncesi başlayan kar her yeri bembeyaz yapmakta ısrarlı.
Görüntü hoş ama futbol oynamak için bazı koşulların olması gerek. Ve sahaya ellerinde büyük mavi çuvallarla görevliler giriyor. Çuvallar deliniyor ve kömür tozu beyaz çizgilere denk getirilmeye çalışılarak sahada gezdiriliyor. Yani makine falan kullanmak düşünülmemiş. Onların tipi altındaki bu hallerini görünce insan üzülsün mü kızsın mı yoksa gülsün mü karar veremiyor.
Ve karşılaşma az sayıdaki kahraman taraftarın da katılımıyla başlıyor. Daha doğrusu karla zeminle mücadele başlıyor.
Zaten Hakem Mete Kalkavan daha beş dakikanın sonunda maçı durduruyor. Çünkü çizgiler gitmiş bile. Ve yeniden başlıyor uyduruk temizleme ve çizgileme faaliyeti.
Ve maç tatil ediliyor. Süper Lig’imiz İstanbul’da teslim bayrağını çekiyor. Modern stat yapıyorsunuz ısıtması yok. Temizleme aletin yok, şu yok bu yok.
Günler öncesinden karın geleceği belliyken maçı gündüz saatine almayı akıl eden yok.
Televizyona yaranmak için kara kışta stada gelen yüzlerce futbolseveri perişan ediyorsunuz.
Neymiş futbolu seviyormuşuz, futbolun gelişmesi için her şeyi yapıyormuşuz, modernleşiyormuşuz.
Alın size üç tane kar tanesine teslim olan modernleşme.