Gülengül Altınsay

Stockholm’de bir maç günü

02 Haziran 2016 Perşembe

Yolum bu kez Stockholm’a düştü. Malum bizde sezon kapandı ama İsveç’te devam ediyor. Hatta daha sezonun 12. hafta maçları oynandı hafta sonu. Ve ben de maçsız kalmayayım diye Stockholm’de yaşayan arkadaşlarımın tuttuğu takım Hammarby IF’nin (Hammarbü diye okunuyor) maçına gittim. Rakip en alt sıralardaki Gefle’ydi.

Bajen bajen

Hammarby liman bölgesi işçilerinin takımı olarak biliniyor. 1897’de kürek kulübü olarak kurulmuş. 1915’de futbol şubesi açılmış. Şu anda en yüksek seyirci ortalamasına sahip bir ‘halk takımı’.

Takımın lakabı Bajen. Bir anlamı yok. “Hammarby’lü” lafının yerel değişim geçirmiş hali olabilir diyorlar.

Ve arkadaşlarım Hammarby’nün çArşı benzeri taraftar grubundan da bahsettiler ama ben pek inanmamıştım.

Hiçbir şey yaşanmadan tam anlaşılmıyor. Soğuk İsveç ülkesinde bu kadar ateşli futbol taraftarlarının olabileceğine ne kadar inanılabilir ki. Ama gördüm ki tüm taraftarlar Yeşil - Beyaz atkılarıyla şovun bir parçasıydı. Ve kale arkasında bizim çArşı’nın alternatifi gibi anlatılan taraftar grubu da maç boyu ellerinde büyük bayraklarla etrafı inlettiler.

Pazar günü 15.00’teydi maç. Yani tam futbol zamanı. Şansımıza hava da çok güzeldi. Tele 2 Arena yepyeni bir stat. Yalnız çimlerin suni olması kafamı bayağı karıştırdı. Maç öncesinde de devre arasında da sürekli sulandı saha; tutukluk yapmasın diye.

2003’te kanserden ölen Hammarby’li şarkıcı Kenta’nın uyuşturucuyla mücadelesini anlattığı şarkı kulübün resmi marşıymış. Şarkıyı bütün stat söyledi Liverpool’un “You Never Walk Alone”ugibi.Böyle çıktı takımlar sahaya.

Nasıl bir milli takım

Taraftarların o kadar şamatasına karşın oynanan futbolun teknik kapasite eksikliği hemen göze çarpıyor. Hammarby’nün en teknik oyuncusu Kennedy Bakırcıoğlu. Tüm futbolcular onun ayağına bakıyor. Ama bir futbolcuya dayalı takım futbolu olmaz. Sonuçta herkes koşuşturuyor, ara ara güzel hareketler de görüyorsunuz fakat ortaya organize bir oyun çıkmıyor.

Anlaşılan şu açık ki İsveç Ligi Avrupa’nın çeşitli ülkelerine futbolcu transfer eden adeta onlara altyapı gibi hizmet eden bir lig. Biraz palazlanan başta Hollanda hatta Ajax olmak üzere değişik ülkelere transfer oluyor. Bizim Erkan Zengin de Hammaby’de yetişmiş mesela.

Bu yüzden milli takımlarında oynayan oyuncuların çoğu İsveç dışında. En ünlüsü malum Zlatan İbrahimoviç. Ve bu durum, Milli takımların başarısında kendi ülkelerinde oynayan birbirine alışık oyuncuların çokluğu mu yoksa uluslararası tecrübesi yüksek oyuncuların çokluğu mu daha önemli sorusunun da kapısını açıyor.

Sevinmek için sevmemek

Ama İsveç’te mütevazı iki kulübün maçında gördüklerim başarıdan çok daha farklı ve çok daha önemli şeyler.

Anlaşılıyor ki futbol onların yaşamlarının değişmez bir parçası. Hafta sonu aileleriyle maça gitmek, orada arkadaşlarıyla buluşmak sohbet etmek, takımlarının oynadığı futbolun kalitesinden de, takımlarının ligdeki pozisyonundan da çok daha önemli.

Öyle olmasa Hammarby gibi şampiyonluğa oynamayan (ve tarihinde sadece bir kez şampiyon olmuş) sıradan bir takımın otuz bine yakın kombinesi sezon başı satılmazdı.

Anlatıyorlar; sezonun açılış maçı öncesi, başta kulüp başkanı olmak üzere bütün taraftarlar kol kola yürüyerek gelirmiş şehirden stada. Ellerde meşalelerle ve dillerde şarkılarla bu yürüyüş birkaç saati bulurmuş.

İster inanın ister inanmayın.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Umudun meydanı 2 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları