Gülengül Altınsay

Özgürlük diye bir şey

04 Kasım 2016 Cuma

Salı akşamı Beşiktaş-Napoli karşılaşmasının kahramanı kesin İngiliz hakem Clattenburg’tu. Öylesine cesur bir maç yönetti ki kimsenin faul gerekçesiyle oyunu kesme, yerde yatıp vakit kazanma, oyunu soğutma şansı (!) olmadı. Maçı kesmemek için elinden ne geliyorsa yaptı ve tempoda onun da katkısı büyüktü. Maç sonunda, futbolcularla sıcak kucaklaşması hoştu; herkes mutlu olmuştu onunla top oynamaktan.
Peki o Clattenburg bizde Süper Lig hakemi olsaydı mesela yine aynı şekilde cesur kararlar alabilir miydi? Yani kendini yine o kadar özgür hissedebilir miydi? Aslında İngiltere’de de verdiği bazı kararlar nedeniyle sevmeyeni çok. Ama o kendini baskı altında hissetmiyor. Özgürlüğünden bir şey kaybetmiyor. Çünkü biliyor ki işini iyi yaparsa kimsenin ona karışma hakkı yok.

Beşiktaş’ın yerlisi niye yok?
Şimdi Napoli karşısına çıkan Beşiktaş’ın ilk on birine hatta sonradan oyuna giren Cenk ve Oğuzhan’a bakalım. Bir tane bile bu ülkede yetişmiş futbolcumuz yoktu o gün sahada. Milli takımın durumu da farklı değil. Avrupa’da yetişmiş Türk asıllı oyuncular olmasa ne yaparız, nasıl takım kurarız düşünemiyorum bile.
Çünkü bizde özgürce çocukların, gençlerin, özellikle genç kızların, kız çocuklarının spor yapacağı ortamlar yok. Onları hevesle eğitecek insanlar yok. Çünkü korkuyorlar. Çocuklar babalarından, ağabeylerinden, çevreden, toplumdan. Eğitmenler işten atılmaktan, evine ekmek götürememekten. Korkmayanları da sistem dışarı atıyor hemen. Bu ortamda hasbelkader ortaya çıkan bir iki yetenek olursa da en kısa zamanda köreltmeyi beceriyoruz (!).

Özgürsen yaratırsın
Özgürlük ortamı insanı sadece mutlu etmez, çalışma şevkini de yaratıcılığını da artırır. Tersi ise yani kaygı, korku, baskı ortamı insanı atıl yapar. Tabi yaratıcılığı da olumsuz yönde etkiler.
Futbol oynayan da futbolu yöneten de futbolu seyreden, değerlendiren de insan sonuçta. Eğer özgür değilseniz kafanız rahat değilse kendinizi baskı altında hissediyorsanız ne iş yapıyorsanız yapın oradan yaratıcılığın çıkması neredeyse imkânsız.
Futbola futbolumuza biraz da bu açıdan bakarsak bazı şeyleri daha iyi anlayabiliriz belki. Bizde neden altyapıların özgürce geliştirilmediğini, neden çocukların, gençlerin gelişme ortamlarının kısıtlamalarla dolu olduğunu dolayısıyla neden yaratıcılığın olmadığını anlayabiliriz belki. Çünkü toprak önemli. Yetiştiğin ortamın koşulları önemli. Çünkü nerde yetişiyorsan osun.

Özgür müyüz?
Bütün bunları, kafam yazdığım gazeteye karşı başlatılan gözaltı kampanyası ile meşgulken düşündüm bölük pörçük. Sıkıyönetimlerle, OHAL’lerle geçen hayatıma baktım. Nice kuşakların enerjisi, emeği heba olup gitmiş. Bir de aralardaki o kısa aydınlık anları hatırladım. Bütün dertlerine rağmen, her etnik kökenden, dilden, inançtan, cinsiyetten, yaştan bütün insanların birbirine kaygı ve korkuyla yaklaşmadığı, işine şevkle sarıldığı o anlara. Belki de bir serap olan o kısacık anlara… Bu da geçer diyorum yine. Karanlığın aydınlıktan başka varacağı yer yok.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Umudun meydanı 2 Mayıs 2024
Beklenen sonuç 28 Nisan 2024
Ha hakem ha referee 25 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları