Gülengül Altınsay

Londra’dan bir iki pas

09 Haziran 2016 Perşembe

Londra’yı hiç böyle görmemiştim. Şehir merkezinin büyük caddeleri Britanya bayraklarıyla donanmış. Büyük büyük bir sürü bayrak asılmış. Şaşırdım; çünkü her yere bayrak asma meraklısı değillerdir hiç. Aslında kötü de olmamış hatta estetik bir görüntü çıkmış ortaya. Ne var ki bazı bayrakların tam ortasına o sokağın isminin basılması -‘Oxford Street’ gibi- ilginç(!) geldi bana. Bayrağın üzerine bir şeyler yazmak yani.
İngilizler grafik-estetik bir nesne olarak gördükleri bayrakları üzerine çeşitlemeler yapmaya meraklı… Güzel de oluyor. Bayrak uğruna ölünecek değil, birlikte yaşanacak bir nesne oluyor.
Neyse merak ettim ve bayrakların asılma nedenini öğrendim; kraliçenin 90. doğum günü nedeniyleymiş tüm bu bayraklı şehir süslemeleri.
Zaten bu günlerde İngiltere’de en çok konuşulan konuların başında geliyor Kraliçe’nin 12 Haziran’daki doğum günü kutlaması. Bu işin eğlenceli yanı. Asıl İngiltere’nin Avrupa Birliği’nde kalıp kalmamasına karar vermek için 23 Haziran’da yapılacak olan referandum konuşuluyor. Sabahtan akşama TV’lerde programlar yapılıyor. Her kesimden insanların fikirleri alınıyor. Herkes büyük bir merakla bu referandumu bekliyor. İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılmasını isteyenler Avrupa Birliği ülkelerinden çalışmak için gelen insanların kendilerinin iş bulma olasılığını azalttığını düşünüyorlar. Ama ayrılma olursa birçok iş de ortadan kalkacak, bundan da haberleri var mı bilmem.
Yani yarın Fransa’da başlayacak olan ve İngiltere’nin de katılacağı 2016 Avrupa Şampiyonası pek o kadar popüler değil burada.
İşin daha çok terör kısmıyla ilgileniyor onlar. Alınacak tedbirler tartışılıyor. Terörden korunma tatbikatları yapılıyor. Tatbikatlar insanları gereksiz yere korkutuyor diyenler de çok.

Yeni dalga geliyor
Ve tabi İngiliz milli takımının gençleştirilmesi Şampiyona için oyuncuların yeterince tecrübe sahibi olamamaları İngilizlerin bu turnuvadan pek ümitli olmamalarının başlıca nedeni.
Gerçekten de İngiltere 25 yaş 245 günle turnuvanın üçüncü en genç takımı olacak.
Oysa ki ben de tam da bu gerekçeyle İngiltere’nin kişilere değil takım gücüne dayalı futboluyla sürpriz yapabileceğini düşünüyorum. Özellikle de geçtiğimiz sezon şampiyon olamasalar da en fazla beğenilen futbolu oynayan Tottenham’ın oyuncularına dayalı futbol oynayabilirlerse. Gönül isterdi ki şampiyon Leicester’den de daha fazla oyuncu alınsın ve İngiltere adına Tottenham- Leicester karması yapılsın.
İngilizler ‘altın jenerasyon’ olarak adlandırdıkları oyuncu grubunun ardından yenilenen bu takıma şüpheyle bakıyorlar. Eski jenerasyondan bir tek Wayne Rooney kadroda. Ve herkesin gözü onun üzerinde. Üstelik forvet hattında Kane ve Vardy gibi oyuncuları varken. Rooney’e bunların arkasında 10 numara görevi veriyor Hodgson. Böyle olunca kanatlara kayan Vardy ve Kane’in etkisi azalıyor.
Bu ısrarı anlamak zor. Geçmişte ‘altın jenerasyon’dan ne gördüler ki şimdi gençlerden ümidi kesmişler, çıtayı aşağıya çekmişler bilemiyorum.
Kısacası futbolun beşiği İngiltere’de Avrupa şampiyonu olmak gibi bir hayal kuran bir kişi bile yok. En fazla çeyrek finali hedefliyorlar. Elemeli maçlarda korktukları takımların başında ise değişmez kâbusları Almanya var.
Aslında favoriler herkes için aynı; İspanya, Almanya ve ev sahibi Fransa. Ama turnuvaları güzelleştiren hep sürprizler değil midir? Biz de işte Türkiye’nin de içinde olduğu o sürprizleri bekliyoruz artık.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Umudun meydanı 2 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları