Gülengül Altınsay

Haydi gündüz maçına

28 Temmuz 2016 Perşembe

Beşiktaş yönetiminin ezeli ve ebedi rakiplerine “derbilerde maçları birlikte seyredelim” çağrısı yapmasının ardından birkaç gün geçti. Rakip taraftarları Beşiktaş Vodafone Arena’da ağırlamaktan mutluluk duyacaklarını söylediler. Geçen haftaki yazımda benim de yaptığım öneriydi bu.
Aslında zaten olması gereken de buydu. Garip olan ise tribünlerin sadece ev sahibi takımın taraftarlarınca doldurulmasıydı…
Ama biz iktidarımızı, rakibi öylesine düşmanlaştırma ve düşmanlığı öylesine körükleme üzerine kurduk ki, bu nefret ortamını güvenlik gerekçesiyle öylesine kolay tescilledik ki, sonuçta bir arada maç izleyemez hale getirildik ve işin kötüsü bunu kabullendik, normalleştirdik.
Sonuçta birlikte maç izlemek gibi, aslında farklılıklarla birlikte eşit koşullarda yaşama kültürünü yeniden üretecek hareketleri asıl garip hale getirdik. Futbolda demokrasiye ve maç izleme özgürlüğüne karşı yapılmış bir darbeydi bu.
Neyse ne; Beşiktaş yönetimini bu hamlesinden ötürü kutlamak gerek.

Taraftarlar başardı
Ama artık lâf değil, eylem zamanı. Ve fakat bu hamleye Galatasaray ve Fenerbahçe’den bir yanıt gelmedi henüz.
Buna karşın değişik kulüp taraftarının geçen Cumartesi İstiklal Caddesi’nde ‘Demokrasi’ için tek vücut yürüyüşü tribünlerde de niye birlikte olamasınlar diye düşündürttü bize. Tamam her zaman rekabet olacaktır, olmalıdır da; hem siyasette hem de futbolda. Ayrıca zıt kutupların birbirini sevme mecburiyeti de yok. Ama eşit vatandaşlık ve temel özgürlükler çerçevesinde birleşmek, toplumun her kesiminin birlikte yaşaması için olmazsa olmaz. Birlikte yaşamaya tahammül edebilmeliyiz en azından.
Bu günlerde dillere pelesenk olmuş ‘demokrasi’ lâfının anlamı da bu.

Çocuklar maça
Tribünlerin silme bir takımın taraftarlarıyla dolması bırakın rakip taraftarların takımlarını seyretme haklarını gasp etmeyi, görsel olarak da, futbolun tribün kültürünü geliştirmek için de doğru değil.
Bakın bir Arsenal- Crystal Palace maçında, suskun oturan Arsenal taraftarlarına sürekli tezahürat yapan Palace’lılar “Sizin için de tezahürat yapalım mı” diye takılmışlardı. Hem de yenik durumda oldukları bir sırada. Ve benim mesela hiç hafızamdan silinmeyen bir olay olmuştu bu.
Tribün kültürü demişken; çocukların rahatça gidemediği, gecenin bir yarısında, kış soğuğunda oynanan maçlar da bu kültürü oluşturmakta bir başka büyük engel. Hangimizin çocukluğunda gittiği maçlardan unutulmaz anıları yok ki.. Onun için diyorum ki -gerçi ben bunu devamlı diyorum ya- “Maçlar, en azından derbiler, sıcak yaz günleri dışında gündüz oynansın.” Böylece çocuklar da o maçlara rahatlıkla gidebilir, makul saatte evlerine dönebilir. Güvenlik de daha kolay halledilir. Bu da TFF’ye, kulüplere ve tabii ki Digiturk’e naçizane önerim benim.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Umudun meydanı 2 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları