Gülengül Altınsay

Futbol yerlerdeyken

01 Aralık 2016 Perşembe

En son F.Bahçe-G.Saray derbisini seyrettik; hani şu tarafların “Dünya derbisi” diye nitelendirdikleri, kendi kendilerine böylesi bir unvan biçtikleri.
Futbolun onca para harcanarak onca transfer yapılarak onca pohpohlanarak geldiği noktayı da bir kez daha gördük. Ondan sonra “tribünler neden boşalıyor” sorusunu soruyoruz ki. İnsanlar verdikleri zamanın, paranın, çabanın karşılığını isterler. Eğer sahada izlenesi bir futbol yoksa bir gider iki gider sonra vazgeçerler. Üstelik başka ülkelerin futbolunu seyrederken aradaki farkı anlamamak olası değilken. İş skorsa eğer o izlemeden de nasıl olsa öğrenilir.

Kartal da düşüşte
Bu arada son şampiyon Beşiktaş’ın da futbolu düşüşte. Oysa ki geçtiğimiz sezon savunmasının yetersizliğine rağmen orta alan ve forvet hattıyla oynadığı hızlı, akışkan futbolla çağdaş futbolu yakalamış, herkesin de övgüsünü kazanmıştı Siyah - Beyazlılar.
Fakat bu sezon Sosa ve Gomez’in kaybının ardından alınan oyuncular aynı düzeyde olmayınca Kartal’ın futbolu da düşüşe geçti.
Şenol Güneş’in elindeki futbolcularla her maç başka bir şey denemesi de bu yüzden.
Ama bence Atiba-Oğuzhan ikilisini bozmakta hata ediyor. Oğuzhan’ın yerine Tolgay’ı ve Gökhan İnler’i deniyor. Oğuzhan’ı ise daha önde pas alan pozisyonunda bırakıyor. Oysa ki Gökhan İnler hem güçten düşmüş hem de teknik kapasitesi yeterli değil. O zaman oyun ileriye aktarılamıyor. Sonuçta takımın savunması ve forvet hattı birbirinden kopuyor. Tolgay da teknik kapasitesine rağmen oyunu geriden başlatma konusunda Oğuzhan kadar iyi değil. Ama Tolgay’ın da Atiba’ya yakın olması forvetle bağlantı için şart. Ne ki kilit nokta yine Atiba ile Oğuzhan ikilisi.
Böylece Atiba’nın da hatta savunmanın da performansı artıyor. Savunma bile oyuna katılıyor.

Derbi öncesi
Her teknik direktörde nedense aynı düşünce hâkim; güçlü rakiplere karşı ilk 45 dakika “temkinli” oynama gereği. Ve böylece bir 45 dakika çöpe atılıyor. Çünkü kendi bildikleri oyunu oynayamadıkları için mahkûm bir futbol sergiliyorlar. Bu sırada şansa kalelerinde gol görmezlerse de haklı çıkmış gibi oluyorlar.
Tamam her takımın farklı özellikleri olabilir. Ve ona göre taktikler geliştirilebilir. Fakat Beşiktaş’ın en iyi yaptığı şey orta alandan başlattığı akışkan ataklar. Bu özelliğinden rakip kim olursa olsun taviz vermemeli. Onun için de takım bütünlüğünün korunması gerek. Yani Oğuzhan’ın pas alan pozisyonda değil ilk pas dağıtım noktasında olması gerek.
Beşiktaş geçtiğimiz sezonun biraz altında da olsa bu tabloyu Saracoğlu’nda gerçekleştirebilirse oradan istediğini alır. Buna karşın inisiyatifi Fenerbahçe’ye verir “rakibe göre” oynamaya kalkarsa işi şimdiden söyleyeyim zor. Çünkü sen oynamazsan karşı tarafı oynatırsın. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Umudun meydanı 2 Mayıs 2024
Beklenen sonuç 28 Nisan 2024
Ha hakem ha referee 25 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları