Gülengül Altınsay

Bindik bir alamete

28 Nisan 2016 Perşembe

Günlerdir Trabzonspor-Fenerbahçe maçında bir taraftarın sahaya atlaması ve yardımcı hakem Volkan Bayarslan’ı tartaklaması olayını ballandıra ballandıra konuşuyoruz. Doğru; bu olay öyle geçiştirilecek bir olay değil. Değil de asıl önemli olan bu tarz olaylara karşı tavrımızın ne olacağı değil mi?
Yine olay sıcaklığını kaybettikten sonra değişen bir şey olmayacaksa bu kadar konuşmanın anlamı ne?
Bugünlere gelişimiz tesadüfi değil çünkü. Ayrımcılara, ırkçılara, vatan-millet-bayrak üzerinden kendi egemenliklerini sürdürmek isteyen baskıcı çevrelere şirin gözükmek için her türlü faşizan eyleme göz yumuldu şimdiye kadar. Milli maçlarda örgütlendi ve körüklendi adeta.
Buna karşın yapılan insani vicdani eleştiriler bile neredeyse vatan hainliği olarak görüldü.

Ayrımcılık esas
Diyarbakırspor’a Süper Lig’de iken gittiği birçok kentte terörist muamelesi çekildi. Kimse “Ne oluyor, Diyarbakır da bizim bir ilimiz, Diyarbakırspor da bizim bir takımımız, Diyarbakırsporlu futbolcular da bizim futbolcularımız” demedi.
En çarpıcı örnek Bursa’da dolu tribünlerin Diyarbakırspor’da oynayan oyuncuları “PKK dışarı” diye taciz etmesi, her yerin binlerce Türk bayrağıyla donatılmasıydı. Çocuklar saldırıya uğradı, hiç kimse ceza almadı. Hatta “bayraktan niye rahatsız oluyorsunuz” gibi alakasız savunmalar desteklendi. Neyse sonunda Diyarbakırspor Süper Lig’den düştü. Şimdi de 2. Lig’de oynamaya çalışan bir Amedspor’a tahammül edilemiyor. Nereye gitse olay, nereye gitse tepki. O Amedspor ki en az kart gören en centilmen takım. Şehre gelen her deplasman takımına en iyi karşılamayı yapan yönetime sahip. Ama Amedspor’un Ankaragücü’ne gol atmasına bile tahammül edilemiyor. Ankara’da neredeyse, hem de “şeref” tribününde linç ediliyorlar. Ama savcılık için insanları merdiven boşluğuna atmak, yüzünü gözünü dağıtmak tutuklama gerekçesi değil.

Yüz kızartmayan suçlar
Trabzon’da ise hakemi döven taraftarın yüzünü kapatmasına tepki gösteriyor polis; “Niye yüzünü kapatıyorsun, vatan haini misin ki” diyor. Yani bir tek vatan hainliği durumunda utanç duyulabilir bu memlekette. Vatan hainliği yorumu ise zaten başlı başına bir sorun. Barış isterseniz, “çocuklar ölmesin” derseniz vatan hainisiniz, düşmanlık ve linç kültürünü körüklerseniz vatansever. Ayrıca şu 6222 sayılı kanun ne işe yarar, niye var o da belli değil. Herhalde o maddeye onların anladığı manada vatan hainliğini de eklemek gerek ki işleme konabilsin. Şu son günlerde yaşadığımız iki farklı olaydan sonra anladığım; bazı takımlara ve kişilere her türlü ayrımcılığı yapmak serbest. Hakem dövmek de vatan hainliğine girmediği için (!) serbest.
Hakeme yapılan saldırıyı, o insanın ailesi, sevenleri var mı yok mu, düşünmeden tekrar tekrar ekrana getirmek serbest, Amedsporlu yöneticileri linç girişimine değinmek bile tehlikeli. İyi de benim kafam yine karıştı; bir yandan “Vatan bölünmesin” diyoruz öte yandan biz ayrımcılığı körüklüyoruz. Farklı olana her türlü araçla saldırmayı neredeyse her alanda körüklüyoruz. Düşmanlığı kutsarken barışı lanetliyoruz. Barış diyeni içeri atıyor, önüne gelene saldıranı kahraman yapıyoruz.
Bari çıkıp bir de “Bu tekil bir olay, kimseyi bağlamaz” demeyin. Milli maçtan amatör maça, ortalık tekil olaydan geçilmiyor zira.

Necip’ler de var
Ama ben yine de umutsuzluğa kapılmıyorum.
Baksanıza Beşiktaşlı Necip Uysal Fair-Play ödülü aldı. Nedeni de Fenerbahçe-Beşiktaş maçı öncesi seremonide Necip’in elini tuttuğu için Beşiktaşlı olmaktan korkan Fenerbahçeli maskot çocuğa, “Sen Beşiktaşlı olmadın, ben Fenerbahçeli oldum” demesi. İşte bu. Dünya zaten ‘Necip’, yani ‘İyi ve soylu’ insanların yüzü suyu hürmetine dönmüyor mu?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Umudun meydanı 2 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları