Gülengül Altınsay

1996 mı?

18 Haziran 2016 Cumartesi

Karşılaşma öncesi herkesin ağzında Millilerin iyi mücadele etmeleri gerektiği lafı dolaşıp durdu; Hırvatistan maçına atıfta bulunularak. Oysa ki kadro seçimin sorunluysa oraya buraya koşuştursan ne yarar. İspanya maçında bunu tartışmak bile abes. On sekizin önünde bekliyorsun, hiç ileride baskı yok. Top kapıp gidersen bir şeyler olacak ama gelişi güzel top savuşturuyorsun. İlk yarıdaki gibi edilgen ve demode taktiklere Avrupa Kupası finallerinde yer yok. Baştan mahkum oynuyorsunuz, ne mücadelesi! Dünyanın en iyi futbolcuları gelse bu taktikle teslim olur. Futbolcuları, özellikle stoperleri suçlamak bu ezik taktiğe ortak olmaktan başka bir şey değil. Baksanıza İspanya antrenman maçındaymış gibi rahattı. Kanada fazla birer adam soktular. Stoperleri oyun kurdu. Alba ve Juanfran sıfıra inme rekoru kırdı. Real’in ya da Barca’nın forvetleri gibi forvetleri olsaydı ilk yarı gol rekoruna giderlerdi. İkinci yarı başında 3. golü de aynı senaryoyla yedik. Milli takım kavramını şişire şişire seyircinin de dengesini bozduk; maç ortasında kendi futbolcusunu ıslıklayarak tarihe geçtiler. Milli formayı giyiyorsan sanki her türlü hakareti kabullenmelisin. Linç kültürünü körükleyenler utansın. Ben dün oynayan futbolcularımızın hepsiyle gurur duydum. Son söz: Rastlantılardan doğan son dakika hikayeleri, taraftar ve medyaya çekici gelebilir ama teknik adamlar bunun arkasına sığınırsa sonuç hüsran olabilir. 2008 yerine korkarım 1996 tekrarlanır: Sıfır gol, sıfır puan. Ve tabii umudum; son maçı kazanıp 1996’yı tekrarlamamak…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Umudun meydanı 2 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları