Kayan Kumlarda, 'Zaloğlu Rüstem'

28 Eylül 2011 Çarşamba
\n

\n

\n

\n

Ortadoğuda ABD hegemonyasıyla kurulan Soğuk Savaş sonrası dönemde temel özelliklerini korumaya devam eden siyasi düzenin, Irakın işgalinden, özellikle Arap Baharıolarak adlandırılanolaydan bu yana yapısal tutarlılığı çözülüyor. Filistin Yönetimi Başkanı Mahmut Abbasın Birleşmiş Milletlere Filistin devletinin tam üyeliğe kabul edilmesi için yaptığı başvuru bu çözülmeyi daha da hızlandıracak gibi görünüyor. \n

\n

Çözülmenin parametreleri\n

\n

Afganistan, Irak işgalleri, Büyük Ortadoğu Projesi, ABD hegemonyasının gerilemesini hızlandırırken, bölgede İranın yükselmesine, Siyasal İslamın radikal kanatlarıyla birlikte güçlenmesine yol açtı. \n

\n

Arap Baharı, bölge halklarının eşitlik, özgürlük talebinin, ABD hegemonyasına, onunla işbirliği yapan despot yönetimlere, Filistin sorununa, ekonomik krizin ağırlaştırdığı yaşam koşullarına olan tepkilerin patlamasıydı. \n

\n

Bu dalga ABDnin bölgedeki en önemli maşalarından Mübareki devirdi. ABDnin hem bu devrimci süreci hegemonyasını koruyacak yönde etkileyebilmek hem de İranın etkilerini dengeleyebilmek için Müslüman Kardeşler ile, hatta Selefi akımlarla bir modis operandi kurma stratejisi, bu akımların, ülkelerinde siyasi iktidara ulaşma olanaklarını arttırdı. \n

\n

Bu gelişmelerden AKP hükümetinin, stratejik derinlikteorisi bağlamında iki açıdan yararlanmaya çalıştığını söyleyebiliriz. Birincisi, ABD hegemonyasına dayanarak (“eşbaşkanfilan) bölgede güç yansıtmaya soyunmak. İkincisi, İsraile yönelik eleştirilerin dozunu gittikçe arttırarak Arap Dünyası(eski Osmanlı coğrafyası) içinde bir siyasi, kültürel liderlik (hegemonya) inşa etmek. \n

\n

AKPnin Sıfır Sorunsloganıyla tanımladığı bu proje, bugün gelinen noktada, barış, istikrar getiren, ABD hegemonyası gerilerken oluşan boşluğu doldurabilen bir bölgesel güç oluşturamadı. Aksine, tüm komşularıyla arasında sorun yaratarak, başlangıçta, bu projeyi ilgiyle karşılayan Arap seçkinlerinde kuşku, büyük bir hevesle destekleyen liberal entelijansiya arasında giderek artan bir tedirginlik (Turan Alkan, Zaman), düş kırıklığı, hatta korku (Cengiz Çandar, Hürriyet) yaratmaya başladı.\n

\n

Kayan kumlar üzerinde\n

\n

Kayan kumlara saplananlar, çabaladıkça batarlar. Cengiz Çandarın dış politikada yedi düvelle vuruşan Zaloğlu Rüstem benzetmesi, tam da böyle, batış sürecini hızlandıran çabalamalara işaret ediyor. Amabütün komşularlahatta birbiriyle kavgalı olanlarla bile sorun yaratmabecerisininarkasında, daha önce de vurguladığımız bir hiperaktivitesorunundan öte, kendi ekonomik, siyasi, askeri kapasitelerinin, tarihsel, kültürel özelliklerinin getirdiği yapısal kısıtlamaların ayırdında olmadan, birbiriyle çelişen çıkarları aynı anda yönetmeye kalkışmak gibi vahim bir zaaf var. Diğer bir deyişle Mahan Abedinin The Asia Timesda vurguladığı gibi Türkiyenin yeni (sıfır sorun) dış politikası, kavramsal berraklıktan ve ideolojik özgünlükten yoksun”.\n

\n

AKPnin, Arap dünyasında lider olmak isterken, ABD-NATO projesinin bölgedeki sözcülüğünü, uygulayıcılığını üstlenmesi kuşku yaratıyor. AKP, ülkesinde laikliğe karşı bir mücadele sürdürdüğü için İslamcı akımların hayranlığını kazanırken, Batı karşısındaki imajını, ABDnin beklentilerini düşünerek Müslüman Kardeşlere laiklikönerince, bu kez NATOnunTruva Atıalgısının oluşmasına yol açıyor. \n

\n

AKP, İsrail ile gerginliği tırmandırarak Arap dünyasında yumuşak güçuygulamaya çalışırken, Türkiye - İsrail askeri ekonomik ilişkilerinin, ticaretinin gelişmeye devam etmesi bölgenin seçkinlerinin gözünden kaçmıyor. Bölgede, herkese demokrasi dersi verirken, muhalif gazetecilerin, yazarların, entelektüellerin tutuklanması, Kürt sorununda giderek daha savaşçı politikaların öne çıkması da...\n

\n

Bu sırada, İranın ekonomik kaynaklarından, Kürt hareketine karşı askeri desteğinden yararlanmak isterken AKP, İran füzelerini etkisizleştirerek İsraili de korumayı amaçlayan füze kalkanıprojesine katılmayı kabul ediyor.\n

\n

FKÖ ve Filistin Yönetimi Başkanı Abbasın BM başvurusu tüm bu kargaşanın üzerine geldi. AKP hükümeti geçmişte hep Hamasa yatırım yapmışken, bu kez Abbasın güçlenmesi durumuyla karşı karşıya kalıyor. Abbasın başvurusunun Güvenlik Konseyinde ABD tarafındanvetoedilmesi halinde, AKP, bölgenin en temel sorunlarından birinde kendini ABDnin karşısında bulacak. Buna karşılık, Abbasın bu başvurusu, Obamanın BMdeki konuşmasının da gösterdiği gibi, ABD ile İsrail arasındaki bağları yeniden güçlendiriyor. Bu durum, Türkiyenin İsrail politikasının, ABD duvarına çarpmaya başlayacağını düşündürüyor. \n

\n

Abbasın başvurusu, Almanya ve Fransanın ABDden farklı tutum alması durumunda NATOnun iç uyumunu da olumsuz etkileyecek.\n

\n

Bu gelişmeler, Haaretzde Leon Hardarın, Gulf Newsde Patrick Sealın, Foreign Policyde Rothkopfun da vurguladıkları gibi, ABDnin bölgede olayları etkileme kapasitesinin zayıfladığını gösteriyor. Öyleyse, AKP hükümetinin bölgede güç yansıtmak için gerek gördüğü dayanak etkisini kaybediyor. \n

\n

Bölgede Pax Americana dönemi kapanır, çok yönlü savaş olasılıkları artarken Zaloğluna ne olur dersiniz?

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları