Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bu sırada Ürdün’de

18 Haziran 2018 Pazartesi

Hemen, “Ne alakası var” demeyin, AKP liderinin Niğde mitinginde meydandakilere çıkıştığı gibi... Suruç’ta yaşananlara bakıp, “hadi yine başlıyor” gibi bir şey yazmaya hazırlanıyordum ki, gözüm Ürdün ile ilgili haberlere takıldı. Biraz daha yakından bakınca ayırdına vardım ki bir alakası var. O yüzden, Suruç’ta yaşananlarla ilgili yazıyı, gelişmeleri beklemek üzere, erteledim.

IMF yine sahnede...
Zaten, Suriyeli göçmenlerin yükünü göğüslemeye çalışan Ürdün ekonomisi iki yıl önce dış borçlarını ödemekte zorlanmaya başlayarak bir borç krizine girmiş, IMF’den yardım istemek zorunda kalmış. IMF 2016 yılında Ürdün’e çeşitli ürünlere devlet desteğinin azaltılması, vergilerin indirilmesi gibi mali önlemlerle, ekonominin yabancı yatımcılara daha cazip hale getirilmesi, kaynakların, yerel gereksinimlerden alınarak, borç ödemeye yönlendirilmesi koşuluyla altı yıl vadeli 723 milyon dolarlık bir kredi açmayı kabul etmiş.
Hükümet bu önlemleri devreye sokmaya, ekmek, elektrik gibi birçok temel tüketim malının fiyatı hızla artmaya başlayınca, Ürdün halkı ve sendikalar sokaklara dökülmüşler. Associated Press’e konuşan, eczacı Halit Hilmi “Benden bir sürü vergi istiyorlar, doğru dürüst devlet hizmeti vermiyorlar ama meclistekilere yüksek maaşlar veriyorlar, bakanlıklara Mercedes otomobiller alıyorlar, faturayı halk ödüyor” diyor.
Geçen ay, Başbakan Hani Mülki, IMF’nin önerdiği vergi indirimi reformunu devreye sokmaya kalkınca, bu reform esas olarak işçi sınıfını ve orta sınıfları vurduğundan protesto eylemleri giderek yoğunlaştı.
Mayıs sonundan bu yana öfkeli kitleler her gün Başbakanlık ofisi önünde toplanıp “maanaş” (bizde yok) diye bağırıyor. Eczacıları, doktorları, mühendisleri de kapsayan 17 sendikayı temsil eden konfederasyon sık sık bir-iki günlük uyarı grevleri düzenliyor. Göstericiler sokaklarda “ekmek, özgürlük, toplumsal adalet”, “hükümet istifa” sloganları atıyorlar.
Sonunda, Kral, Mulki’yi görevinden aldı, yerine eğitim bakanı, Harvard, MIT mezunu ekonomist Omar Razzaz’ı hükümeti kurmakla görevlendirdi. İlk konuşmasında, “Elimde sihirli değnek yok, sorunlar ağır, önümüzde uzun ve zor bir yol var” diyen Razzaz’ın, son vergi yasasını yumuşatmanın ötesinde, IMF programına sadık kalmaktan başka çaresi yok gibi görünüyor. Bu yüzden, sendikalar tatmin olmadı.
Parlamentonun önde gelen üyelerinde, 1960’ta öldürülen ünlü politikacı Barakat al-Majali’nin oğlu Amjad Hazaa al- Majali’ye göre “Bu protestolar son vergi reformuna değil, esas olarak ülkenin yönetimini ele geçirmiş, yabancıları temsil eden, liberal elitin yönetimine karşı” diyor.

Alakası şöyle...
Türkiye ekonomisi bir borç krizinin eşiğinde duruyor. Kimi analistlere göre kriz başladı bile. Prof. Acemoğlu, temkinli bir dil kullanarak Şu anda ekonominin negatife girmesi engellenemez boyutta” diyor.Prof. Gürkaynak’a göre de “artık idare edilemez bir noktaya geldik”, “yatırım yapılmamasının nedeni yüksek faizler değil, memleketin yaşanılmaz hale gelmesi”... “Canımızın acıyacağı kesin.
Boratav Hocamız da geçen hafta, Birgün’deki yazısında, IMF’nin son Türkiye raporuna atıfla, eğer bir borç kriziyle IMF’ye el açacak olursak, canımızın nasıl yanacağını anlatıyordu. IMF ekonominin daraltılmasını, kamu maliyesinin disiplin altına alınmasını, böylece yaratılacak kaynakların borçların ödenmesine yönlendirilmesini isteyecek: Daha fazla işsizlik, yoksulluk, hatta iflas dalgası...
Siyasal İslamın ahbap çavuş kapitalizminin, dışardan düşük faizle alıp içerde, yarın yokmuş gibi paylaştığı kaynaklar da ekonomi daraltılarak, sosyal harcamalar kısılarak, yeni vergi ve fiyat artışları devreye sokularak, kısacası, halkın daha da yoksullaştırılması pahasına ödenmeye çalışılacak. Hem de petrol fiyatlarının ve uluslararası piyasalarda borçlanma maliyetinin artmaya başladığı bir dönemde.
Sandığa giderken bizi buraya kimin, nasıl getirdiğini unutmayalım. Ne demişler, “yaptıkları yapacaklarının göstergesidir”. Bunlar iktidarda kalırsa, krize eşlik edecek, yalan, baskı ve zulüm de cabası.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları