'Putin'siz Rusya' mı?

02 Ocak 2012 Pazartesi
\n\n\n

Moskovada 10 Aralıkta Bolotnaya Meydanında, 24 Aralıkta Sakharov Bulvarında gerçekleşen protesto gösterileri, başta ABD medyası olmak üzere Batıda büyük yankı yaptı. Gösterilere katılanlar, 4 Aralık Duma (meclis) seçimlerinde yapıldığı iddia edilen hileleri protesto ediyor, Putinin yeniden devlet başkanı olmasını istemiyorlardı.

\n

Bu protestoların ABD ve Batı medyasını bu kadar heyecanlandırmasının arkasında, on binlerce Moskovalının katıldığı gösterilerdePutinsiz Rusyasloganının egemen olmasının yanı sıra, katılanların toplumsal özelliklerinin, muhalefet teknolojisinin Tunus ve Mısır olaylarınıanımsatması yatıyordu. Acaba, bu muhalefet Putinin 4 Martta başkanlık seçimlerini kazanarak geri dönmesini engelleyebilir miydi?

\n

‘Ofis planktonları’

\n

Gerçekten de Bolotnaya Meydanına, Sakharov Bulvarına toplanan kalabalıklara bakınca, Tahrir, Porto Del Sol meydanlarını, Zucotti Park, St Pauldeki işgali anımsamamak elde değil. Örneğin, New York Times, Washington Post, Foreign Policy gibi yayınlarda ABD medyasının Rusya uzmanlarınagöre katılanlar çoğunlukla gençlerden, 30lu yaşlarda eğitimli profesyonellerden, çalışanların yeni orta sınıfolarak adlandırılan kesimlerinden oluşuyordu.

\n

Wall Street Journalın, Lavado adlı Rus kamuoyu araştırması kurumunun bulgularına dayanarak aktardığına göre, protesto gösterilerine katılanların yüzde 46uzmanlardan(yüksek vasıflı emek harcayarak çalışanlar), yüzde 17si şef düzeyinde yöneticilerden, yüzde 8i beyaz yakalılardan (düşük vasıflı emek...), yüzde 12si öğrencilerden, yüzde 8i de iş sahibi girişimcilerden oluşuyormuş. Katılanların üçte biri 25-39 yaş, dörtte biri 18-24 yaş arasındaymış.

\n

Bu gözlemlerden, verilerden hareketle, yine karşımızda, Rusyada, popüler kültürde ofis planktonu olarak da adlandırılan, yeni beyaz yakalıların ya da ekonomide, dijitalleşmenin, siber ağların yaygınlaşmasına paralel olarak işçi sınıfı içinde başlayan yeni şekillenmelerin ürünü kesimin olduğunu görüyoruz...

\n

Bu kesim, harekete geçtiği her yerde hükümetleri sarsıyor, Tunusta ve Mısırda olduğu gibi, işçi sınıfının geleneksel kesiminin, sendikaların katılımını da sağlarsa,rejimleriyıkabiliyordu. Şimdi de sıra, Rusyada, Putiningüdümlü demokrasirejiminde miydi?

\n

Putin döneminin çocukları

\n

Bolotnaya Meydanına, Sakharov Bulvarına toplanan muhalefetin yukarda aktardığım özelliklerine bakınca, bu kesimin 2000 yılında Rusya Devlet Başkanı seçilen Putin döneminde yaşanan ekonomik toplumsal yeniden yapılanma sürecinin ürünü olduğunu kolaylıkla ileri sürebiliriz.

\n

Tarihin bir ironisi olsa gerek. Bu protesto olayları, SSCBnin bir idari birim olarak resmen ortadan kalktığı haftanın tam 20. yıldönümünde gerçekleşiyordu. 20 yıl önce SSCB, kapitalizmle komünizm arasındaki süreçte tıkanıp kalmış olmanın sonuçlarını yaşarken, Gorbaçovun beceriksizliği”, “korkaklığı, egemen sınıfın, çoktan kendine güvenini, toplumdaki meşruiyetini, korunma refleksini yitirmiş olması gibi nedenlerin katkılarıyla çökmüş, ekonomi yeniden küresel serbest piyasaya, uluslararası sermayeye açılmıştı. Hemen arkasından, muazzam bir yıkım, SSCB egemen sınıfının bir kesimiyle uluslararası sermayenin işbirliği içinde gerçekleştirdiği bir talan dönemi başladı,oligarkdenen mafioz bir süper zenginler tabakası oluştu. Bu dönemde işsizlik hızla arttı, GSMHnin yarısı yok oldu, ortalama yaşam beklentisi yarı yarıya düştü.

\n

Bu oligarkkesim, gelişmekte olan piyasa ilişkileri içinde şekillenmeye başlayan yeni girişimciler kuşağının önünü tıkarken, ülkenin enerji ve mineral kaynaklarını uluslararası sermaye transfer etmeye başlıyordu. Rusya, Yeltsin döneminde, liberal ekonomistlerin şokpolitikaları altında, bir süper güç konumundan, bir geri kalmış, yeni-sömürgeülkeye dönüşüyordu.

\n

Putin bu koşullarda ve halkın bu koşullara tepkisinin, yeni sınıf şekillenmelerinin üzerinden devlet başkanı seçildi. Ülkede ekonomik ve siyasi istikrarı yeniden sağladı, oligarkların gücünü kırdı, ülkenin enerji ve mineral kaynaklarının yabancı sermaye tarafından talan edilmesini önledi, yönetimini merkezileştirdi, güçlendirdi.

\n

Tüm bunar Batıda güdümlü demokrasiolarak adlandırılan, denetimli, baskıcı bir rejimle gerçekleştirildi. Dahası, Putin döneminde, Rusya kısa sürede bir enerji devine, yeniden uluslararası alanda etkili, zaman zaman Batının planlarına uymayan, direnen bir güce dönüştü.

\n

Ekonomi toparlandı, piyasa derinleşti, yaygınlaştı, yabancı sermayenin, yeni teknolojilerin girişi hızlandı... Bu süreç kaçınılmaz olarak yeni sınıf şekillenmeleri getirdi. Meydanları dolduranlar da bu şekillenmelerin ürünü... Peki Putinin geri dönmesini engelleyebilirler mi?

\n

‘Anarşistler – monarşistler’

\n

Birçok nedenden, Şimdilik olanaklı görünmüyordiye düşünüyorum.

\n

Birincisi, muhalefetin siyasi yapısıyla ilgili. Karşımızda, bir ucunda anarşistler, öbür ucunda monarşistler olan bir siyasi yelpaze var. Ortada da, komünistler, liberaller, ırkçı ulusalcılar, halkçı ulusalcılar gibi karmakarışık bir gruplaşma. Bu muhalefet blokunun Putinsiz Rusya, yolsuzluklara son, demokrasivb. slogan ve taleplerden öte, bir toplumsal programı, liderliği yok hem de toplumsal tabanı çok zayıf. Lavadonun araştırmasına göre, protesto gösterilerine katılanların yüzde 38i, oy tabanı yüzde 4e bile ulaşmayan liberal Yabloko Partisini destekliyor, yüzde 18i milyarder Prokhorova oy vereceğini söylüyor (Wall Street Journal 27/12). Ancak Lavadonun 22 Haziran araştırması, Putinin partisi Birleşik Rusyanın toplumsal desteğinin hâlâ yüzde 48 düzeyinde olduğunu gösteriyor. Putinin toplumsal desteğiyse hâlâ yüzde 60ın üzerinde. (Migranyan, The National Interest, 28/12)

\n

İkincisi, New Yorktaki Demokrasi ve İşbirliği Enstitüsünün direktörü, Moskova Üniversitesi uluslararası ilişkiler profesörlerinden Migranyanın, The National Interestte vurguladığı gibi, Medvedev-Putin yönetimi muhalefetin kimi taleplerine cevap verecek adımları atmaya, halkçı-ulusalcıların olumlu karşılayacağı Rogozin gibi siyasetçileri öne çıkartmaya başladı.

\n

Üçüncüsü, Kommersantta Maksim İvanovun vurguladığı gibi, protesto gösterileri, muhalefet liderlerini korkutmuş görünüyor. Tek bir ortak başkan adayı etrafında birleşmek bir yana, bu partiler, bu başkanlık seçimlerine, yine aynı önceki seçimleri kaybetmiş adaylarla giriyorlar (24/12). Bu koşullarda, Migranyanın işaret ettiği gibi, Putin 4 Mart seçimlerinde yüzde 38 oy bile alsa I. turda rahatlıkla devlet başkanı seçilebiliyor...

\n

Son olarak, uluslararası sermayenin, Putinden çok da şikâyetçi olmadığını görmek gerekiyor. Christian Science Monitorda David Speedienin aktardığına göre, PepsiColanın kurucularından, Donald Kendall Ben 1959dan bu yana Rusyayla iş yapıyorum. Putin, bu ülkenin bugüne kadar ürettiği en iyi liderdiyormuş. (15/12)

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları