Toplumsal Güç Kayması...

19 Ağustos 2013 Pazartesi

“Toplumsal güç”, bir toplumun hareket eksenidir.
Toplumlar
“toplumsal güç” odaklarına yakın dururlar, “toplumsal güç araçları”na uygun olma eğilimi taşırlar.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 1923 yılından başlayan sürecinde
“toplumsal güç kaymaları” yaşandı.
Mustafa Kemal Atatürk’ün varlığında Türkiye Cumhuriyeti’nin “toplumsal güç odağı” liderin kendisi ve yakın kadrosuydu. Araçlar, eğitim sistemiydi, siyasal partiydi, Büyük Millet Meclisi, ordu, yargı, yönetim kadrolarının çalışmalarıydı.
Önemli
“toplumsal güç eksenleri”; laiklikti, bağımsızlıktı, çağdaş uygarlık hedefiydi, kadın-erkek eşitliğiydi, köylünün kalkınmasıydı, endüstrileşmeydi. Ekonomi karma ekonomi ilkesine dayalıydı.
Bu eksenlere bağlı olarak laik eğitim, kız-erkek eşitliğine dayalı okullar, Köy Enstitüleri, Halkevleri, Batı müziği konservatuvarları, endüstri hamleleri hayata geçirildi.
Atatürk’ün aramızdan ayrılmasının ardından yaşanan II. Dünya Savaşı ve İnönü dönemi bir duraksama yarattı. Savaş sonrası çokpartili düzene geçiş, Demokrat Parti ile “toplumsal güç kayması”nı başlattı.
İlk ödün laiklikten verildi, dinsel motifler politikaya sokuldu, ikinci ödün bağımsızlık üzerinden verildi, ABD politikası eksenine girildi. Köy Enstitüleri kapatıldı. Kentlere akın başladı, çarpık kentleşme ile köyler arka plana atıldı. Kentler kimliksiz yerleşim alanlarına dönüştü.
Artık politik alana dinsel temaları kullanan laik görünümlü sağ egemendi. Adalet Partisi, ANAP hep bu
“toplumsal güç kayması”nın sonuçlarıdır. Sağ politikanın yetersiz kalıp gücünü kaybettiği zamanlarda askeri darbeler devreye girdi. 12 Mart ve 12 Eylül askeri darbeleri hep sağ politikaları zorla sürdürme hamleleridir ve arkasında ABD politikaları olmuştur.
Adalet ve Kalkınma Partisi, din kaynaklı bir parti olarak Amerikan politikalarının yanında hareket etme taahhüdü ile iktidara geldi ve bu seçimine sadık kaldı. Bugünkü durum da budur. AKP hem Ortadoğu’da ABD planlarının yardımcısı hem de öteki İslam ülkelerindeki Amerikan karşıtı politikaları etkileme aracı olarak hizmet vermektedir.
ABD’nin Türkiye’yi
“model ülke” olarak göstermesinin nedeni de budur. AKP yönetiminde Türkiye hem “Ilımlı İslam ülkesi” olarak radikal İslama karşı çıkarılmakta hem de “ABD yanlısı İslam” örneği olmaktadır. AKP ayrıca İslamın kapitalist sistemle tam uyuşmasının da örneği olmaktadır.
Böylece, AKP iktidarında Türkiye’nin
“toplumsal güç kayması” süreci büyük ölçüde gerçekleşmiştir.
Laikliğin yerini din esaslı yaşam biçimi almaktadır.
Bağımsızlığın yerini ABD politikalarına tam bağımlılık almıştır.
Serbest pazar ekonomisiyle, kapitalist sistemle bütünleşme sağlanmıştır.
Bağımsız dış politika, yerini ABD bağımlısı dış politikaya terk etmiştir.
Çağdaş uygarlık hedefi,
“Yeni Osmanlı olma hedefi” ile yer değiştirmiştir.
Ülke, ABD ve AB politikalarına uygun olarak bölünme sürecine sürüklenmiş, Kürdistan kurulması yolunda kalıcı adımlar atılmıştır.
“Toplumsal güç kayması” kaygı verici boyutları da aşmıştır. Güç odakları, güç araçları değişmiş, güç eksenleri bütünüyle değiştirilmiştir.
Her şey artık bu yeni modelde gelişmeye zorlanmaktadır.
Ama toplumsal süreç de fizik olgular gibi işler:
Etki ne kadar güçlüyse tepki de o kadar güçlü olur.
Günün konusu ise bu tepkinin nasıl temsil edileceği, nasıl harekete geçirileceğidir.
Çözülmesi gereken düğüm budur…

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çalınan gelecek!... 29 Nisan 2024
Istakozun intikamı! 22 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları