Kimler üzülüyor? Kimler seviniyor?

13 Temmuz 2015 Pazartesi

Em. Org. Tahsin Şahinkaya ölmüş. Kenan Evren başkanlığındaki beşlinin yetkili (ve elbette sorumlu) bir üyesi idi.
Sonra seçimler yapıldı. Turgut Özal kazanmıştı. Güya demokrasiye geçilmişti. Aradan geçen yıllardan sonra AKP dönemi başladı. 2002- 2015 yılları. Bu yıl seçim oldu. Şimdi koalisyon mu yapılacak, erken seçime mi gidilecek?..
Düşündüm de; bunca yıllar kimler üzüldü, kimler sevindi? Bütün bu yıllar boyunca üzülenler hep aynı kişiler oldu.
Ülkesini seven, çağdaş uygarlıktan yana, emekten, emekçiden yana, sömürüye karşı, daha özgür, daha adaletli bir toplum isteyenler üzüldü. Bu kesim -içinde bizim de yer aldığımızçabalarla toplumun daha iyiye, daha doğruya gitmesi için çalıştılar.
Buna karşın darbe dönemlerinde suçlandılar, ezildiler, hapislere girdiler, işsiz kaldılar, cezalara çarptırıldılar. Mal mülk hırsları olmadığı için sıkıntı çektiler, gık demediler.
Adına demokrasi denen “sandık oligarşisi”nde de durum değişmedi. Hiçbir zaman toplumlarının özledikleri bir siyasal iktidarla yönetildiğini göremediler. Gene üzüldüler. Kimi zaman kızdılar, kimi zaman bıktılar, umutsuzluğa düştükleri oldu ama düşüncelerinden vazgeçmediler, çabalarını bırakmadılar.
Peki, bütün bu dönemlerde kimler sevindi?

***

Kimler mi sevindi? Görüyorsunuz kimlerin sevindiğini.
Fırsatçılar, çıkarcılar çok sevindi.
Dalkavuklar, yalakalar, etek altına sığınanlar çok sevindi.
Yalancılar, ihbarcılar çok sevindi.
Korkaklar, ürkekler, “bana ne”ciler, “adam sende”ciler çok sevindi.
Ben dümenime bakarım”cılar bayram etti.
Çünkü, doğru ilkelere göre yaşayan, doğru temellere dayalı bir ortamda işe yaramayan, kendi donanımıyla bir şey yapamayan kişiler ancak bu ortamlarda, bu yollarla emellerine ulaşabilirler.
Böylece toplumsal yetkiler;
Dürüst ellerden sahtekârlara,
Doğru söyleyenlerden yalancılara,
Gerçeği söyleyenlerden avutanlara,
Sağlam kişiliklerden kişiliksizlere,
Karakterliden karaktersizlere,
Bilgiliden cahile kaydı.
Toplum güvensiz bir ortama sürüklendi.
Kurnazlık aklın yerine geçti. Duygular çocuksulaştı, hep korunması gereken bir çaresizliğe düşürüldü. Akıllar ambargo altına alındı. İradeler ipotek altına girdi. Boyun eğicilik, itaat sorgulamanın yerini aldı.
Çaresizlik ve öfke toplumsal şiddeti doğurdu. Şiddet, kavga, çatışma; bir sorun çözme biçimi kabul edildi.
Aldatıp avutanlara “bilen kişiler” denildi, eğlendiren, kafayı boşaltanlara “sanatçı” payesi verildi.
İçine korkak dışına küstah kişilerin peşine takılan ürkek çıkarcılar, toplumun şakşakçıları oldular.
İnsanlar, “Ben neden işsizim, neden yoksulum?” demek yerine “Kim bana para verecek, kömür makarna verecek?” demenin nasıl bir onur kaybı olduğunu düşünemeyecek derekelere düşürüldüler.
Buna da “halkın tercihi” denildi, yolsuzlukların üstü bu örtüyle kapatıldı.
Şimdi, tek parti iktidarınız olsa ne olur?
Koalisyon yapsanız ne olur?
Darbeniz neyse sandık oligarşiniz de odur.
Sorun mu nedir?
Sorun sensin dostum, sadece sen…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çalınan gelecek!... 29 Nisan 2024
Istakozun intikamı! 22 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları