İnanç İnatçıdır, Bilinç Dirençlidir…

18 Ağustos 2014 Pazartesi

İnanca saygı duyarım ama inada saygı duymam.
İnanca dönüşen bilince de dikkat ederim.
Ülkemizde inanca dönüşen solculuk da inatla katılaştırılmıştır.
İnanca dönüştürülen Atatürk de aslından uzaklaştırılmıştır.
İnanç, tartışma kabul etmediği için inatla savunulur. İnat şiddete başvurur, çatışır, karşıtını yok etmeye çalışır.
Bilinç tartışır, doğruyu kabul eder. Bilgiyi kanıtlar, deneyle sınar. Çatışmayı değil, anlamayı yeğlediği için de gelişmesini sürdürür.
Bir ülkede eğer inanç bilinci yeniyorsa, bilinçli olduğunu sanan kesimin kendini sorgulaması gerekir. Sakın farkında olmadan aynı kulvarda yarışıyor olmasınlar?
Bakın dünyada, bilinç dünyası eleştirel düşüncenin öncülüğünde bütün bilim dallarında çok çok öndeyken, dünyaya egemen oluyorken, inanç dünyası neden hâlâ çok gerilerde kalıyor, neden kendi yarattığı sorunlarla boğuşuyor?
Dikkat! Kendinizi sorgulayın. Gücünüzü nasıl yanlış yerlerde harcadığınızı görün, gerçekte “bilinçli insan olmak” nedir, “bilinçle hareket etmek nedir?” düşünün. Kumda daireler çizip de neden yol alamadığına akıl erdiremeyenlerin durumuna düşmeyin.
Gerçekten bilinçli bir kesimimiz olsaydı, bilin ki yenilmezdi.
Kolay değildir “bilinçli olmak!”

***

Kemal Kılıçdaroğlu başkandır ama lider değildir. Liderlik başka özellikler ister, başka türlü bir güçlü etki ister.
Ancak, Kemal Kılıçdaroğlu, başarılı bir başkandır. Gerçek bir demokrattır, dürüsttür, halka yakın bir insandır. CHP’sine yeni kazanımlar sağlamıştır. Partisinin sağa açılması da düşünce olarak doğrudur, uygulama yöntemleri yanlıştır. Son seçimlerdeki adayları da doğru seçilmiştir. Mustafa Sarıgül de, Mansur Yavaş da, Ekmeleddin İhsanoğlu da doğru adaylardır ama partisini ikna etme, partisini bu seçimlerin arkasına almada başarısızdır.
Son seçimde satranç oyununda vezir hamlesi yapmış ama gerekli desteği sağlayamadığı için kaybetmiştir. Başkanlıktan ayrılması da doğru olur. Yerine Muharrem İnce de gelebilir, Metin Feyzioğlu da... CHP’de başkan adayı çoktur. Ama sorun partinin başkanlığı değildir. Sorun partinin halkın desteğini alması, bu desteği güçlü bir akım olarak geleceğe taşıyabilmesidir.
Unutulan nokta, R. Tayyip Erdoğan’ın en güçlü rakibinin gene kendisi olduğudur. R.T. Erdoğan kendisini gene kendisi olarak yıpratmıştır. Cumhurbaşkanlığı koltuğunda da hızla yıpranacaktır. Gene kendi söylemleri, kendi davranışları kendisini yıpratacaktır.
Önemli olan seçimlere kadar olan sürenin bir gününü bile kaybetmeden değerlendirebilmektir.
Haydi bakalım, CHP’nin işbaşındaki kadroları, muhalif kanadı, merkez ve taşra örgütleri! Bu sürenin öneminin farkında mısınız?
Ben hiç de fark etmediğinizi görüyorum. Sonuçta gene kendi kendinizle boğuşup “Alışılmış Muhalefet Sendromu”nu mu yaşayacaksınız?

***

Evet, “Alışılmış Muhalefet Sendromu”nu tanımak gerekiyor.
Salı günleri grup toplantısında verip veriştirip alkışlanmak, çarşamba günü de kendi yorumlarıyla avunmak. Deniz Baykal’da en çok eleştirdiğim buydu. Kemal Bey biraz kıpırdadı ama o da R.T. Erdoğan’ın gündeminden kurtulamadı.
Lider, kendi gündemini yaratan, bu gündemi çok güçlü biçimde anlatan, insana ulaşan, kitleyi sürükleyen kişiliktir.
Lider, iktidarı ister. İktidarı bütün hırsıyla ister, asla azıyla yetinmez, bütün güçleri bu doğrultuda seferber eder, azimle mücadele eder, yenilmeye tahammül etmez.
Lider, asla, “Alışılmış Muhalefet Sendromu”na teslim olmaz.
Lider, gücünü ilkelerinden alır.
Lider, örgütünü ilkeleriyle donatır, örgütüyle beraber, örgütünün gücünü arttırarak büyük pozitif enerjiyle ortaya atılır, hiçbir şeyden çekinmez ve korkmaz.
Lider izin almaz, icazet istemez, onay beklemez.
İşte, Atatürk...
Elbette hiç kimse Atatürk olamaz, olmasına da gerek yoktur.
Ama liderliğin yolu, yöntemi, tipi, çapı da budur.
Unutulmasın, bilinç her zaman inancı yener.
Yeter ki bilinç, gerçek bilinç olsun.
Yeter ki, bilinçten yana olan bilincin;
Ne olduğunu bilsin.
Ona sahip çıkmayı başarsın.
Bencilliğini, tembelliğini bilinç sanmasın.
Yeter ki, nasıl kazanacağını bilsin.
Kazanmak için yaşamını ortaya koymaya cesaret etsin.
Yeter de artar bile…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çalınan gelecek!... 29 Nisan 2024
Istakozun intikamı! 22 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları