Cüneyt Arcayürek

Önemli Gelişmeler...

07 Mart 2012 Çarşamba

Devlet Bakanı, AB’den sorumlu Egemen Bağış, giderek ilginç bir çizgi çiziyor.

Sarkozy’nin Ermeni soykırımı yoktur diyene hapishane kapılarını açan yasası geniş tepkilere neden olduğu sırada;

Bağış, aynı söylemi suç sayan İsviçrede Soykırım yoktur diyorum, gelsinler beni alsınlardedi.

İsviçre savcılığı, hakkında soruşturma açınca Bağışın, tekrar İsviçreye gideceğine, İsviçreli savcılarına aslanlar gibi meydan okuyacağına ilişkin gazete haberlerine rastlandı.

Meraklı bir bekleyiş sürecine girdik. Bağış, aynı söylemi yinelemek için İsviçreye giderse, İsviçre savcıları, diplomatik muafiyeti olan, üstelik bir TC Bakanını sorgulayacaklar mı, hatta yasaları elveriyorsa tutuklayabilecekler mi içeriğinde tartışmalar başladı.

Hikmeti devlettir nedeni bilinmeyen, sorulmayan bir süreçten sonra, Bağışın İsviçreye gideceğine, orada, Evet, Ermeni soykırımı olmadığınıyineleyeceğine rastlayan olmadı.

***

Egemen Bağış yeni ve şaşırtıcı açıklamalarıyla bir kez daha sahne aldı.

Kıbrıs sorununun çözümünü sağlayacak senaryolar arasında; KKTCnin Türkiyeye katılabileceğini açıkladı.

RTE henüz konu üzerinde konuşmadığı için Bağışın önerisi bir hükümet projesi midir, değil midir belli değil.

Oysa KKTCnin Türkiyeye bağlanabileceğini açıklamak beraberinde kimi soruları da gündeme getiriyor.

1950 ortalarında Kıbrıs sorunu patlak verdiğinden beri Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin temel politikaları, Kıbrısın Yunanistana bağlanmasına (ENOSİSe) karşı çıkan politikalardır.

Egemen Bağış şimdi bu politikayı yadsıyor; Türkiyenin Yunan tezini benimsediğini, Kuzey Kıbrısı ilhak etmenin (Türkiyeye bağlamayı) öngörüldüğünü ilan ediyor.

Federasyon, konfederasyon denenmiş, olmamış. Çözüm tıkanmış.

Mümtaz Soysal Hocanın TVde açıkladığı gibi, KKTCyi ilhak etmek gibi ham hayallerin peşinde koşmak yerine...

Kıbrısta iki bağımsız, sınırları belli iki ayrı devletin barış içinde yaşayabileceklerinişimdi ilan etmenin zamanıdır.

***

Medya, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlunun açıklanmaya muhtaç iki konudaki söylemi üzerinde durmadı. Aktarıp geçti.

Genel Başkan partide kopmalar olacağını sanmadığını ve bu görüşte olanların yanıldıklarını söylerken; Zira, CHPnin ideolojisinde hiçbir sapma yok. Sağlam bir ideolojimiz var. Ancak değişen dünyayla beraber bir ideolojik yenileme ihtiyacı var dedi.

Oysa, Genel Başkan; bir süre önce AKP karşısında partisinin seçim yitirmesini

CHPnin bir ideolojisi olmadığına bağlayan bir demeç verdi.

Bu, ciddi bir zikzaktır demeyelim. Moda söyleme uyarak eskiden yeniye dönüşümdür diyelim

diyelim ama, Genel Başkan yeni CHPnin sağlam ideolojisinin ne olduğunu açıklamak zorunda. Bu, bir!

***

İki: Kılıçdaroğlunun ikinci önemli açıklamasını, gazeteci Doğan Yurdakulu tedavi gördüğü hastanede ziyaretinden sonra yaptı:

CHPnin dine karşı algısı değişecek dedi.

Daha sonra algının nasıl değişeceğini sordular. Kılıçdaroğlu, Aklı başında hiçbir partinin insanın dine karşı olamayacağınısöylemeden önce, Uzun yıllar AKP benzeri partilerin CHPnin dine karşı parti olduğu sloganını yaygınlaştırmak istediklerini anlattı.

Ama zaten dine karşı olmayan, laikliğin yegâne savunucusu olmakla tabanda ve seçmen katında sağlam yer edinen CHPnin

partiyi yeniye dönüştürecek yeni programında CHPnin dine karşı olduğu algısını nasıl değiştireceklerini açıklamadı.

İnsanın aklına kimi olasılıklar geliyor. Örneğin, Meclis grubunun toplu olarak başlarında genel başkan cuma namazlarına mı gidileceğini, eğitimde, yargıda, bilumum kamuda ve elbet Millet Meclisinde türbana yeşil ışık mı yakılacağını, Kuran kurslarının daha da yaygınlaştırılmasına önayak mı olunacağını, okullarda, sinemalarda, tribünlerde haremlik selamlık uygulamasına karşı çıkılacağını mı?..

yerleşik kanıyı nasıl değiştirip, kimilerine benzer biçimde eski dediklerini yeniye nasıl dönüştüreceklerini bekleyip göreceğiz!

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Viraj ustası 10 Mayıs 2015
Ya sen nesin? 9 Mayıs 2015
Anlamaz 8 Mayıs 2015

Günün Köşe Yazıları