Cüneyt Arcayürek

Oktay Akbal'ı Anlamak...

20 Mart 2012 Salı
\n

Yeni bir haftaya, geçen haftanın son günü yaşanan olaylarla girdik.

\n

Sözde Nevruz kutlamaları bahanesiyle

\n\n\n

iki kentimizde dağdaki teröristlerin kentlerdeki eşkıyaları işyerlerini yakıp yıktılar.

\n

Soysuz bir PKK bağımlısı, biber gazı bulutları arasında kucağında çocuğu, polise taş fırlatıyor.

\n

Olayların yaşandığı caddeden geçen bir araba taşlanıyor. Camları kırılıyor. Kadın sürücü şok geçiriyor.

\n

Şairin dediği gibi, sokak eşkıyalarının, başlarında kazdan bir komutan(lar)”; PKKye siyasal hizmet vermekle görevli Barış ve Demokrasi Partisi milletvekilleri

\n

Anlattıklarımız, TVlerde izlediğiniz olayların küçük bir özeti.

\n

Yazılı medya sokakları ateşe verenlerden PKK yandaşı, eylemciler diye söz ediyor.

\n

Hoş, parti liderleri de aynı havada ya. PKK hâlâ onların gözünde de terör örgütü değil.

\n

Oysa yaşananlar, başka adlarla istenildiği kadar üzeri örtülsün, 28 kez yaşanan Kürt isyanının 29uncusu PKK!

\n

***

\n

Medya ve siyasetçilerin davranışını bir ölçüde anlamak olanaklı. Olayların devlete isyan diye nitelenmesini istemiyorlar.

\n

Peki ama medya; elini kolunu bağlayan herhangi bir RTE buyruğu var mı ki; devletin güvenlik güçlerine, kurumlarına, bölünmez diye nitelenen varlığına karşı dağdakilerin silahlı, kenttekilerin şimdilik taşlı, molotofkokteylli saldırılarını eylem diye nitelemekte neden ısrar ediyor?

\n

Yaşananların gerçek adını devlete karşı isyan diye tanımlayamamakta neden zorlanıyor?

\n

Medyanın duyarlı olmasını onaylayanlar olabilir.

\n

Yaşanan kimi olayları aynı duyarlıkla, gerçekleri ve söylenenleri saptırmadan yazıp yayımlasalar; medyanın devlete başkaldıranların hareketlerini terör değil isyan diye nitelemekten kaçınması anlam kazanabilir.

\n

Medyada çoğu gün; üstelik siyasetçi de değil; toplumda adı bilinen, ünlü, saygın bir kişinin veya kişilerin söylediklerini; kendisiyle konuşan gazetecinin yanlış anlamlar yüklenecek biçimde saptırarak yazdığından yakınan demeç ve açıklamalar izleniyor.

\n

Çoğu örnek gösteriyor ki, kimi gazeteciler, konuştuğu kişinin söylediklerini değil, söylenenlerden çıkardığı anlamı haberleştiriyor.

\n

***

\n

Oktay Akbal, yalnız Cumhuriyetin değil, cumhuriyete gerçek anlamıyla bağlı olanların da yazarı, ünlü bir romancı, düşünce ve yazın adamı.

\n

Hastaneye yattı, telaşlandık. Eve çıktı sevindik.

\n

Pazar günü ustayı aradım. Sağlığını sormaya fırsat vermedi.

\n

Ziyaretine gelen kimi gazetecilerin, söylediklerinin anlamını saptıran haberler yazmalarından öfkeyle söz etti.

\n

Dinin evde öğrenilebileceğini söylemiş, din konusunda bildiklerimi evde öğrendim demiş; gazeteci Oktay Akbal okullarda din eğitimi verilmesini savunuyor diye yazmış.

\n

Söylediklerinin başka biçimlerde yazılmasını; En büyük iftiradır, yalandır, ahlaksızlıktır diye değerlendirdi.

\n

***

\n

Oysa pazar günü Cumhuriyette çıkan söyleşisinde Oktay Akbal; Gençleri şimdiye kadar dinlerinden kimse ayırmadı. Bizi de ayırmadı. Dindar değilim ama dine saygılı bir adamım. Ayrıca bilime ve ilime saygılı olmak lazım. Din zaten bilime dayanır diyor.

\n

Ömrü, Atatürk çağdaşlığını, başta laiklik, değeri tartışılmaz devrimlerini anlatmak ve savunmakla geçen

\n

Atatürk Cumhuriyetinin bir yazarı, bir gazeteci olmakla övünen Oktay Akbal gibi bir yazarın sözlerini saptırmak

\n

söylediklerine başka anlamlar vererek yazmak, Akbalı anlamayan, kültür ve bilgi fukarası kişilerin özelliğidir.

\n

Bir yazısında (9 Ocak 2009); Cumhuriyet Mustafa Kemal Atatürkün gazetesidir. Adını verdiği Benim devrimlerimi, tam bağımsız Türkiye Cumhuriyetini sen savunacaksın, sen yaşatacaksındediği, bugünün, yarının aydınlık gençlerine emanet ettiği bir gazetedir diye yazan; köşe yazıları, romanları, öyküleriyle, denemeleriyle efsane olan Oktay Akbalı

\n

...anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az!..

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Viraj ustası 10 Mayıs 2015
Ya sen nesin? 9 Mayıs 2015
Anlamaz 8 Mayıs 2015

Günün Köşe Yazıları