Cüneyt Arcayürek

Nalıncı Keseri Gibi...

06 Nisan 2013 Cumartesi

Çözüm sürecine desteğin yüzde 50’nin ancak biraz üstünde olduğunu açıklıyor.

Sonra?.. Büyüklük hastalığından

mustarip Başbakan RTE, bu yüzdeyi abartıyor.

Akıllı olduklarına inanmış, sindirmiş, hayranlıkla kendisine bakan, bizzat seçtiği 63 kişiye; heyet listelerinin 76 milyonun yani bütün bir milletin, ne demek yüzde 50sini, yüzde 100ünün özeti olduğunu söylüyor.

Geride kalan yüzde 48, Başbakanı hiç mi hiç ilgilendirmiyor.

AKP dışında milleti temsil edenleri yok sayan RTE kafasının yüzde 52lik desteği yüzde 100e, 76 milyona bağlayan mantık bu...

Çözüm süreciyle ilgili gelişmelerde milletin yüzde 48-50sini temsil eden muhalefetten yüz bulamadı...

Biçare ne yapsın? Emri âlisinde ki heyet-i Recepi, 76 milyonun özeti diye tanımlamak, daha doğrusu halka yutturmaya çalışmak zorunda kaldı.

Ona göre; artık millet: AKP+İmralı+Kandil+BDP!

Bu tarif içinde kimin kimin kucağında olduğu da tartışmalı.

Genelde AKPnin, Kandil+BDPyi temsil eden İmralının kucağına oturduğuna ilişkin kanılar dolaşıyor halk arasında, siyasal kulislerde...

***

RTE, akıllılar heyeti kurarak AKPnin Meclis grubu dışında, bu kez kendisine bağlı, her dalda ismi olan, seçilmemişlerden bir ikinci grup kurdu.

Osmanlının dönemine özgü heyet-i nasiha üyelerine yaptığı konuşma; 1923te kurulan Cumhuriyetin yerini...

... ikinci ve yeni, Osmanlı mukallidi bir cumhuriyetin alacağını açıklıyor adeta.

Kanıt konuşmada:

Heyet-i Receplere 23 Nisan 1920de açılan Büyük Millet Meclisinde, ertesi gün, 24 Nisan 1920de Mustafa Kemalin yaptığı konuşmayı örnek gösteriyor.

O konuşmasında Mustafa Kemal, vatanın sınırlarını tarif ettikten sonra; Efendiler, bu sınır sadece askeri gerekçelerle çizilmiş bir sınır değildir. Milli sınırdır. Fakat bu sınırlar içinde İslam unsurlarına sahip yalnız bir millet olduğu düşünülmesin. Bu sınırlar içinde Türk var, Çerkez var ve diğer İslam unsurlar var. İşte bu sınır karışık bir halde yaşayan bütün amacını tam anlamı ile birleştirmiş olan kardeş unsurların milli sınırıdır diyor

***

Bugün de bu tanımlamaya aykırı düşünen yok!

Fakat amacını yutturmak istediği zaman RTE, her zaman başvurduğu demagojik yönteme yine başvuruyor.

Mustafa Kemalin o konuşmasını çözüm sürecinin amaçlarına kaynak olarak kullanıyor ama...

Mustafa Kemalin Bu topraklar üzerinde yaşayanlara Türk milleti dediğini

… 1923’ten 10 yıl sonra, Cumhuriyetin 10. yıldönümündeki konuşmasını; “Ne Mutlu Türk’üm diye bitirdiğini anımsamıyor, anımsatmıyor bile...

Nalıncı keseri gibi; işine gelene maşallah, gelmedi mi tu kaka!

***

RTE, Türk olmadığını söyleyemeyen, ne yazık ki adını Türklükten alan Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanıdır!

On bin yıllık Türklük tarihi Türk’üm diyemeyen, Türk olmaktan fellik fellik kaçan nicelerini görmüş geçirmiş, ne ihanetler yaşamış yüce bir tarih.

RTEnin Türk sözcüğünü kullanmaması, çok olasıdır ki, Türklükten nefret etmesi, örneğin Osmanlı gibi Türkleri diğer tebaaları arasında sıradan bir tebaa imiş gibi görmesi kaygı verici bir olgu, üzüntü kaynağı bir sonuç değildir kuşkusuz.

Zira, RTE Türk’üm dese ne yazar, demese ne yazar?

Çatlasa da patlasa da Türkler ve Türklük, yadsınması olanaksız bir gerçektir.

***

RTE, Türküm demiyormuş; aman efendim, ne gam!

Türklük denizinde RTE, cim karnında bir nokta!

O kadar!

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Viraj ustası 10 Mayıs 2015
Ya sen nesin? 9 Mayıs 2015
Anlamaz 8 Mayıs 2015

Günün Köşe Yazıları