Cüneyt Arcayürek

İstikrar! (22.12.2011)

22 Aralık 2011 Perşembe
\n

Başbakanın Çankaya’ya çık(a)mayacağı kesinleşti. AKP derin bir nefes aldı.

\n

Görev sürem beş yıl veya yedi yıl olur; ilgilenmiyorum diyen Çankayadaki AKPlinin RTEden müjdeli haberi aldığı

\n\n\n

günden beri ekranlardaki yüzüne, parlayan gözlerine dikkat ettiniz mi?

\n

Ya RTE? Ameliyattan önceki hareketliliğini yitirmiş, yorgun, düşünceli bir portre çiziyor.

\n

Haftanın dört günü başkentte ise üç günü İstanbulda. Medyamıza göre evinde istirahat ediyor.

\n

Ne medya ne de muhalefet RTEnin neredeyse 1 aya yaklaşan ve uzayacağa benzeyen nekahet ve istirahat süresinin nedenini araştırma gereğini duyuyor.

\n

İyiyim, daha iyi olacağım diye kısa bir açıklama yapınca Başbakan; medya sağlık sorununu, çalışmalarını sürdürmek için İstanbulu neden mesken tuttuğunu ve acaba RTE, İstanbulda tedavisine devam mı ediliyor, örneğin kemoterapi mi uygulanıyor diye, akıllara takılan kuşkuları, kaygıları yanıtlayacak araştırmalardan vazgeçti.

\n

***

\n

Mehmet Ali Birand; önceki akşam Kanal Dde haberleri sunarken bu soruları bütünüyle karşılayan, medyamıza layık, veciz bir yorum yaptı.

\n

Başbakanın sağlığının yalnız AKPyi ilgilendirmediğini söyledi.

\n

Muhalefet de Başbakanın sağlığına titizleniyor dedi ve muhalefetin gerekçesini şöyle açıkladı: Ülkedeki istikrar bozulmasın diye!

\n

Bu yoruma göre, CHP ve MHP; AKPyi ilk seçimde devirmeye çalışmıyor...

\n

Aman RTE başımızdan eksik olmasın; yoksa, mazallah ülkede istikrar bozulur diye korkuyor!

\n

Dümbüllünün kavuğu şimdi kimin başında benzeri olmadık konularla ilgili yazılı-sözlü önergeler veren muhalefet milletvekilleri; Başbakanın haftanın üç günü neden Ankaradaki evinde değil de, İstanbulda istirahat ettiğini parlamentoya getirmiyor.

\n

Hadi anladık. Medyanın yanlısı yansız görüneni Başbakanı incitmemek nezaketine sarılarak konunun üzerine gitmiyor.

\n

Grup ve parti kararı yoksa kimi milletvekillerinin elini bağlayan mı var?

\n

***

\n

Diyeceksiniz ki medya böyük mü böyük sorunlarla uğraşıyor...

\n

Merakları kışkırtıcı bu türden olaylara yanıt aramaya, halkımızı aydınlatmaya vakit ayırmıyor.

\n

Lakin bir Amerikalı gazeteci; medyamızın övdüğü istikrarın, istikrarsızlığın daniskası olduğunu, üstelik Washington Post gibi önemli bir gazete yazıyor.

\n

Adı David Ignatius; ABD yönetimine yakın. (Yalçın Doğanın yazdığına göre) Arap Baharı nedeniyle Beyaz Sarayın RTEye bakışını özetlerken, bir yerde şöyle tanımlıyor Başbakanı:

\n

Ne var ki, Erdoğan basın özgürlüğünü, yargı ve ordunun bağımsızlığını aşağıya çekerek, ülkesinde demokratik alanı daraltmış bulunuyor.

\n

Dış politikada da istikrarlı gidişin nasıl istikrarsızlığa dönüştüğünü de David Ignatiusun Obama-RTE arasındaki ilişkileri içeren gizli tutanaklara dayanarak yazdıklarından öğrendik:

\n

Konu Suriye. Obama Suriyede yönetimin değişmesi için bastırıyor. Bunu gerçek kılmak üzere, devreye Türk-Amerikan işbirliği giriyor.

\n

Erdoğan, Obamaya Beşşar Esadın, ülkesinde reform yapacağına ilişkin söz verdiğinianlatıyor. Arasındaki dostluğa güvenerek, Esadı 72 saatte ikna edebileceğiniaktarıyor.

\n

Ancak, Esad verdiği sözü tutmadı. Türk Başbakanı mahcup durumda kaldı ve fena sinirlendi”.

\n

Gerisi biliniyor. RTE ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Esadı devirmek için Suriyeli muhaliflerin destekçisi ve hamisi oldular. Ama, onlarca 72 saat geçti. Esad halkına silah kullanmaya devam ediyor.

\n

Amerika, Türk-ABD işbirliğini ustaca kullanarak, Arap dünyasında saygın yeri olan RTEyi (tabii Türkiyeyi) Suriyeye karşı silah olarak kullanıyor.

\n

***

\n

Eski Washington Büyükelçisi Faruk Loğoğlu başkanlığındaki CHP heyeti, Amerikan başkentinde bir süre yetkili çevrelerle 40 görüşme yaptı.

\n

Loğoğlu gezinin amacını önceki gün Taraf gazetesinde yayımlanan röportajında bakın nasıl açıklıyor:

\n

Soru: Memnun ayrıldınız mı görüşmelerden?

\n

Loğoğlu: CHP açısından bazı yanlış algılamaları gidermiş olduk.

\n

ABDye bağımlı dış politikada AKP artık yalnız değil!

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Viraj ustası 10 Mayıs 2015
Ya sen nesin? 9 Mayıs 2015
Anlamaz 8 Mayıs 2015

Günün Köşe Yazıları