Barış Terkoğlu

Özür dileyen ABD Elçiliği bunları nasıl unuttu

10 Ekim 2019 Perşembe

Bazen kriz çıkarmak ne kadar kolay. Bir parmak dokunuşuyla bile çamlar devrilebiliyor. Ancak biliyoruz, maddenin yasası, taşan son damla olsa da önce bardağın dolması gerekiyor.
ABD ile sondan bir önceki gerilimimizden söz ediyorum. Son olarak Fethullahçı çetenin elinde kalan Ergun Babahan’ın “Türkiye halkları Bahçelisiz bir siyaset dönemine hazır olmalı” mesajını ABD’nin Türkiye Büyükelçiliği resmi hesabından beğendi. Ardından defalarca özür dileten tepkiler geldi. İşin ilginci, kimse ABD Başkanı Trump’ın Türkiye’yi tehdit eden cümlelerine bile böyle tepki göstermedi.
Ben ise başka bir şeye takıldım. ABD Büyükelçiliği özür dilerken “Ergun Babahan ile bir ilişiğimiz yok” diyordu. Demek elçilik de Babahan’ı hatırlamıyordu.

‘Kupa Amerika’ya girsin’
Hayır, uzun yıllar yaptığı yandaş gazeteciliği kastetmiyorum. 1 Nisan 2007’de, TMSF Sabah’a el koyduğunda, Fatih Altaylı’yı görevden alıp yerine Babahan’ı “atamasından” da. Öyle ya Altaylı’nın anlattığına göre Babahan ve Nazlı Ilıcak, Ankara’da “beni al onu alma” kulisi yapmışlardı. Sonra Sabah’ın dönüşümünü başlatmışlardı.
Hayır, “ABD Büyükelçiliği hatırlayamadı” derken, devlet televizyonundan kesesini doldurmasından ya da kariyerine yandaş Star gazetesinde yazarlığı kaşla göz arasında eklemesinden de bahsetmiyorum. Yok, yok gazeteciliğinin yanına otoparkçılığı katması da meselemiz değil.
Bir zamanlar AKP destekli FETÖ çetesinin gazetecileri kumpasla tutuklamasını savunmak için Medya Derneği adına Salih Memecan’la birlikte Washington’a kadar gidip “Türk medyasının ne kadar özgür olduğunu anlatmaları” da mevzumuz değil. Babahan’ın Adalet Bakanı’nın peşinden “Silivri ne güzel” gezisine gittiği günleri ABD Elçiliği’nin hatırlamaması da normal.
Sabah’ın başındayken Aydın Doğan’a gidip “15 arkadaşımla size geçmek istiyorum” dediğini, kabul edilmeyince Doğan aleyhinde yayınlar yaptığını elçilik nereden bilsin. Aydın Doğan açıklayınca Babahan’ın foyası ortaya çıkmış, kapının önüne konmuştu.
Fenerbahçe’nin 2012’de şampiyonluğu son maçta kaybetmesinin ardından kanındaki glikozun tesiriyle “bu kupa Amerika’ya girsin” yazmasını, hem FETÖ’nün Today’s Zaman ve Star gazetelerinden hem TRT ve Kanal 24’teki programlarından kovulmasını anımsamaması da tabii ki olağan. Kendine gelince “Hoca Efendi’den özür” başlıklı bir mektup yazıp yayımladı, tam 21 kez sosyal medyadan paylaştı da “Hoca Efendisi” onu affetti. Gülen de mektuba mektupla cevap vermişti:
“Kat’iyen kırgın değilim. Sizin incinip üzülmenizi de istemem. Sizi medyada yazılıp çizilen şeylerle değil beraber çay içtiğimiz ve iyi dilekler teatisinde bulunduğumuz bir arkadaş olarak hatırlayacağım…”
Bir metal kupanın kendisi için fantezi nesnesi olmasını Gülen affetti, o sayede Babahan da Fethullahçıların kurduğu Millet gazetesinde yeniden iş buldu.
En son günlük yayımlanan solcu bir gazetede yazısını görünce, Amerikalılar, “akşam pazarındaki çürük patlıcanlar solculara mı kaldı” diyerek şaşırmış olabilir.
Tabii ki “ABD Büyükelçiliği nasıl hatırlamıyor” diye hayıflandığım bunlar değil.

2008’deki Babacan partisi
2010 yılında WikiLeaks ABD elçiliklerinde yazılan gizli kriptoları ortaya dökmüştü. Bu sayede öğrenmiştik: ABD misyonlarını kimler ziyaret ediyor, neler anlatıyordu.
ABD Elçiliği, hafızadan konuşmayı bırakıp kendi arşivine girip bir bakarsa, Ergun Babahan’ın adının yer aldığı birden fazla belge olduğunu, elçilik görevlilerinin Babahan ile zaman zaman buluşmalarını hatırlayacak.
Benim en unutamadığım 7 Mayıs 2008 tarihli olanı. ABD İstanbul Başkonsolosu Sharon A. Wiener, Babahan’la buluşmasını “Genel Yayın Yönetmeni, Gazete Sahipliği Tartışmasında Açık Yüreklilikle Konuşuyor” başlığıyla not edip Washington’a iletmişti:
“(...) Babahan AKP’nin, hakkında açılan kapatma davasını önünde sonunda kaybedeceğini; ancak destekçilerinin, muhtemelen iki yıllık bir gecikmeyle de olsa, nihayetinde ülkenin demokratikleşme sürecini ileriye taşıdığı parçalanmış bir hareket olarak yoluna devam edeceğini iddia etti. Cumhurbaşkanı Gül’le yakın arkadaş oldukları iddiasındaki Babahan, Başbakan Erdoğan’ın geri adım atmaya zorlanacağı, Gül’ün Cumhurbaşkanlığı yetkilerini kullanarak şu anki Dışişleri Bakanı Babacan’ı yeni başbakan olarak atayacağı öngörüsünde bulundu. (...)”
Demek o dönem kapatılacağı konuşulan AKP içindeki Gül ve Babacan kliği 11 yıl önce görülüyor, “Gül’ün yakın arkadaşıyım” diyen Babahan tarafından ABD’lilere iletiliyordu.
Babahan’ın Amerikalılara “Gül- Babacan pazarlaması” kripto boyunca sürüyor. Gül için “Türkiye’deki en ‘İran karşıtı’ siyasi kişilik; AB ve IMF politikaları için bastırdı; din esaslı eğitime karşı olmasıyla tanınıyor” gibi Amerikalıları tavlayacak ifadeleri seçiyor.
Elden ele dolaşan sonunda Fethullahçıların kollarında kalan Babahan’ı neredeyse unutmuştuk. ABD Büyükelçiliği’nin sosyal medya hesabını yöneten parmağın dokunuşuyla, yine özürlerle hatırladık.
Edip Cansever söylemişti ya:
“Dedim ya, ne geliyorsa yapıyorum elimden-unutmak içinah şu böceğin vızıltısı”.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları