'MEB' Krizi Kapıda

15 Ocak 2013 Salı

Türkiye konumu sıkıntılı bir ülke, her an gözü açık dört bir yanını da dikkatle denetlemek zorunda. Gerçi tüm Ortadoğu ve Balkanlardaki her ülke tüm komşularıyla sorunlu. Herkes önüm arkam, sağım solum sobehavasında.\n

\n

Türkiyenin dikkatleri şu anda, Suriye ve Iraka yönelmiş durumda ama Batıdan gelen haberler, Egede yeni ve büyük bir fırtınanın bulutlarının yoğunlaşmakta olduğunu gösteriyor.\n

\n

Hayırlı olsun, nur topu gibi yeni bunalımımızın adı MEB krizidir.\n

\n

Aslında kriz pek yeni değil, 39 yıllık geçmişi var. Türkiyede Bülent Ecevit iktidar olduğunda, Atina ile Ankara arasında, daha Kıbrıs Barış Harekâtından da önce, kıta sahanlıkları konusunda ciddi bir anlaşmazlık patlak verdi.\n

\n

Kıta sahanlığı bir ülkenin karasularının dışında ama ona bitişik olan ve 200 metre derinliğe kadar devam eden deniz tabanını ve üstünü ifade ediyor.\n

\n

Bu bölgedeki suların tabanında ve üstünde sahildar devletlerin bazı hakları oluyor.\n

\n

Konu okyanusa ya da açık denizlere kıyısı olan devletler açısından büyük bir sorun oluşturmuyor. Gelgelelim, Ege gibi iç denizler konusunda olay biraz daha değişik, hele hele bu denize serpiştirilmiş olan kimileri Anadolunun birkaç mil açığına kadar uzanan Yunan adalarının varlığı da düşünülürse...\n

\n

***\n

\n

1974 baharında iki ülke arasında Egede boy gösteren bu ciddi kriz çözüme bağlanmadan, Kıbrıs olayları patlak verdi ve kıta sahanlığı konusu ikinci plana düşmesine karşın sürerek günümüze kadar geldi.\n

\n

Doğrusu Egenin girift yapısı içinde sorunu çözmek de öyle pek kolay değildi.\n

\n

Adaların da kıta sahanlıkları olduğunun kabulü halinde, Türkiyeye karasuları dışında hiçbir şey kalmıyor, koskoca Anadolu kıtası küçücük adalar karşısında kıta sahanlığından yoksun kalıyordu.\n

\n

1982 yılında toplanan BM Deniz Hukuku Konferansı ve ardından imzalanan sözleşmenin 121. maddesinin 2. paragrafında tanımlanan Münhasır Ekonomik Bölgekavramı getirildi.\n

\n

Sahildar ülkelerin yine karasularının hemen bitişiğindeki bölge üzerinde onlara suüstü, sualtı ve zeminde belirli kullanım hakları getiren MEB kavramının adalar için de geçerli olacağı belirtilmişti.\n

\n

Ankara bu sözleşmeyi hiçbir zaman imzalamadı. Yunanistan ise sözleşmeye dayanarak Mısır ile karşılıklı olarak MEB sınırları için masaya oturdu.\n

\n

Şimdi ise Başbakan Samarasın Egede Yunan MEBsinin sınırlarını belirlemek üzere harekete geçtiği bildiriliyor.\n

\n

***\n

\n

İşin özü Yunanistan ile yeni bir krizin kapıda olduğudur.\n

\n

Yunan Başbakanı yeni girişimin nedenini, bölgede petrol aramalarından sağlanacak gelirle ekonomik krizin aşılması amacı olarak ilan ediyor.\n

\n

Koskoca Türkiyeyi Egede bir kalemde silerek bu işi başarmak mümkün olmayacağına ve o engel aşılsa bile bölgeden hemen petrol geliri sağlanamayacağına göre, bu gerekçeye inanmak kolay değil. Bu demek değildir ki, ekonomik krizin girişimle hiçbir ilişkisi yok. Tam tersine, ekonomik kriz ana neden ama girişimle sağlanacak olan, yeni petrol geliriyle finansal çözümler bulmak değil, Türk tehdidi ile kamuoyunu meşgul ederek ekonomik krizin sosyal yansımalarını hafifletmektir.\n

\n

Sürekli Türk tehdidi ile meşgul edilmiş bir toplumda ekonomik güçlüklerin acısını azaltacak en etkili uyuşturucu yine Türkiye ile krizdir.\n

\n

To Vimanın yazdığına göre bu yeni krizde Samarasın en büyük güvencelerinden biri de nedir biliyor musunuz?\n

\n

Türkiyenin Kürt sorunu, Kuzey Irak ve de Suriye ile fazlaca meşgul olduğu sırada Yunanistan ile yeni gerginliklerin fazla üzerine gidemeyeceği beklentisi.\n

\n

Acaba, dış politika dehamız Ahmet Davutoğlu buna ne der?

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları