Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Kadının Hakkı ve Savaşımı

08 Aralık 2012 Cumartesi

Perşembe günü, gazetemiz, 88 yıl önce aynı gün çıkan nüshasının tıpkı basımı içinde verildi.

\n

Bu gibi tarihi günlerde Cumhuriyetin eski nüshalarının tıpkı basımlarıyla bizi o eski günlere götürmesi çok iyi oluyor. Bu kez,Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verildiği tarihi gün vesileydi.

\n

Bilindiği gibi, TCnin 5 Aralık 1934te tanıdığı bu hakkı Fransa 1944te, İtalya ve Japonya 1945te, Yunanistan 1952de, İsviçre ise 1971de tanımışlardı.

\n

Emekli büyükelçi, eski İstanbul ve Bursa milletvekili, yazar, yılmaz mücadeleci dostum, sınıf arkadaşım Onur Öymen bu vesileyle yayımladığı mesajda, bugün kadın hakları ve özgürlükleri konusunda Türkiyenin 124. sırada olduğunu belirtiyordu.

\n

Bu durum şu soruyu getiriyor akla:

\n

- Kadın hakları konusunda böylesine ön almışken, neden geriye düştük acaba?

\n

Yıllardır bu konuda klişe yanıt hazırdır:

\n

- Efendim kadınlarımız bu hakları savaşarak elde etmediler, yukarıdan hazır verildi.

\n

Bu sav, üzerinde fazla tartışılmadan, genel bir kabul görür nedense.

\n

Klişe ya da slogan genel geçer yanıtların kabul gördüğü başka alanlar da vardır.

\n

***

\n

Otuz yıl kadar oluyor, futboldaki geriliğimizi, bize bu oyunun geç gelmiş olmasına bağlayan bir yazı okurken, merak ettim, ansiklopediye baktım, fazla bir gecikmişliğimiz yoktu.

\n

Avrupanın önde gelen yıldız takımlarından Real Madrid ile Galatasarayın kuruluş tarihleri arasında, İspanyollar lehine fark topu topu üç yıldı.

\n

Aynı şey, bir türlü oturtamadığımız demokrasimiz için de geçerlidir, ne zaman şu demokrasiyi neden bir türlü oturtamamış olduğumuz sorusunu ortaya atsak yanıt yine hazırdır:

\n

- Avrupa demokrasi için yıllarca mücadele verdi, bizde geçmişi ne kadar ki? Dur bakalım bizim daha çook yolumuz var!

\n

Bu görüş de tartışmasız kabul edilir.

\n

Oysa asıl neden orada yatmaz, o yanıt gerçeği yansıtmaz.

\n

Bırakalım bir yana, 21. yüzyılda hâlâ dört başı mamur bir insan hakları karnesi olmayan Türkiyede bu alanda atılan ilk adımın 19. yüzyılın ilk yarısına (1839) uzanması, ama 1876da ilk parlamentomuz açıldığından bu yana 136 yıl geçmiş.

\n

Düşünün ki, bugün BMyi oluşturan devletlerin üçte ikisi o zaman değil parlamentoya sahip olmak, daha doğmamışlardı bile!

\n

Eğer geçmişi 1.5 yüzyıla yaklaşan bir parlamentoyla hâlâ tek adam rejimi içinde debeleniyorsak, herhalde bunun nedeni henüz yeni olmamızolmasa gerek.

\n

***

\n

Kadın hakları ve kadının toplum içindeki durumu konusunda da klişe görüşler böyle egemen olabiliyor.

\n

Bunlardan biri de kadın hakları konusunda, Cumhuriyetten önce hiçbir şey yapılmamış olması savı.

\n

Oysa, kadının tek taraflı boşanma talep edebilmesi, kadınlara başı açık sokağa çıkabilme özgürlüğünün, çalışma olanağının verilebilmesi, hep Osmanlının son döneminde kabul edilmiş haklardır. Kadın erkek bir arada çay partileri düzenlenmesi de ilk kez Osmanlı döneminde olmuştur.

\n

Kuvayı Milliyenin Halide Onbaşısı, oraya Osmanlının Sultanahmet mitingi kürsüsünden geliyordu.

\n

Halifelerin eşlerinin fotoğraflarına bakalım! Bir de onları şimdiki ricali devletin eşleriyle karşılaştıralım! Neyin ne olduğunu, ne olmadığını daha iyi görebiliriz.

\n

Diyeceğim o ki, kadınlarımızın toplum içindeki konumlarını tartışırken, onların haklarını savaşarak elde etmedikleri, kendilerine tepeden verildiği savı yeterince açıklayıcı olmuyor.

\n

Onun yerine yanıtı, tarım toplumu yapısından bir türlü kurtulamamamızda ve üretim yapısında arasak, acaba daha sağlıklı, açıklayıcı tanılara ulaşamaz mıyız?

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları