Havaalanında da Damak Keyfi Olabiliyormuş

17 Temmuz 2011 Pazar
\n

Sevgili,

\n

Önce bir fıkra ile başlayalım.

\n

Marsilya’nın esprileri ve palavralarıyla ünlü iki kahramanı vardır. Marius ve Olive.

\n

Öykü bu ya, bir gün Olive’in oğlu gelmiş, palavracı ve açıkgöz Marius’un oğluna caka satmış:

\n

- Dün doğum günümdü, babam bana alüminyum çatal, kaşık, bıçak getirdi, üstlerinde, “Sevgili oğluma yazıyordu.

\n

- O da bir şey mi, demiş beriki, geçen Noel, babam 12 kişilik komple gümüş çatal bıçak takımı getirdi, hepsinin de üstünde Marsilya Gar Lokantası yazıyordu.

\n

Ne zaman gar lokantalarından söz açılsa aklıma hep bu fıkra gelir.

\n

Gar lokantaları, aaah gar lokantaları...

\n

Demiryolcu büyük babamın peşine takılarak gidip masanın bir köşesine sıkıştığım cennet mekânları!

\n

Rakının yalnız su ve buzla değil, Türkiye’nin sorunlarıyla beyazlandığını ilk kez gördüğüm yerlerdi oralar.

\n

Beni ömür boyu peşinden koşturan gar lokantaları, demiryollarını mefahiri milliye(ulusal övünç) olarak algılayan bir ülkenin halkçı trenlerine binilen, Avrupa ülkelerine oranla alçakgönüllü ve tenha garlarının mekânlarıydı.

\n

***

\n

19. yüzyıl Avrupası’nda ise gar lokantaları şık yerlerdi. Tren de zaten kıyı kentleri için vapurla birlikte, uzun yolculukların tekeline sahipti, henüz ne otobüsler, seyahati avamlaştırmış ne de otomobiller yolculuğu özelleştirmişti.

\n

Şık insanlar trenlerin şık kadife kaplı birinci mevki vagonlarında seyahat ederler, gar lokantalarının mükellef sofralarında otururlardı. O trenlerde, ünlü roman kahramanların refakatinde veya film yıldızlarının eşliğinde çok yolculuk ettim de illa o gar lokantaları konusundaki merakımı gideremedim.

\n

Dediğim gibi, benim gar lokantalarım popülerdi, demiryolcu mekânlarıydı, onun için de bambaşka bir havaları vardı.

\n

Son yıllarda Paris’te, Belle Epoque’un o gar lokantaları ihtişamını çağrıştıran birkaç yer açıldı, ama çoğunda aradığım ve gerçekte var olup olmadığını bilmediğim, tadı bulamadım.

\n

Bende hem tat hem ambians açısından unutulmaz anılar bırakan ise İstanbul Limanı Yolcu Salonu binasının en üst katındakiLiman Lokantasıdır ki bir zamanlar metropolün, sayıları iki elin parmaklarını geçmeyen seçkin mekânlarından biriydi.

\n

Konuğa gösterilen özen, masa örtüsünden çatal bıçaktan başlardı ve mekân, bana göre dünyanın en güzel liman manzarasına bakardı.

\n

***

\n

Uçak, yolculuğun süratini arttırırken boyutunu da değiştirdi.

\n

İster yolculuğun başlangıcında olsun, ister aradaki transit beklemelerde, havaalanlarında güzel restoranlardan çok hoş barlar arayanlar takımından oldum hep.

\n

Bende bu duyguyu uyandıran, yemeğin uzun zamana yayılması alışkanlığı ile uçağın hızı arasındaki çelişki mi bilmiyorum.

\n

Ama dediğim gibi havaalanları bende uzun ve keyifli yemek isteği uyandırmıyor.

\n

Daha doğrusu uyandırmıyordu ta ki 4 Temmuz Pazartesi günü yerli ve uluslararası birçok havaalanında catering hizmetleri veren TAV’ın Yeşilköy Atatürk Hava Limanı İç Hatlar binasında açtığı Tadında Anadoludaki enfes Anadolu tadlarıyla bezenmiş unutulmaz akşam yemeğine kadar.

\n

Doğrusu, hiç düşünmemiştim havaalanında, şöyle yerleşik bir yemeği, uluslararası mutfak yerine Anadolu tatlarından oluşan mönüyle taçlandırmayı.

\n

Anadolu’nun yoğurtlu, soğuk fasulyeli mısır çorbasının ardından, deniz börülcesi, cibez, sübüra, fava, manca, sakız murcu, deniz fasulyesi, rahip köftesinden oluşan ordövlerin (beyaz şarapla tatmanızı tavsiye ederim) ardından oruk yaprak ciğer, domates soslu yerli biberle devam eden mönünün tümünü yazmaya kalksam yerim yetmeyecek.

\n

Ama kavun karlamayı sorbet olarak sunmalarındaki isabeti belirmeliyim.

\n

Tadında Anadolu self servis hizmet sunan, uçak yolculuğuna yeni boyut katan, güzel bir mekân. Market kısmından Anadolu tatlarından ürünler de almak mümkün.

\n

Eh demek ki bundan böyle artık ben havaalanlarında da lezzet peşinde koşup, 10 yıl önce Heatrow’da ünlü Guinnes birası yüzünden Washington uçağını kaçırmam gibi birçok menzile rötarla varmak durumunda kalacağım.

\n

Bravo TAV’a !

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları