Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

CHP ve Önseçim - III

26 Ekim 2013 Cumartesi
CHP ve Önseçim - III
Eğer gelen iletilerin hepsini buraya alıp
işlersem, CHP konusunu kapatamayacağız.
Aslında bu iletileri gönderenlerle aynı
görüşteyiz ve hepimiz sorunun sadece
adayların seçimlerle belirlenmesi değil, aynı
zamanda CHP’de tabandan bir canlanma
yaratacak, partiyi büyütecek, iktidar
alternatifi haline getirecek hareketlenmeyi
gerçekleştirmek olduğunu düşünüyoruz.
Hemen belirtmek isterim, bu konuda
bu kadar ısrarcı olmak için illa CHP üyesi
veya yandaşı olmak gerekmiyor. Ama
şu anda Türkiye’yi demokratik haklar ve
laik düzen açısından görece daha iyi bir
çizgiye taşımanın tek alternatifi olarak CHP
gözüktüğü için, kuruluşa omuz vermek kendi
özgürlüğümüz açısından zorunlu gibi geliyor.
Aynı doğrultuda görüş bildiren değerli
okurum Ülkü Çelikkanat, ilginç iletisinin bir
yerinde aynen şunları yazıyor:
“Size bir sır vereyim: Türkiye İş Bankası
emekli müdürüyüm. Yıllar önce emekli
olduktan sonra hemen CHP’nin Pendik
ilçe teşkilatına gittim. Kendilerine nasıl
yardımcı olabileceğimi sordum. Aldığım
cevap şaşırtıcıydı: ‘Şu anda size verecek bir
işimiz yok. Ancak genel başkan İstanbul’a
geldiğinde, pankart taşımamıza yardımcı
olabilirsiniz.
***
Yukarıdaki öykü şaka değil, gerçek. Emekli
bir banka müdüründen hiçbir biçimde
yararlanmayı düşünmeyen, en sonunda
da ona olsa olsa pankart taşıtmayı aklına
getiren böylesine kendi içine kapanmış bir
partiden ilk beklenebilecek olan, her şeyden
önce kendi yapısını değiştirmesidir. Değerli
okurumun verdiği örneğe ben de kendi tanık
olduğum bir başkasını ekleyeyim:
CHP’nin barajın altında kaldığı seçimin
hemen ertesinde, yönetim kadrosundaki
değişikliği olumlu bulan, aralarında
profesörlerin ve eski baro başkanlarının da
bulunduğu yanılmıyorsam sekiz kişi yeni
genel başkanın çağrısı üzerine gidip partiye
kaydolur.
Aradan zaman geçer, eski genel başkan
geri döner, her şeyin eski hamam eski tas
olduğunu düşünen yeni üyeler istifa etmek
üzere kaydoldukları, daha doğrusu öyle
olduğunu sandıkları ilçeye başvururlar,
aldıkları yanıt tüyler ürperticidir:
- İstifalarınızı işleme koymamız imkânsız,
çünkü henüz üyelik kaydınız yok.
Dilerseniz bir de delegelerle yapılan bir
seçim öyküsü:
Yine yıllar önce, bir arkadaşımın daha
ziyade Özal sempatizanı tavırları olan
annesi nasıl olmuşsa olmuş, bir yolunu
bulup, delege ağası tabir edilen bir avukat
tarafından kaydedilmiş. Beyoğlu için oy
vermekten döndüklerinde bir toplantıdan
sonra aramızda şu konuşma geçti:
- Efendim kimlere oy verdiniz?
- Avukat Bey kime dediyse ona, bir de ben
de kişisel olarak Aytekin Kotil’i ekledim.
- Aytekin Kotil isabetli bir isim ama tercih
sebebiniz neydi?
- O bir ara burada görevliyken Beyoğlu’nu
temizlemek için çok uğraştı, biliyorsun
sürdüler, ona destek vermek borçtu.
O zaman tüylerim ürpererek anladım ki, anlı
şanlı partili, kimi söyledilerse ona oy vermiş,
tek tercihinde de Aytekin Kotil ile Saadettin
Tantan’ı birbirine karıştırmış.
***
Yıllar önceye ait bu üç öykünün yansıttığı
aksaklıkların bugün de aynı derecede
olduğunu söylemek insafsızlık. Ama
yenilenme, dinamizm, gençleşme, geniş
kitlelere açılma konusundaki zorunluluk
bugün de geçerli.
Bunun için “okus pokus” dönemindeki gibi
hileli üye kayıtlarına son verecek yeni bir üye
kayıt sisteminin oluşması, partinin tabandan
tavana yeniden oluşturulması zorunlu.
Genç, eğitimli, katılımcı bir kadroyla,
liyakata dayalı yükselme sistemine sahip
yeni bir oluşum 21. yüzyıl Türkiyesi’nin
ihtiyaçlarına cevap verebilir ancak.
Bu bakımdan üye kayıt sistemini
geliştirmeden, ki bu konuda bazı adımlar
atıldı, partiyi büyük ölçüde dışa açılmaya
zorlamadan bir yere varmak mümkün değil.
Adayların seçimle belirlenmesi, bir dizi
yenileşmenin içinde bir anlam taşıyacaktır.


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları