Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Basın Özgürlüğü

13 Eylül 2008 Cumartesi

Deniz Feneri olayının dini duyguları sömürerek, hortumlama ile AKP ve bizzat kendi yakınları arasındaki bağlantıların ortaya çıkması üzerine Tayyip Erdoğanın Aydın Doğan ile başlattığı kavganın nasıl sonuçlanacağını herkes merak ediyor; demokrasiden yana olanlar da, kavgayı diktatörlük hevesleri gittikçe açığa çıkan Erdoğanın kaybetmesini istiyorlar.

Ne yazık ki, bu bana pek de mümkün görünmüyor.

Nitekim, Enis Berberoğlu 9 Eylül Salı günkü Hürriyette, 8 Eylülde, İstanbul borsasının yurtdışından gelen haberler nedeniyle günü 1000 puanın üstünde artışla kapattığını, bunun tek istisnasının Doğan şirketleri olduğunu belirtiyor, Başbakanın üç salvosu hedefe tam isabet sağladı. Yükselen borsaya rağmen Doğan Grubu kâğıtlarına ağır hasar verdi diyordu.

Türkiye gibi iktidarın ekonomik yaşamdaki ağırlığının gelişmiş ülkelerle kıyaslanmayacak kadar yoğun olduğu, iktidarların istedikleri işadamlarını vezir, istemediklerini rezil etme olanağına sahip bulunduğu bir ülkede, medya patronu büyük işadamı ile siyasi iktidar kavgasından kimin daha zararlı çıkacağını tahmin etmek o kadar güç olmasa gerek.

İyi bir işadamı olduğu kadar, koşullarının elverdiği ölçüde, tarafsızlık ilkesine özen göstermeye çalışan bir medya patronu olan Aydın Doğan bu gerçeğin farkında olduğu içindir ki, bir yandan yazarlarının özgürlüğüne saygı gösterirken, öte yandan da manşetlerini iktidarın öfkesini üstüne çekmeyecek bir dengede tutmaya çalışıyordu.

***

Yukarıdaki gözlem, Aydın Doğanın editoryal bağımsızlık ve özgürlüğe saygı göstermediği biçiminde anlaşılmamalıdır. Tam tersine, gerek Milliyette çalıştığım süre içindeki kişisel tecrübelerimden, gerek aynı gazetede çalışan çok saygın, muhalif tavrıyla tanınmış bir arkadaşımın katılmadığı eleştirilerine nasıl tahammül gösterdiğini arkadaşımın ağzından dinlemiş olarak biliyorum ki, Aydın Bey gazetecinin özgürlüğü konusunda özenli bir kişidir.

Ayrıca Doğan Grubunun gazetelerinde, değişik görüşler yansıtılmaktadır.

Ama hiç değilse, AKPyi Türkiye Cumhuriyeti açısından büyük bir tehlike olarak algılayan çevrelerde, Doğan Grubu gazetelerinin, iktidarın öfkesini üzerine çekmeyecek bir dengeyi kolladığı izlenimi, doğru ya da yanlış biçimde doğmuştu.

Dengeyi altüst eden, Doğan Grubu değil, iktidarın başı oldu.

AKPnin laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu Anayasa Mahkemesinin kararıyla tescil edildi. AKPlilerin yolsuzluk ve usulsüzlüklere karıştığı olaylar kapı gibi belgelerle kanıtlandı.

Kısa süre içinde o kadar çok olay birbirini izledi ki, bunları görmezden gelmek artık mümkün değildi.

Deniz Feneri skandalı Kanaltürkte Tuncay Mollaveisoğlu tarafından ilk kez belgeleriyle ortaya atıldığında, Doğan medyası bunu alıp başlıklara taşımadı.

Ancak Almanyada yargı aşamasında olayların korkunçluğu bir kez daha ortaya çıkınca bunlar haber haline getirildi.

Başka türlüsünü yapmak da mümkün değildi.

Başbakan işte bu noktada küplere bindi.

***

Bakalım, artık basın özgürlüğünün ana sorunlarından biri haline gelmesi kaçınılmaz olan Tayyip Erdoğan - Aydın Doğan çekişmesi nasıl bir sonuca bağlanacak?

Bakalım, Aydın Bey kendisine ve şirketlerine yöneltilen baskılara karşı ne kadar direnebilecek?

Ülkemizde basın özgürlüğü dendiğinde, akla hep basını kısıtlayıcı, yasaklayıcı yasalar gelir.

Oysa etkin yayın organlarının patronluğunun büyük sermayeye geçtiği günümüzde, iktidarlar, medya patronlarına baskının başka yöntemlerini de ellerinde tutmaktadırlar.

Bir zamanlar, medya patronluklarının büyük işadamlarının ellerine geçmiş olmasının onları reklam verenlere karşı daha bağımsız ve güçlü kılacağını düşünenler olmuştu.

Bu savın gerçek olmadığını yaşayarak gördük.

Umalım ki son çekişme, büyük sermayenin güdümündeki basının siyasal iktidar karşısındaki kırılganlığını kanıtlayacak biçimde sonuçlanmasın.

Umalım ki olaylar, Aydın Doğan medyasını beğenmeyenlere, Aydın Doğan medyasını mumla aratacak, antidemokratik bir ortama doğru gelişmesin!

asirmen@cumhuriyet.com.tr



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları