Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Zamanı Okumak…
Biraz “parçalı” bir yazı olabilir bugünkü.
Çünkü konu, zamanı okumak ve zaman, asla yalınkat okunmaz, okunamaz. Bunun nedeni, zaman dediğimiz birimin asla yalınkat yaşanamamasıdır.
Zaman, hep çok-kesitli yaşanır. Edebiyatta tek-kesitliliğe indirgenmeye kalkışıldığında ise ortaya çıkan, sadece bir yalan olur. Bir edebiyat yalanı.
Veya bu işe tiyatroda kalkışırsak: Bir tiyatro yalanı.
Evet. “Zamanı okumak” demiştik.
Yazı adına ne okursak okuyalım, gerektiğinde hepsini zamanı okumak için seferber etmeyi başaramadığımızda, okumamız ve okuduklarımız da bir işe yaramamış demektir.
Zamanı okumak, yaşanan zamanı kavramak, onu avucumuza alırcasına görebilmiş olmak demektir; yani zamana yalnızca bakmak, hiçbir zaman yeterli değildir. Okunmayan, okunamamış zamanı yaşamak, duş almak gibidir aslında; böyle zamanlar üstümüzden, herhangi bir farkındalık yaşatmaksızın, sular gibi akıp gider ve üstelik, tenimize akan suyun tersine, bizi arındırmaz bile. Öylece yitip gider.
Okunamamış zaman, yanlış yaşanmışlığa yargılıdır. Hani Süreyya Berfe’nin “Seferis ile Üvez”deki o unutulmaz dizelerinde anlattığı gibi: “Zamanımızı / zamanında öğrenemediniz / Gördükleriniz / başka bir zamanı mekânı gösterdi…”
Peki, gördüklerimiz bize ne zaman başka bir zamanı mekânı gösterir? İşte, yukarıda dediğim gibi: Zamanı okuyamadığımız zaman.
Zamanı okuyabilmek veya okuyamamak konusunda uzunca bir ipucu da Leylâ Erbil’in “Tuhaf Bir Erkek” romanından: “şu da var / bütün acılara karşın / hayat / içimize bir nota bırakır ya / en bitik günümüzde / direnme notasını / bir zarfa mı koyar / bir deniz çırpıntısıyla mı / savurur / yüzümüze / neşe üşüşür hayatımıza / birden / güç aşılar / iyi güçtür / baş eğdirmeyen / umut / altın kafesinden / çıkıverir / dolaşır tepemizde.”
Evet, hayatın en bitik günümüzde içimize bıraktığı bir direnme notası.
Hayat, böyle bir notayı hep, yani bütün zamanlarımızda bırakır içimize. Hayat, sanki bütün bitik günlerimiz için yedekte birer direnme notası bulundurur. Ve bitik günlerimizin eşiğine vardığımızda bize düşen, o direnme notalarından yola çıkarak direnişlerin müziğini bestelemektir – bitik günlerin üstesinden gelebilmek için. Ama zamanı okumayı başaramadan o notaları bulabilmemiz, olanaksızdır. O direnme notasıyla karşılaşabileceğimiz an gelip çattığında, o güne kadar bilgi adına biriktirdiğimiz ne varsa tümünü o notayı bulmak için seferber edebildiğimiz takdirdedir ki, direnme notalarının içinde bulunduğu zarfları da açabiliriz.
Şimdilerde akşam vakitlerinde, hava kararmaya yüz tutar tutmaz kimi sokaklarda birikmeye başlayan gençleri görüyorum. Gittikçe çoğalıyorlar. Ve o gençleri anlatmak isteyenler, söze genellikle şöyle başlıyorlar: “Ellerinde biralarla …” Doğru. Ama ya kafalarında ve yüreklerinde ne var? Ya kafalarındakiler ve yüreklerindekiler, bugüne kadar hiç görülmemiş bir birlikteliği kurmaya yönelik ve tümüyle bağımsız bir iradenin direnme notaları olmasın?
Yakın geçmişin zamanlarını, “Gezi Parkı Direnişi”nin direnme notalarını önceden algılayabilecek kadar iyi okuyabilmiş miydik?
30 Eylül 2013 - Cumhuriyet
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- İstanbul'un 7 ilçesinde yarın su kesintisi uygulanacak
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- İstanbul'da aile katliamı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- Malatya depremi: 'Endişe verici' diyerek uyardı!
- Hedefteki teğmenlerle ilgili yeni gelişme!
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Kan donduran 'taciz' iddiası
- İmamoğlu'ndan, Tekin'e 'belgeli' kreş yanıtı
- TÜPRAŞ'tan açıklama geldi