Hepimiz yarınlar için yaşamalıyız. Futbolumuzun geçmişi de umduğumuz gibi değildi. Ama kurumsal eksikliğimize karşın izleyenleri mutlu eden süreçler oldu. İyi niyetli tutuculuğumuzu hatır gönülle karıştırdık. Sahaya, hatta kadrolara indik. Kader sizinle barışık olmasa da idealist olmak, konu eğiticisi olarak sadece zamana, eğitime ve doğruya yönelerek önce kendi çevrene tavır koymak gerekiyordu. Sonuçta futbol eğiticisi olarak kafamdakini çoğu kez gerçekleştirdim. Gençleri doğru futbol oynama konusunda eğitirken pedagojik baskı yaptım. Çevre farklı ben farklıydım. İşimizin merkezi, lobisi benim çıkışımdan rahatsız oldu. Çünkü futbol sadece futbol değildi.

Taptıklarımız “boş teneke” gibi kaldılar! Son olarak Arda Güler ile temasım olmasa da endüstriyel futbola kurban edilmesine izin vermedim gücüm yettiği kadar. Son Kasımpaşa maçından çok önce sahiplenmek değil; gerçeği yansıtma adına Arda futbolumuzun Messi’si olmuştur. Ona takınılan uygulama yanlıştı! Jesus’un arkasına sığınmayan gerçekler sonuca yansıyınca Arda ne olduğunu bir kez daha gösterme şansı buldu. Valencia golleri sıralarken Ferdi’nin takımın en önemli futbolcusu olduğunu söylemek zorundayım. Ben şahsen yetkili olsam ondan daha da çok yararlanırdım bir başka görev vererek! Açıklamak ayıp olur!

Penaltı sırasında bir yanlış gözümüzden kaçmadı. Batshuayi kullanacaktı, Jesus kenardan sinirli biçimde ikaz etti topu Valencia aldı. Bu, penaltı atılacak anda değil maça başlamadan önce tespit gereken bir iştir. Ama Jesus görüntü verip otoritesini ispatlamaya çalıştı bence. Geçmişine ve yaptığı işlere saygılı olarak daha fazla bir yoruma gerek yok. Şimdi Beşiktaş ve Fenerbahçe daha özel izlenen konumdadır. Okan Buruk’a duyurulur...