Yeşilçam'a can veren kadın: Fatma Girik
Türk sinemasının Ezo Gelin'i, Şoför Nebahat'i, Kanlı Nigar'ı, ama her şeyden önce Yeşilçam'ın dört yapraklı yoncasından biriydi Fatma Girik. 79 yaşında veda etti sevenlerine, arkasında ise "Bu kızdan bir şey olmaz" diyenlere inat ömrünü aşan sayısız unutulmaz yapım bıraktı. Türkiye, 'Fatma Ana'sına veda ediyor.
Bugüne kadar 200'e yakın filmde rol alan, Türk sinemasının usta ismi, Yeşilçam’ın mavi bakan kadını Fatma Girik, 79 yaşında hayatını kaybetti.
Muğla'nın Bodrum ilçesine bağlı Torba Mahallesi'nde yaşayan ve yaklaşık 6 ay önce tedavi için İstanbul'a giden Girik, 24 Ocak sabahı tedavi gördüğü özel bir hastanenin yoğun bakım ünitesinde yaşamını yitirdi. Usta oyuncunun ölümünü Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin duyurdu.
Keskin, "Yeşilçam’ın ve Şişlimizin büyük değeri, ilçe başkanlığı yaptığım dönemde birlikte çalışmaktan onur duyduğum eski Şişli Belediye Başkanımız sevgili Fatma Girik’i kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyim" ifadelerini kullandı.
KARDEŞİ AÇIKLAMA YAPMIŞTI
Bodrum'un Torba Mahallesi'ndeki evinde uzun süredir yaşamını sürdüren ancak yaklaşık bir ay önce yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle fizik tedavi için İstanbul'daki bir hastaneye götürülen Girik'in sağlık durumu hakkında kardeşi Günay Girik, geçen aylarda ablasının moralinin çok yüksek olduğunu ifade etmişti.
"ABLAM İYİLEŞMEYE BAŞLADI…"
Girik, sinemaseverlerden sürekli destek mesajları aldıklarını belirterek, "Ablam iyileşmeye başladı. Fizik tedaviye de iyi gidiyor, sağlığı daha iyi. Ablamı ve bizi hiç yalnız bırakmayan sinema sanatçısı Türkan Şoray başta olmak üzere diğer sanatçı dostlarımıza da çok teşekkür ediyorum. Yeniden Bodrum'a dönmek için sabırsızlıkla bekliyoruz" diye konuşmuştu.
Fatma Girik, temmuz ayında tansiyona bağlı rahatsızlığı nedeniyle ambulansla Bodrum'daki özel bir hastaneye kaldırılmış, burada yaklaşık bir hafta tedavi süreci geçirmişti.
"BU KIZDAN BİR ŞEY OLMAZ DEMİŞLERDİ"
Hayatını sinemaya adayan 79 yaşındaki usta oyuncu Fatma Girik’i tanımadan önce böyle diyordu herkes. Girik, 2005 yılında Hürriyet’e verdiği röportajda böyle anlatmıştı bu serüvenin başında yaşadıklarını:
“Memduh Ün beni oynattığı zaman herkes ‘Bu kız çok kabiliyetsiz, bundan bir şey olmaz’ diyordu. Evet, bu kişilerden birisi de Lütfü Akad. Kitabında itiraf etti. Çok severim kendisini. Bazen insanlar aceleci yargılarda bulunur. Tabii daha sonra fikrini değiştirdi. Böyle şeyler söylenebilir ama insanlar öyle bir rolü, öyle bir zaman ve zeminde oynar ki, tüm gerçekler ortaya çıkar.”
Bu serüvene başladığı günden beri sert, mağrur ve haksızlıklara karşı boyun eğmeyen Anadolu kadınının sinemadaki yüzü oldu.
"BABA BEN ARTİST OLMAK İSTİYORUM"
Fakat, ailesine oyuncu olmak istediğini açıklaması hiç de kolay olmadı Girik’in. Sinema serüvenine başlamadan önceki verdiği ilk mücadeleyi, önce ailesine karşı vermişti aslında.
2013’te Posta’ya verdiği röportajda, babasına oyuncu olmak istediğini söylediği ilk anı şöyle anlatıyordu Girik:
“12 yaşına gelince, gazete okuyan babamın karşısına geçtim; en kararlı ses tonuyla, ‘Baba ben artist olmak istiyorum’ dedim. Babam biraz daha okumaya devam ettikten sonra gazeteyi katlayıp yanına koydu ve sadece "Ne b….k olursan ol ama adam gibi ol" dedi. Komşumuz Sezai Abi Yeni Sabah Gazetesi'nde işçiydi ama vakit buldukça filmlerde figüranlık yapıyordu. Annemle bana, ‘Gelin sizi sete götüreyim’ dedi ve anne-kız birlikte setlere gidip figüranlık yapmaya başladık. Bazı komşular ‘Ana-kız filmlere gidiyor, kızını şıllık mı yapacak’ diye tepki gösterdi.”
“13 yaşındaydım, büyük hayaller kurmuyordum. Levent'te bir villada oturur muyum, evde yardımcılarım olur mu, adıma ödüller konulur mu gibi şeyler aklımın ucundan bile geçmezdi. Tek derdim eve ekmek götürmekti. İlk olarak barda oturan bir kızı oynadım, elime 2.5 lira tutuşturdular. Bir sene sonra, 1957'de 1000 TL karşılığında oyunculuğa başladım. Bu parayı eve getirip anneme verdiğimde mavi bir bluz ve muz istedim.”
Ve 1957 yılında ilk başrolü, yönetmenliğini ve senaristliğini Seyfi Havaeri'nin yaptığı ‘Leke’ olarak kayıtlara geçti.
MEMDUH ÜN İLE TANIŞMAK DÖNÜM NOKTASI OLDU
Fatma Girik'in performansıyla dikkatlerden kaçmayacağı film ise 1960 yapımı Ölüm Peşimizde oldu. İlk figüranlık yaptığı filmin yönetmeni Memduh Ün'dü. Memduh Ün, ondaki yıldız kumaşını ilk fark eden isimdi.
Girik, yıllar önce Memduh Ün ile Lütfi Akad arasında geçen bir diyaloğu şöyle aktarmıştı:
"Lütfi Akad bir gün Memduh Ün'ü bir kenara çekmiş, ona 'Böyle yeteneksiz kızlarla ne uğraşıyorsun?' demiş. Memduh Ün de 'Hayır Lütfi, onda bir ışık var. O ışık bir gün çıkacak ortaya' diye cevap vermiş."
Girik, Türk yönetmen, yapımcı, oyuncu ve senarist Memduh Ün ile hayatı boyunca süren bir ilişki yaşadı. Ün, Girik ile Girik 13-14 yaşlarındayken tanıştı ve 1958 yapımı Murada Ereceğiz filminin setinde ilişkilerinin temeli atıldı. 1959’da birlikte olmaya başladıkları sırada Girik 16, Ün 39 yaşındaydı. İki usta isim hayatı boyunca birbirlerinin en büyük destekçisi oldu.
"BİR DAHA DÜNYAYA GELSEM YİNE MEMDUH'A AŞIK OLURUM"
Usta sanatçı, 2013’te Posta’ya verdiği röportajda anlatmıştı Memduh Ün’e olan aşkını. “Bizim ilişkimizin içine biz her şeyi sığdırdık. Aşkı büyüttük, besledik, vazgeçilmez hale getirdik” diyen Girik, böyle dile getirmişti hayat arkadaşı ile olan bağını:
“Beraber olmaya başladıktan sonra başkalarını sokmadık hayatımıza. Memduh Ün ile 50 yılı aşkın büyük bir aşk, sevgi, tutku, şefkat, saygı, olmazsa olmaz beraberlik yaşıyoruz. Bizim ilişkimizin içine biz her şeyi sığdırdık. Aşkı büyüttük, besledik, vazgeçilmez hale getirdik. Beni incitmedi, kadınlık gururumla hiç oynamadı. Onu anlatırken gözlerim doluyor, tüylerim diken diken oluyor. Daha da büyüyor aşk biçim değiştirdikçe, yok olma ihtimali hiç kalmıyor. O sen, sen o oluyorsun. Onu doktora götürmeyi kimselere bırakamam, ne yiyeceğini benden başka kimse düşünemez, ilaç saatini benim kadar iyi kimse bilemez, neden üzülüp, neye sinirlenip, neye sevineceğini ben kendim gibi bilirim ve hayatı onun için öyle kurgularım.”
“Memduh 90'lı yaşlarında artık ve benim için çok değerli. O benim ilk ve son aşkım. Birbirimizin yaşamına imza atmışız, bu yetiyor. Aşk benim için 20'de neyse 70'de de o. Onun yanında 20 yaşında duyduğum heyecanı hala hissediyorum. Aşk olmazsa yaşayamam. Bodrum'da yaşıyoruz. Sadece kitap okuyorum, 17 kedim ve köpeklerim var, onlarla ilgileniyorum. Memduh, kedilerim ve kitaplarım olmasa yaşayamam! Bir daha dünyaya gelsem yine sanatçı olurum yine Memduh'a aşık olurum...”
ŞİŞLİ BELEDİYE BAŞKANLIĞI YAPTI
Yeşilçam’ın mavi bakan kadını, siyasete de adım attı hayatının bir bölümünde. 1989 yerel seçimlerinde Sosyaldemokrat Halkçı Parti'den Şişli Belediye Başkanlığına aday oldu ve seçimleri kazandı. Deniz Baykal'a destek veren Girik, CHP'nin tekrar açılmasından sonra SHP'den istifa etti. Ancak Girik'in 1993'te CHP'ye girmeyeceği ve politikadan çekilerek sanata yöneleceği duyuruldu. Usta sanatçı, 1994 yerel seçimlerine kadar görevini devam ettirdi.
1993 yılında kısa bir dönem televizyon ekranlarında Söz Fato'da adlı bir programın sunuculuğunu da yaptı.
BEYAZPERDENİN MAVİ GÖZLÜ YILDIZI 'MADENCİ YÜRÜŞÜNDE'
200’ü aşkın film ve dizide rol alan, yerli sinemanın usta ismi Fatma Girik 79 yıllık ömrüne kesintisiz bir mücadele sığdırdı. Bu mücadelenin en başında, aynı hayat verdiği karakterlerdeki gibi emekçinin ve üretenin yanında olmak vardı.
Ve, 24 Ocak 1993 tarihinde Ankara'da evinin önünde otomobiline yerleştirilen bombanın patlatılması sonucu katledilen gazetemiz yazarı Uğur Mumcu ile aynı gün hayatını kaybetti Girik.
1991 yılındaki Büyük Madenci Yürüyüşü’nde, Uğur Mumcu ve İlhan Selçuk ile kol kola yürüdü usta sanatçı.
"MÜTEAHHİDE VERECEKLERİ PARAYI SANATÇIYA VERSELER KEŞKE…"
Yaşadığı toplumun sorunlarının da farkındaydı Girik. Kendisiyle 2021 yılının başında yapılan bir söyleşide, iktidarı sanat politikaları nedeniyle eleştirmişti.
Posta gazetesine konuşan Girik, “Sanat dünyasının bugünkü durumuna dair ne söylersiniz?” sorusuna müteahhit göndermesi yaparak şunları söylemişti:
"'Ülke yanıp kavrulurken neden sinemaları, tiyatroları kapattınız?' diye kimseye tepki gösteremeyiz. Sanat böyle bir şey. Darbe de olsa deprem de olsa ilk sanat gümbürtüye gider. Ben; set emekçilerine, figüranlara ve dizi oyuncuları gibi yüksek ücretler almayan değerli tiyatrocularımıza üzülüyorum. Üç müteahhide verecekleri parayı sanatçıya, esnafa verseler keşke…"
KAMERA ARKASINDA DA ÇALIŞTI
Sevenleri onu hep kamera önünde görse de, pek çok kez işin mutfağına da girdi usta sanatçı. Kemal Sunal'ın başrolde yer aldığı aralarında Bekçiler Kralı, Dokunmayın Şabanıma ve Yüz Numaralı Adam gibi filmlerin yapımcılığını üstlendi. 1986 yapımı Garip filminin senaryosunu Memduh Ün ve Bülent Oran ile birlikte yazdı. 1990 tarihli Gün Ortasında Karanlık filminin sanat yönetmenliğini üstlendi. 1984 tarihli Postacı filminin dekor tasarımında görev aldı.
BODRUM’A TAŞINDI
2000'lerin başında Girik Bodrum'un Torba mahallesine yerleşti. 2017 yılında kalça ekleminde saptanan bir dejenerasyon sonucunda yaşadığı ağrılar nedeniyle kalça protezi ameliyatına girdi. 2019'da yaşadığı düşme nedeniyle hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı. 2021 yılında, sağlık durumunun iyi olmadığını, yardım olmadan yürüyemediğini, tansiyon problemlerinin olduğunu ve beyin ameliyatı geçirmiş olduğunu açıkladı.
KARLI BİR GÜNÜN SABAHINDA VEDA ETTİ
Türkiye’nin neredeyse yarısının kara teslim olduğu bir günün sabahında geldi sinemanın ‘Fatma Ana’sının ölüm haberi. Anadolu kadınının beyazperdedeki en gerçek yüzü Girik, 24 Ocak 2022'de Covid-19'a bağlı organ yetmezliği nedeniyle İstanbul'da 79 yaşında hayatını kaybetti.
CÜNEYT ARKIN: ‘FATMA’M BEKLE BENİ GELİYORUM’
Ölüm haberinin şoku atlatılamamışken, Türkiye bir de Cüneyt Arkın’ın açıklamalarıyla ağladı o gün. Girik’in hayattaki en yakın dostlarından, rol arkadaşı Cüneyt Arkın, katıldığı canlı yayında şu sözlerle veda etti 'Fatma'sına:
"İnanamıyorum, bir dönem bitti. Nasıl dayanırım ben bu acıya... Sen ne iyi insandın. Ne kadar alçak gönüllü, dosttun. Mavi mavi bakardın... Nur içinde yat. O anlatılmaz, o hepimizin yüreğinde... Türk insanının yüreğidir o. Baştan aşağı Anadolu’dur o. Anadolu anasıdır o. Fatma’m bekle beni orada geliyorum..."
79 yıllık yaşamına çocukluktan başlayan ve yaşamının son anına kadar devam eden bir mücadele sığdırdı. Türkiye, bugün ‘dört yapraklı yoncalarından’ birine veda etti.
Girik, hem ardında bıraktığı unutulmaz karakterle, hem de onurlu duruşu ve vazgeçmediği mücadelesiyle yaşamaya devam edecek.
En Çok Okunan Haberler
- Futbolda pis kokular yükseliyor
- TÜPRAŞ'ta patlama: 12 kişi yaralandı
- Son seçim anketinde çarpıcı sonuç!
- 'Erdoğan bize göre tek seçenektir'
- CHP’de çelişen başkanlara uyarı
- Hekimlerin istifaları hızlandı
- 'Erdoğan ömür boyu Cumhurbaşkanı olacak diye...'
- 'Atatürk ile Cumhuriyet ile bayrak ile...'
- Beyoğlu'ndaki cinsel saldırı dehşetinde yeni gelişme
- Napoli'den Galatasaray'a Osimhen yanıtı!