Sınav kaygısı ile baş etmek için 'olumlu' düşünce geliştirilmeli

Doç. Dr. Yelkin Diker Coşkun, "Yoğun sınav kaygısı, sınav performansını da olumsuz etkileyebiliyor. Aileler ve öğretmenler öğrencilerin olumlu düşünceler geliştirmesine, kendisine hedefler koymasına yardımcı olmalı" dedi. Coşkun, hem öğrencilere, hem de ebeveynlere uyarılarda bulundu.

Sınav kaygısı ile baş etmek için 'olumlu' düşünce geliştirilmeli
Abone Ol google-news
AA
Yayınlanma: 27.04.2022 - 00:00

Sınav kaygısı; sınav öncesinde veya sırasında, başarıyı olumsuz etkileyen yoğun duygular nedeniyle oluşuyor. Bu duygular da, çok çeşitli nedenlerle ortaya çıkabiliyor.

Konuya ilişkin uyarılarda bulunan Doç. Dr. Yelkin Diker Coşkun, "Kişinin kendisiyle ilgili algısı, aile ve yakın çevrenin beklentileri, eğitim sistemi, akran baskısı gibi birçok durum sınav kaygısına neden olan olumsuz duyguları oluşturabilir. Bir öğrencinin sınava ne anlam yüklediği bu aşamada önem kazanır. Sınavın zor ya da kolay oluşu ile ilgili düşünceleri, sınav sonrasına ilişkin beklentileri, başarı ya da başarısızlık kavramına yüklediği anlam kaygı oluşturan olumsuz duyguların nedenlerini gösterebilir" ifadelerini kullandı.

Bir öğrencinin sınav kaygısı yaşamasının olağan bir durum olduğunu vurgulayan Coşkun, "Yoğun sınav kaygısının, sınav performansını da olumsuz etkileyebiliyor. Bu sebeple aileler ve öğretmenler öğrencilerin olumlu düşünceler geliştirmesine, kendisine hedefler koymasına yardımcı olmalı. Çünkü, sınav kaygısının kontrol edilemediği durumlarda öğrenciler huzursuzluk, sıkıntı, isteksizlik, korku, uyku sorunları veya fiziksel rahatsızlıklar yaşar. Böyle durumlarda dikkat ve öğrenme süreçleri de olumsuz etkilenir" açıklamasında bulundu.

"HEDEF KOYMASINA YARDIMCI OLUN"

Doç. Dr. Coşkun, bazı öğrencilerin sınav kaygısını daha yoğun yaşamasına ilişkin şunları kaydetti:

"Bir konuya verdiğimiz tepkiler, davranışlar ile zihnimizdeki imajlar arasında güçlü bir ilişki vardır. Bu imajlar kaygıyı oluşturduğu gibi kaygıyla baş etmek için de farkına varılması gereken düşüncelerdir. Bu düşünceler kimi öğrencilerde otomatikleşmiştir. Öğrenci herhangi bir derse ya da sınava ilişkin ‘zaten başarısız olacağım’, ‘ben anlayamam’, ‘yeterince hızlı olamam’ gibi düşüncelere sahip olabilmektedir.

Bu tip durumlar öğrencinin aile çevresinde başlayan erken çocukluğundan tutun da ilkokul hatta ortaöğretimde karşılaştığı tepkilerle ilişkilidir. Bu tür durumlarda aileler ve öğretmenler öğrencilerin olumlu düşünceler geliştirmesine, kendisine hedefler koymasına yardımcı olmalıdır."

'EBEVEYN VE ÖĞRETMEN TUTUMU' FAKTÖRÜ

Sınav kaygısı yaşamayan öğrencinin pek olmadığını, ancak bu kaygıyı iyi yönetebilen öğrencilerin olduğunu aktaran Coşkun, kaygıyı yönetme becerisinin dikkati ve düşüncelerini odaklamayla doğrudan ilişkili olduğunu vurguladı.

Duyguları kontrol etmenin, düşünceleri kontrol etmekle başladığına işaret eden Coşkun, şöyle devam etti:

"Bu öğrencilerle yapılan görüşmelerde sınava ilişkin ilk imajlarının ‘ne yapmam gerekir’ ve ‘nasıl yapmalıyım’ şeklinde hedef belirlemeye dönük olduğu anlaşılmaktadır. Bu sorulara ilişkin imajlar bir sınavla oluşmaz erken çocukluktan itibaren başarı ve başarısızlığı birlikte deneyimleyebilen ve her ikisinin de yaşamın akışı içinde olağan karşılandığı ebeveyn ve öğretmen tutumu ile desteklenerek oluşmaktadır.

Ayrıca kaygısını yönetebilen öğrencilerin, akademik başarı kadar sosyal gelişimle ilgili de desteğe sahip olduğu görülmektedir. Kendi ilgi ve yeteneklerinin farkında olan bu öğrencilerin öğrenmeye ilişkin hedef koyma ve düzenleme becerisi de daha kolay gelişim göstermektedir."

"YAŞAM SINAVDAN DAHA BÜYÜKTÜR"

Coşkun, sınav öncesi ve sonrası ders çalışma alışkanlıklarının gözden geçirilmesi ve ihtiyaca yönelik düzenlemeler yapılmasının faydalı olacağını aktararak, "Öğrencinin akademik başarısını olumsuz etkileyen uyku sorunları, derin endişeler, fiziksel problemler yaşanıyorsa okul rehberlik servisinden sınava hazırlık sürecinde evde yapılması gereken kişisel düzenlemeler konusunda yardım alınmalıdır" değerlendirmesinde bulundu.

Öğrencilerin kaygıya neden olan duyguların ardında yatan düşünceleri tanımasının önemini vurgulayan Coşkun, "Olumsuz düşüncelere alternatif düşünceler oluşturmasına yardımcı olmak gerekiyor. Yaşam başarısının sınav başarısından daha büyük bir kavram olduğunu ve sadece bir derse ya da sınava ilişkin başarı durumu ile belirlenmediğini, önce aile sonra çocuk içselleştirmelidir" ifadelerini kullandı.

Coşkun, ailelerin çocuklara nasıl destek olabileceğine ilişkin ise şunları kaydetti:

"Her çocuk ve gencin kabul duygusuna ihtiyacı vardır. Böylece özgüvenli bireyler haline dönüşebilirler. Koşulsuz kabul içsel bir duygudur ve zamanla gelişir. Ailenin başarı ya da başarısızlığa bakmaksızın çocuk ve gencin yanında olduğunu söz ve davranışlarıyla göstermesi önemlidir.

Okul öncesi dönemde temelleri atılan bu duygunun varlığı öğrencilerin herhangi bir konuda başarısızlığı göze almayı veya başarısızlıkla başa çıkabilme gücünü besler. Burada bireyin gelişiminde önemli rolü olan güven ve sorumluluk gibi iki temel özellik unutulmamalıdır. Akranlarıyla karşılaştırma yapmamak, çabayı takdir etmek, yüreklendirmek ve yaşamda her zaman alternatiflerin varlığına ilişkin sohbetler rahatlatıcı olacaktır."


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler