Son dakika... TÜSİAD yöneticilerine dava: 5 yıl 3 aya kadar hapisleri istendi

TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ve Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Ömer Aras hakkında, "Zincirleme şekilde yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçlamasıyla 5 yıl 3 aya kadar hapis istemiyle dava açıldı. Turhan ile Aras hakkındaki "Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs" iddiası yönünden yürütülen soruşturma ise ayrıldı.

Son dakika... TÜSİAD yöneticilerine dava: 5 yıl 3 aya kadar hapisleri istendi
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 07.03.2025 - 14:05

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Orhan Turan ile TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras hakkında, 13 Şubat'ta düzenlenen TÜSİAD Genel Kurulunda yaptıkları konuşma nedeniyle, "Yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" ve "Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs" suçlamalarıyla yürütülen soruşturma tamamlandı.

5 YIL 3 AYA KADAR HAPİS TALEP EDİLDİ

Başsavcılıkça hazırlanan iddianamede, Orhan Turan ile Ömer Asaf'ın, soruşturmaya konu konuşmaları sırasında "Yargıyı telkin ve yönlendirme ile gerçeğe aykırı, dezenformasyon içerikli beyanlarda bulundukları" öne sürüldü. 

Savcılık, Turan ile Asaf'ın, "Zincirleme şekilde yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçlamasıyla 5 yıl 3 aya kadar hapisle cezalandırılmalarını talep etti. 

Savcılık, İki başkan hakkında, "Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs" suçlamasıyla yürütülen soruşturma dosyasının ise ayrılmasına karar verdi.

"BAĞIMSIZ YARGI OLMADIĞINA İLİŞKİN KİŞİSEL GÖRÜŞ"

İddianamede Ömer Aras'ın konuşması hakkında yapılan hukuki değerlendirmede, Aras'ın içeriğini bilmediği siyasi, hukuki, adli ve idari olaylara ilişkin ülke genelinde hukuki güvenliğin olmadığını, vatandaşların Türkiye Cumhuriyeti Devletine yönelik güven probleminin olduğunu, bu sebeple huzursuzluğun bulunduğunu, konuşmasında bahsettiği olayların sistem bozukluğu nedeniyle yaşandığını, bu olayların kamu görevlilerinin denetim eksikliklerinin bulunması nedeniyle yaşandığını, tutuklama iş ve işlemlerinin hukuksuz olduğunu, kayyum atama iş ve işlemleri ile gözaltı ve tutuklama gibi hukuki tedbirlerin toplumda güveni sarstığını, ülkede bağımsız yargı olmadığına ilişkin kişisel görüş ve sözlerini soru mahiyetinde kamuoyuna açıkladığı anlatıldı.

"ÜLKE GENELİNİ İLGİLENDİREN KONULAR"

Değerlendirmenin devamında Ömer Aras'ın; konuşmasını özellikle dernek üyeleri haricinde ülkenin kamuoyuna sunduğu ve ülke genelini ilgilendiren konulara değindiği belirtilerek, ülkede hukuki güvenliğin bulunmadığını veya güven problemi yaşandığını ve kayyum atamalarının olduğunu söylediği anlatıldı. 

Aras'ın, konuşmasında; soruşturmaların, gözaltı ve tutuklama işlemlerinin 'hukuksuz şekilde yapıldığına ilişkin telkin ve yönlendirici mahiyetteki yanıltıcı ve dezenformasyon içerikli bilgileri; ekonomi alanında bulunduğu konumu, kariyeri ile birçok üyesi bulunan derneğin başkanlık makamında bulunmasından sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle gerçekleştirdiği, eyleminin etki alanını genişlettiği ve konuşmasını da bu kast doğrultusunda gerçekleştirdiği öne sürüldü.

"KAMU BARIŞINI BOZAN BİLGİLER VERDİ"

Aras'ın beyanlarının, düşünce ve ifade özgürlüğü sınırlarını aştığının kaydedildiği iddianamede, "Beyanlarının haber ya da bilgi verme hakkı kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, yanıltıcı içerikleri bilgileri teknolojik gelişmelerin ve internetin yaygınlaşmasına bağlı olarak ciddi rağbet gören dijital platformlar üzerinden de gerçekleştirmesi nedeniyle toplumun analiz etme ve değerlendirme süresini kısaltarak hukuksuzluk ve güven problemi olduğuna ilişkin kamu barışını bozan bilgiler verdiği" ifadeleri yer aldı.

"TOPLUMU MANİPÜLE ETME AMACIYLA..."

Savcılık, Aras'ın içeriğini bilmediği ve toplumun genelini ilgilendiren olaylara ve adli işlere ilişkin bilgileri, sırf halk arasında endişe ve panik yaratmak amacıyla söylediğini ve eylemin kamu barışını bozmaya elverişli olduğunu iddia ederek, "Şüphelinin bulunduğu konum, eylemin gerçekleştirildiği yer ve hitap edilen kesim itibariyle eylemin meydana getirdiği zarar tehlikesi nedeniyle kamu düzeninin bozulmasına elverişli olduğu, siyasi, ekonomik, ticari konularda toplumu manipüle etmek amacıyla gerçeğe aykırı veya yanıltıcı bilgiler verildiği, toplumun barış esasına dayalı hukuki güvenlik zemininde ülkede yaşadıklarına dair duygunun zedelendiği veya zedelenme ihtimalinin ortaya çıktığı, zira hukuk düzeni insanların psikolojik refahını da koruduğu ve ihlal edilen tüm bu hususlar nedeniyle üzerine atılı suçu işlediğinin anlaşıldığı" ifade edildi.

"HUKUKİ OLMAYAN SORUŞTURMALAR AÇILDIĞINI SÖYLEDİ"

Orhan Turan'ın konuşması hakkında yapılan hukuki değerlendirmede ise Turan'ın, "...soruşturması tamamlanmayan ve toplumda infial oluşturan olayların nedeninin, suistimal ve kayırmacılık olduğunu belirttiği, içeriği ile ilgili bilgisinin bulunmadığı adli olaylar ile suç oluşturmadığını düşündüğü habercilik faaliyetlerine ilişkin hukuki olmayan soruşturmaların açıldığını, adli soruşturmalar ve hukuki konulara ilişkin bilgisi olmamasına rağmen milletvekillerinin, siyasi parti liderlerinin ve belediye başkanlarının hukuksuz olarak tutuklandığını belirttiği kaydedildi.

"YANILTICI DEĞERLENDİRMELERDE BULUNDU"

İddianamede, Turan'ın adli olaylar arasında yanıltıcı değerlendirmelerde bulunduğu, kamuoyunda infial yaratan nice olayda ya suçluların bulunmadığını veya kısa sürede serbest kaldığını beyan ederek bu olayların asıl nedeninin hukuka olan güvenin sarsılması ve toplumda hukuka güvenin olmaması ile istikrarsızlık olduğunu beyan ettiği değerlendirildi. Savcılık, bu kapsamda Turan'ın içeriğini bilmediği siyasi, hukuki, adli ve idari olaylara ilişkin ülke genelinde hukuki güvenliğin olmadığını, vatandaşların Türkiye Cumhuriyeti Devletine yönelik güven probleminin olduğunu, bu sebeple huzursuzluğun bulunduğunu, tutuklama iş ve işlemlerinin hukuksuz olduğunu, tüm konuşmasını özellikle dernek üyeleri haricinde ülke geneline açıkladığı belirtildi.


Etiketler: #tüsiad