Eski İçişleri Bakanı Tantan: 20 yıldır ülkeyi yöneten bir iktidara bu konuda hesap soruldu mu?
Eski İçişleri Bakanı ve Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan, "Tank Palet Fabrikamızın yarısı Katarlılara satıldı. 20 yıldır ülkeyi yöneten bir iktidara bu konuda hesap soruldu mu?" diye sordu.
Eski İçişleri Bakanı ve Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan, gazetemizin "Olaylar ve Görüşler" köşesinde "Savunma sanayisi şirketlerinin önemi" başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Tantan, "Millet yoksulluk içinde patlamaya hazır bir halde. İktidar, bu kaosun ortasında iktidarını korumak adına başarısız projeler üretiyor" dedi. Tantan devamında, "Türkiye; Altay Tankı projesine 1996 yılında başladı. 2005 ve 2009’da seri üretim aşamasına gelmesine rağmen milli tankımız üretilemedi. Üstüne üstlük Tank Palet Fabrikamızın yarısı Katarlılara satıldı. 20 yıldır ülkeyi yöneten bir iktidara bu konuda hesap soruldu mu" diye sordu.
Tantan'ın yazısı şöyle:
Ülkemizdeki teknolojik gelişmeler “dış güç” dediğimiz ülkelere peşkeş çekilmiş, onların insafına bırakılmış durumda. Yolsuzluk ve TL’nin dolar karşısında yaşadığı tarihi değer kaybı, yatırım imkanlarını ortadan kaldırmakta. Millet yoksulluk içinde patlamaya hazır bir halde. İktidar, bu kaosun ortasında iktidarını korumak adına başarısız projeler üretiyor. Bu durum, çok tehlikeli bir dönemece doğru ilerlediğimizi düşündürüyor.
TÜRK MİLLETİNİN BAĞIŞLARIYLA KURULAN TSKGV
Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı (TSKGV), Türk milletinin bağışlarıyla kurulmuş, güçlenmiş ve dünyada kendisine saygın yerler edinmiş yerli ve milli şirketlerimizin sahibidir.
3338 sayılı Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı Kanunu’nun 2’nci maddesine, 24 Aralık 2017 tarihli 30280 sayılı OHAL KHK’sinin 64’üncü maddesi ile birlikte şu hüküm eklenmiştir:
“Vakfa, başlangıçta özgülenen mal ve haklar ile Vakfın sonradan iktisap ettiği mal ve haklar, Vakıf yetkili organının kararı ile daha yararlı olanlarla değiştirilebilir veya paraya çevrilebilir.”
Bu yasanın değişmesinde Cumhurbaşkanı, Başbakan ve dönemin tüm bakanlarının imzası vardır. Türkiye’nin 15 Temmuz’da yaşadığı hain darbe girişiminin arkasındaki odakların bulunması ve bir daha böyle bir tehdidin baş göstermemesi için alınan OHAL KHK’si yetkisinin, savunma sanayii şirketlerinin satışına onay vermesi için kullanılması toplumu rahatsız etmiştir.
KOCATEPE’LER BATMASIN DİYE...
Aselsan, Kıbrıs Barış Harekatı’nda TCG Kocatepe’nin batmasına neden olan iletişimsizlik sonucu, bir daha Kocatepeler batmasın diye kuruldu.
1974 Kıbrıs Barış Harekatı Türk Savunma Sanayii için bir dönüm noktasıdır. Kıbrıs Harekatı nedeniyle karşılaşılan Amerikan ambargosu sonucunda parasını ödediğimiz silahları, hatta bakıma gönderdiğimiz nakliye uçaklarını dahi geri alamadık. Ancak o günkü devlet aklı; ABD ambargosuna karşı kendi sanayisini kurarak Türkiye’nin bugün sahip olduğu güçlü şirketleri ortaya çıkardı.
TANK PALET’İN HESABI NE OLDU?
Türkiye; Altay Tankı projesine 1996 yılında başladı. 2005 ve 2009’da seri üretim aşamasına gelmesine rağmen milli tankımız üretilemedi. Üstüne üstlük Tank Palet Fabrikamızın yarısı Katarlılara satıldı. 20 yıldır ülkeyi yöneten bir iktidara bu konuda hesap soruldu mu?
Şüpheli şekilde hayatlarını kaybeden Aselsan mühendislerimizin, Toryum elementinin nasıl kullanılacağını keşfeden bilim insanlarımızın ölümlerine neden olan olaylar TBMM’de araştırma komisyonu kurularak araştırıldı mı?
AKP, iktidarının ilk yıllarında, kamunun sahibi olduğu Türkiye’nin en değerli şirketlerini özelleştirmeseydi, Türkiye bugünkü ekonomik sıkıntılarla karşılaşmayabilirdi. Özelleştirmeden sağlanan büyük sermaye ile inşaat yerine çağın gereklerine uygun yatırımlar yapılsaydı, Türk ekonomisi bir üst lige çıkabilirdi.
2011’den bu yana her seçimde savaş uçağımızı üretiyoruz, yerli otomobili üretiyoruz diye boy boy afiş asanlara nerede bu uçak, nerede bu otomobil diye hesap soruldu mu?
ÖNEMLİ AYRIM
Türkiye’nin üretimini gerçekleştirdiği, ancak küresel sermayenin önünü kestiği Aselsan 1919 telefonu dünyaya pazarlanabilseydi belki de bugün Türkiye dünyanın en büyük telefon ihracatçısı olacaktı. Bunu engelleyen işbirlikçiler, devletin arşivi sayesinde bilinmektedir.
Türkiye yakın geçmişte yaptığı askeri-diplomatik manevralarla İran’a Hazar’da geri adım attırmış; Yunanistan’a da Ege ve Doğu Akdeniz’de askeri olarak şans tanımamıştı. Diplomatik olarak elde ettiğimiz başarıların ardında askeri gücümüzü göz ardı edemeyiz. Türkiye, savunma sanayii alanındaki şirketlerimizin pazar ve üretim gücünü artırma noktasında yabancı ülkelerle işbirliği yapabilir, ancak ülkenin küresel güçlere boyun eğmesine neden olacak her türlü girişime hayır denmesi gereklidir.
En Çok Okunan Haberler
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- Mahruki yine yandı
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Tıp fakültelerinde kadavra krizi
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı