Şimşek’ten veda sinyali

Türkiye’nin gerilimli siyasi ortamı, “bitmeyen senfoni” gibi, yükselen grafiğini sürdürürken TÜSİAD’ın 2016 yılının ilk Yüksek İstişare Toplantısı öncesinde Rahmi Koç Müzesi’ndeki geleneksel kokteyli belki de bugüne kadarki en sönük olanlardan biriydi. Duyulan rahatsızlığın yılganlığa, yılgınlığın bir nevi kabullenişe dönüştüğü..

Yılgınlık, tabii bu suskunluğun arka planında Davutoğlu- Erdoğan depremi kadar Panama Belgelerinin de bir nebze etkisinin olduğunu söyleyebiliriz. TÜSİAD’ın ağır toplarının hemen hemen yarısı yoktu gecede.

Karşılıklı sohbetler de ‘doğal olarak’, isim vermeden yazılmak kaydıyla, laiklikten, demokrasiden giderek uzaklaşılma, tek adam iktidarı, başkanlık üzerine yoğunlaştı.

‘Başbakan’a ilgi yok

Baktım, kimin başbakan olacağı iş dünyasının pek de merakını çekmiyor. Bu da “düşük profilli başbakan” söyleminin her ne kadar sonradan söyleyenler tarafından çark edilse de iş dünyasında yansımasını hemen bulduğunu gösteriyor. İçlerinden biri “düdüklü tencere gibi Türkiye” dedi.

Yatırım yapmıyoruz

Açık toplumlarda ifade özgürlüğü, demokratik ortam, özgür basın aynı zamanda supap ayarı görevini de üstlenir; gerilimi, kutuplaşmayı azaltır kısaca havayı alır. Bizde toplum bilinçli olarak patlama noktasına getiriliyor.

Peki ya ekonomik gidişat? Para piyasalarının altüst olması, AB ile ilerleyen süreçteki iki başlılık, “Yatırım yapmıyoruz, çünkü öyle bir ortam söz konusu bile değil” dedi biri.