‘Sanatçı iktidardan uzak durmalı’
Türk halk müziğinin güçlü sesi Sadık Gürbüz ile Ankara konseri sonrası bir araya geldik. Gürbüz ‘Sanatçılar uzaktan kumanda ile yönetilmez’ diyor.
Türk halk müziğinin güçlü seslerinden Sadık Gürbüz, geçen günlerde Ankara’da kendi imkânları ile büyük bir konser vererek sevenleri ile buluştu. AKP’li belediyelerden konser için salon bulamadıklarını söyleyen Gürbüz, hayalinin çoksesli büyük bir konser vermek olduğunu söyledi. Sanatçının iktidarlardan uzak, halka doğrularını söylemesi gerektiğini anlatan Sadık Gürbüz, “Sanatçı muhaliftir. Eğer bildiği doğruları halkın yararına söylemiyorsa ona sanatçı denmez” dedi. Cumhuriyetin sorularını yanıtlayan Gürbüz şunları söyledi:
-Uzun bir aradan sonra Ankara’da kendi olanaklarınızla bir konser verdiniz. Nasıl geçti konseriniz?
Aslında dayanışma gecelerinde ve bazı derneklerin etkinliklerinde yer alıyorduk. Ama Ankara hem uzun zamandır gitmediğim hem de davet almadığım bir şehirdi. Oradan gelen yoğun talep doğrultusunda biz de kendi olanaklarımızla bir organizasyon yaparak sevenlerimizle buluştuk. Çokta güzil bir konser oldu ve bir türkü gecesi yaşadık.
-Halkın sanatçısı ile devletin sanatçı arasındaki fark nedir? Son dönemde sanatçıların siyasilere yanaşmaya çalıştığını görüyoruz!
SHP’nin güçlü olduğu ve başında da Erdal İnönü’nün bulunduğu bir dönemde “Erdal Bey sizi destekliyoruz. Ama bizim desteğimiz siz iktidara gelene kadar. İktidara geldiğinizde yine sizi eleştireceğiz” dedim. Erdal bey ise gülerek “Size yaraşan da budur. Tabii ki eleştireceksiniz” yanıtını vermişti. Siyasetin inceliği ve nezaketi buydu. Sanatçı ya da sanatla uğraşan kişinin iktidar yalakası olması çok utanç verici. Eğer kendine sanatçı diyorsa bu çamurdan uzaklaşmalı. Sanatçı her zaman halkın yanında, halkın düşüncelerini dile getiren, onu çağdaş uygarlığa götürürken gerek yaşam gerekse bilgisini sunan insandır. İktidarın kuyruğuna takılarak gitmesi onun ömrünü iktidarların sonuna kadar götürür. Halkın sanatçıları ise yaptıkları ile her daim gönüllerde yer alır.
-Sanat ve sanatçılar üzerindeki siyasal baskıyı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Demokrasinin, hukukun, insan haklarının, düşünce özgürlüğünün hâkim olduğu demokratik ülkelerde böyle bir sorun söz konusu olmaz. Sanatçı eleştiren bir kesimdir. Hangi alanda sanat yapıyorsa görüşlerini baskı ve kısıtlamalara yer bırakmaksızın sansüre uğramadan gerçekleştirir. Demokrasi yoksunu, daha otoriter yönetimlere gelindiği zaman ise iktidarlar tüm eleştirel düşünceleri yasaklar ya da baskı altına almaya çalışır. Önemli olan bu uygulamaların halk tarafından görülebilmesini sağlamak için çalışmak gerek. Maalesef bugün bulunduğumuz yönetimin demokrasi, hukuk, insan hakları ve çağdaşlıktan uzaklaştığını görüyoruz. Bu baskılar ülke adına kabul edilebilir bir durum değildir.
‘Salon bulmak güçleşti’
-Zuhal Olcay’a hapis cezası verilmesi, Barış Atay’ın oyununun yasaklanması gibi bir dizi baskı ve sansür var. Size de baskı oluyor mu?
Tiyatroda, sinemada ve müzik yaptığımız yerlerde birtakım engellemeler yaşıyoruz. İktidarın yönetimindeki belediyelerde salon bulamıyoruz. Bir keresinde salona ihtiyaç var denilerek sözleşmemiz iptal edildi. Aslında baskının ve sansürün ardında eleştirilmek korkusu var. İnsanları bir araya getirip birlikte bir şeyler söylemek, düşünmeye itmek ve hatta soru sormaya yönlendirmek iktidarların sonu anlamına geliyor. Ana muhalefet partisine ‘Vatan haini’ deme cüretini kendinde buluyorlar. Partilerin isminde sosyalist ya da komünist gördükleri zaman çılgına dönüyorlar. Bütün baskıların tek nedeni var, iktidarlarını kaybetmek.
-Yapmak istediğiniz bir çalışma ya da proje var mı? 2019 için nasıl bir Türkiye hayaliniz var?
Çoksesli büyük bir konser vermek hayalim var. Önemli firmalar pop müziğe destek oluyorlar. Halk müziği temelli büyük ve çoksesli yapıda çalışmalara destek olunmuyor. Yapabilirsem bunu gerçekleştirmek istiyorum. 2019 için ise her şeyden önce savaş bitecek, ona mutluyum. Çünkü devlet başkanlığına avantaj sağlamak için yapılan bu savaş nedeniyle artık çocuklarımızın ölmeyeceğini düşünüyorum. Umarım yurttaşlarımız bu durumu 2019 seçimlerinde görecektir.
MESAM'da yaşananlar
-MESAM’da yaşananlar ve kayyım atanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Burası sanatçıların bir araya geldikleri, kendi sorunlarını dile getirdikleri, haklarını takip ettikleri ve emeklerinin karşılığını almak üzere kurulmuş bir meslek örgütlenmesi. Bu örgütün başına da kendi içerisinden seçimle bir yönetim geliyor. Burada sanatçıların haklarının korunması için milyarlardan bahsedilen bir rakam söz konusu. Burayı da rant olarak görüyorlar ve kendilerinin yöneteceği kukla bir yönetim istiyorlar. İlk genel kurulda yönetime girip giremeyeceklerini gelin görün. Sanatçılar onurlu insanlardır. Baskı ile uzaktan kumanda gibi yönetimi kabul etmezler.
En Çok Okunan Haberler
- ‘Binadan çıkamıyorum, bu çaresizliğe...'
- CHP'den Erdoğan'a sert yanıt!
- Öğrencisinin Suriye'de Bakan olduğunu öğrendi
- Volkan Demirel'den Şenol Güneş'e sert sözler
- Evini kiraya verecekler için geri sayım
- Fidan ve Colani yeni dönemi açıkladı
- Bombacı Mülayim neden tutuklandı
- CHP'nin cumhurbaşkanı adayı kim olmalı?
- Mis kokulu portakallı kurabiye tarifi
- 'Çocukları diri diri yakıyor; Filistin'e özgürlük'