Ortak cephede buluşmalıyız

Balçova Belediye Başkanı Mehmet Ali Çalkaya Cumhuriyet'e konuştu. CHP’de İzmir Büyükşehir Belediyesi için ismi geçen Çalkaya, kentin betona teslim olmadan gelişmesi için çalışacağını söylüyor. Tek adam sistemine karşı ortak dil oluşturulması gerektiğini belirten Çalkaya, partisinin “birliktelik diliyle” uzlaşıyı yakalayabileceğini belirtti.

Ortak cephede buluşmalıyız
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 28.10.2018 - 21:52

Genel seçimden miras kalan ittifaklardaki çatlaklar, önümüzdeki yerel seçimlerin denklemine yeni bilinmezler ekledi. AKP’nin geneldeki iktidarının Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın İstanbul’daki belediye başkanlığından geldiği düşünülünce, büyükşehirlerin AKP’den geri alınması yönündeki stratejiler yeni baştan gözden geçirilmeye başlandı. Yerel seçimleri ve CHP’nin seçimdeki dilini konuştuğumuz İzmir Balçova Belediye Başkanı Mehmet Ali Çalkaya, hem genelde hem de yerelde iktidarı devralmak için CHP’nin, AKP’ye karşı “ortak cephe” oluşturması gerektiğini söylüyor, ancak kendi düşüncelerinden taviz vermeden...

Aziz Kocaoğlu’nun “İzmir’deki yol haritasını bensiz çizin” anlamındaki açıklamasının ardından büyükşehir adaylığı için CHP’de konuşulan isimlerden olan Çalkaya, partisinin “birliktelik diliyle” uzlaşıyı yakalayabileceğini söylüyor:

“Dünyada böylesi tek adam sistemlerinden çıkış, kendi söylemlerinizi değil, ortak oluşturacağınız bir cephede ayrı bir dil oluşturarak gerçekleşmiş. Bizim bir strateji ve taktik belirlememiz gerekiyor. İktidara karşı tek başıma gücüm yetmiyorsa, oturup bir hedef belirlemeli, ‘kimleri yanıma alabilirim’ diye düşünmeliyim. Ben bu yapıyı değiştirene kadar kendi düşüncelerimi buzdolabına koydum, sen de, öbürü de koysun, ortak dilimiz bu. Bu iktidar gidene kadar birlikte hareket edeceğiz. Realite bu. Türkiye’yi böyle analiz etmelisiniz.”

 

Sonuç odaklı

Bu uzlaşıyı yerelde sağladığını dile getiren Çalkaya, “Yerelde, meclis üyelerini belirlerken, en yüksek oy alabileceğimiz temsilciyi bulmaya çalışıyoruz. Onları belirlerken kendi düşüncelerimden taviz vermiyorum, yalnızca en çok oyu almayı hedefliyorum. Bunu genelde de yapmalıyız. Sonuç odaklı çalışılacak bir dönemdeyiz. Bugünkü iktidar ilk 6 yıl başörtüsünü konuştu mu? Ne zaman erkini pekiştirdi, o zaman gündeme getirdi. İlk günden yapsaydı, belki bugün buralarda olmayacaktı” diyor.
İzmir’in Türkiye’nin gözbebeği konuma geldiğini dile getiren Çalkaya, kenti “Türkiye’nin ana çıkış noktası” olarak tanımlayarak, “İzmir, artık bizim tek başımıza karar vereceğimiz yer olmaktan çıktı, tüm Türkiye’nin ortak karar vereceği bir yer” diyor. Bu yüzden ortak akılla hareket etmek gereğinin altını çiziyor. Hataları konuşma dönemi sona erdi

Aziz Kocaoğlu’ndan devralınacak bayrağın, daha ileriye taşınması için çalışılması gerektiğini söylüyor: “Aziz Bey 15 sene bu kenti yönetti, üzerindeki baskıya, her şeye rağmen iyi belediye başkanlığı yaptı. Artık hataları konuşma dönemi bitti. Aziz Bey’in yaptıklarının üstüne koyacak söylemler geliştirmeliyiz. Benim temel çıkış noktam bu. Bayrak yarışı diye düşünmek gerekiyor. Buraya kadar gelirken yaptığı hataları konuşursak, bu bayrağı daha ileriye götüremeyiz. Durduğumuz yerde patinaj yaparız. Şimdi kim gelirse, bayrağı daha da ileri götürecek. Öncelikle kenti İstanbul yapmamak. Hedef bu olmalı. Beton yığınına dönüştürmeden... İstanbul gerçeğini göz önüne koymalıyız. Çok yüksek yapılar, gökdelenler, gelişmişliğinin ifadesi değil. Ama doğayı, çevreyi koruyarak, kentin gelişimine uygun refleksler geliştirmek gerekiyor. Kentin siluetini bozmadan. Modern kentler, yeşil alanların üzerinde inşa olur.

İnsanlar artık banliyölere kaçıyor, şehrin dışında yaşamaya başlıyor. Bütün bunları göz önünde bulundurarak kentin gelişiminin önünü açmak, istihdam yaratmak zorundasınız. Çünkü istihdam yaratamıyorsanız hiçsiniz. Onun önünü açarken kenti de düşünmek şartıyla. Kenti bitirmeden. Hem sanayi, hem yeşil. İkisi bir arada yürüyebilir. Avrupa bunu başarmış, biz niye başarmayalım.”
Çalkaya, betonlaşmadan gelişme, kırsal kalkınma ve bir de kentin trafik sorununun çözümünü ilk üç önceliği olarak gördüğünü vurguluyor.

Gel arkadaş...

Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında Muharrem İnce’nin çıkışıyla birlikte parti içi çalkantılar yaşanmıştı. Çalkaya, benzer tartışmanın belediye başkanı adayları açıklandıktan sonra yaşanıp yaşanmayacağını şöyle değerlendiriyor:

“Bu kentin önünü açacak kim olursa hep beraber omuz vereceğiz. Kırılmaca, üzülmece yok. Bana görev verilirse, söylediklerimi yapabilirim. Bana ihtiyaç varsa, ‘Gel arkadaş, senin bugüne kadar yaptığın şeyleri biliyoruz. Bu felsefeyi bir üst aşamaya taşıyacaksın’ derlerse bundan kaçmam. ‘Bu kadar arkadaş varken devreye girip ortalığı fazla karıştırmayın’ da denilebilir. Saygı duyarım.”

Balçova sistemi

Kocaoğlu, İzmir’in çeperindeki yerleşimleri kooperatifler aracılığıyla İzmir modelinin içine katmıştı. Çalkaya da kooperatiflere inanıyor. Balçova modeliyle test ettikleri sistemi, daha da ileriye taşıyacak birinin büyükşehirde işbaşına gelmesi gerektiğini dile getiriyor.

İnsanların  elini tutuyoruz

Mehmet Ali Çalkaya’nın alameti farikalarının başında semtevleri geliyor. Balçova’daki örgütlenme modelinin iskeletini oluşturuyor semtevleri:

“Hangi sokakta çukur oluştuğu veya çöp biriktiği çok basit konulardır. Biz, hangi evde cenaze var, hangi çocuk okula giderken ailesi ona defter alamıyor, hangi sokakta engelli yaşıyor bunu bilecek bir yapı oluşturduk. İnsanların elini tutuyoruz, acıda da sevinçte de biz senin yanındayız diyoruz. Anadolu’nun Kurtuluşu’nda kadının payını çok iyi biliyorum. Hatta kadınlar olmasaydı Kurtuluş Savaşı başarıya ulaşamazdı diye düşünenlerdenim. Tarlayı eken de kadındı, cepheye mermi ve aş taşıyan da kadındı. Günümüzde de bu böyle aslında. Bir evin geçiminin ve huzurunun olmasında önemli pay kadınlarındır. Biz semtevlerinde toplumun her alanında olan kadınların daha aktif, daha görünür, daha söz sahibi olmasını sağladık. Balçovalı kadınlar da her alanda inanılmaz işlere imza attı. Geçen zaman içinde kadınlar örgütlenmeye, üretmeye ve para kazanmaya başladı. Türkiye’nin en büyük kadın kooperatiflerinden birisini kurup işletmeye başladılar. Şimdi hem sosyal hayatta, hem ekonomik hayatta, hem de siyasette Balçovalı kadınların sözü geçiyor.”

Atatürk devrimlerini korumaya çalışıyoruz

Kadınların yanı sıra engelliler için yaptıkları çalışmaları, Anadolu’dan eğitim için gelen genç kızlar için yapılan yurtları, kültür ve sanat alanındaki çalışmaları da aktarıyor Çalkaya. Tüm bu çalışmalarla eşgüdümlü olarak gerçekleştirilen örgütlenmenin altını çizerken, “Cumhuriyet devrimlerini” özellikle vurguluyor:

“Cumhuriyet devrimleri, ülkemizin üzerinde olduğu kara parçasını vatan yapan düşüncelerin, mücadelenin ve kararlılığın bir sonucudur. Bu vatan yapma sürecinin ebedi önderi Mustafa Kemal Atatürk’tür. Türkiye Cumhuriyet’i ilk yıllarında çok büyük ekonomik, siyasi, hukuki ve insani adımlar atılmıştır. Atatürk ve arkadaşlarının ardından bu devrimler ilerletilememiş, ancak karşıdevrimciler ilmek ilmek hedeflerine ulaşmak için çalışmışlardır. Şimdi yaşadığımız durum onların bu çalışmasının bir ürünüdür. Cumhuriyet’e ve Atatürk ilkelerine gönül verenler ise ne yazık ki üzerlerine düşeni çok iyi yapmadılar. Görevi hep bir başkasına bıraktılar. Bizim eğitime önem vermemizin, Cumhuriyet çocuklarını tarikat yurtlarına mecbur bırakmamak için yurt yapmamızın başlıca nedeni de budur. O yurtta Cumhuriyet değerlerine inanan 384 kız öğrenci çok iyi şartlarda barınıyorlar. Bu eğitimlerini etkileyecek ve ülkemize faydalı bireyler olacaklar. Kemeraltı’nda kitap satan bir tarikat lideri içten dıştan aldığı destekle yıllar içinde palazlanarak 15 Temmuz’da bu devleti yıkmaya teşebbüs etti. İşte biz bu tip vahim olaylarla tekrar karşılaşmamak için Cumhuriyet’i ve Atatürk’ün kazanımlarını korumaya çalışıyoruz.”

 

 

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler