MUSTAFA SARIGÜL EVİNDE

Mustafa Sarıgül, şair İbrahim Karaca’nın “Bekle kar altında kalan buğday tanesi, yine onun sularıyla yeşereceksin, gözyaşların çare değil ağlama büyü, başını dik tutabilirsen boy vereceksin...’ dizeleriyle özdeşleştiriyor kendi boy verme dönemini…

MUSTAFA SARIGÜL EVİNDE
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 05.11.2013 - 09:50


Ne Bir Eksik Ne Bir Fazla isimli son kitabında da, ilkokul 4. sınıfta yurttaşlık dersinde belediye başkanlığı seçimi yapıldığını anlatıyor. "Bir ben adaydım. Bir de Güneş” diyor. “O zenginlerin adayı, ben garibanların. Seçimler yapıldı. 32 oy bana 31 oy Güneş'e... Tek bir oyla belediye başkanı oldum. O günden beri tek bir oyun bile ne denli kıymetli olduğunu aklımdan çıkarmadım.”

Sarıgül CHP tedrisatından geçtiğini, Abdurrahman Köksaloğlu’nun, Mustafa Üstündağların, Turan Güneşlerin, Erdal İnönülerin, Ali Topuz’ların, yolundan geldiğini gururla dile getiriyor. Deniz Baykal’ın karşısında 2004’teki kurultayı ve genel başkanlığı az bir oy farkıyla kaybetmesini öfkesine yenik düşmesine bağlayan, öz eleştiri noktasında bonkör, öz farkındalığı yüksek, mücadeleci, inatçı bir kişilik. 2005’te Baykal tarafından haksız bir şekilde partiden ihraç edildikten sonra kendini Türkiye Değişim Hareketi’yle liderlik boyutuna taşıdı.

2009 yerel yönetim seçimlerinde ve 2011 genel seçimlerinde partileşmeyerek, seçimlere katılmayarak CHP’nin oylarını bölmeyerek Kılıçdaroğlu’na destek olmuş; birleştirici ve bütünleştirici olarak fedakârlık göstermiş ve hırsını, öfkesini dengelediğini, yendiğini kanıtlamıştır.
Kılıçdaroğlu da bugün onu partiye kabul ederek eve dönmesinin yolunu açarak ahde vefa göstermiş, liderliğin ötesinde insani bir duruş sergilemiş ve bu hareket Kılıçdaroğlu’nu daha da güçlendirmiştir. Bugün Başbakan Erdoğan’ın hedefine ulaşmasındaki ve Sarıgül’ün başarı yolundaki ortak özellikleri inanç, tutku, biat, sadakat, sebat, disiplin, paylaşımcılık ve iddiadır; sade yurttaş gibi mütevazi, alçak gönüllü, kendi anlayışları içerisinde tutarlı olmalarıdır. Sarıgül de Erdoğan gibi bu özelliklere sahip olması sebebiyle CHP’yi gelecekte iktidara taşıma umudu vermektedir. Türkiye’de genel olarak CHP ve devamındaki partilerde eksik olan duygular bunlardır. Elbette CHP içerisinde de bu profilin dışında kalabilmiş yüzlerce, binlerce insan vardır; onları tenzih ediyorum. Bir dönem parti içerisinde birlikte gördüğünüz arkadaş
gruplarının bir sonraki dönem dağıldığına, başka ekiplerle birlikte hareket ettiğine kolaylıkla şahit olursunuz. Bu da CHP’nin başarısızlığındaki en temel nedenlerden biridir. Sonuçta, 1950’lerden bugünlere, sebat, sabır sahibi ve muhafazakâr partiler yürür giderken başarı, CHP ve devamı partilerin uzağına düşer.Bugüne kadar CHP örgütlerinde dışa dönük seçimlerde kıskançlıklar, hizipçilikler, dar kadroculuklar sonucunda genelde aday seçilenler seçim yarışlarını kendi kadrolarıyla, kendi ekipleriyle götürmüşlerdir. Bu da olası seçim başarılarına olumsuz olarak etki etmiştir. Seçilemeyenler ise kendi köşelerine çekilirler. Hatta seçilen adayın kazanmaması için de çaba sarf ederler ya da kerhen onu destekliyor gözükürler, çünkü partililik aidiyeti, bölüşme, paylaşma ve kardeşlik duyguları eksiktir. Sarıgül de kendi çalışma ekibini ve kendi kadrolarını kurmuş bir siyasi hareketin önderidir.

Kendisini bu anlamda kanıtladığından, CHP’nin içerisindeki ona muhalif duruş sergileyenlere rağmen Sarıgül seçim kampanyasını, 70’li dönemlerden, parti gençlik kollarından ve Türkiye Değişim Hareketi’nden gelen birikimini, örgütçülüğünü ve şahsına münhasır özelliklerini kullanarak, bugüne kadar aday olmuşlardan çok daha başarılı bir biçimde yürütecek, başarıya ulaşması kolay olacaktır. 20 Ekim’de Sarıgül “CHP tarihi bir gün yazılacaksa, Mustafa Sarıgül olmadan o tarihi yazmak mümkün değildir” dedi. Sarıgül’ün ağzından çıkan bu sözler aslında onun, “Şoför Hakkı’nın Oğlu” olduğu günlerden bugüne kadar verdiği emekten, birikimden, mücadeleden gelen haklı bir gönül koymadır. Kişisel egonun ötesinde CHP’deki mücadelesinden süzülüp gelen haklı bir haykırıştır. Bunu kendisine bir vazife, bir sorumluluk olarak görmektedir.2009 yerel yönetim seçimlerinde İstanbul’da AKP’nin % 44.3, CHP’nin % 38.9 oy alacağını tahmin eden Konsensus araştırma şirketinin sahibi Murat Sarı ve diğer birçok araştırma şirketi sonucun Sarıgül’den yana olduğuna işaret ediyor. Konsensus’un Eylül 2013 anketine göre önümüzdeki seçimlerde İstanbul’da partisi tarafından aday gösterilirse AKP’den Kadir Topbaş’ın % 44 ve yine CHP’nin adayı olarak gösterilirse Mustafa Sarıgül’ün ise % 46 oyu var.

31 Ekim günü CHP Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin ile Sarıgül arasında beklenen görüşme gerçekleşti. Keskin, Sarıgül’ün CHP’ye dönme kararını “yuvaya dönüş” olarak niteledi. “Yolun açık, mücadelen kutlu olsun” ve “CHP’yle Sarıgül’ün ilişkisi bir kağıt parçasının ötesinde bir gönül ilişkisidir” sözleriyle desteğini ortaya koydu. Sarıgül ise

“Başı açık olan, başı kapalı olan, Ramazan da, Muharrem ayı da bizim diyenlerle birlikte şunu söylemek istiyorum; artık İstanbul'da kin, öfke, kavga dönemi bitecek hizmet ve barış dönemi başlayacak” şeklindeki sözleriyle esnek ve toplumun yüzde 100’ünü kucaklayıcı tavrını bir kez daha ortaya koydu. Adnan Keskin’in partiye daveti ve Sarıgül’ün dönüş dilekçesiyle birlikte CHP, İstanbul için kendini kanıtlamış, kamuoyu yoklamalarında AKP’yi geçen yüksek bir oy oranına sahip bu en doğru aday adayını partiye kabul ederek, seçim kazanacak en güçlü aday adayını bulmuş oldu. Bu sayede CHP 1994’te İstanbul’da kaybettiği seçimi yine İstanbul’da alarak iktidar olma şansına bir adım daha yaklaşır. AKP ve Erdoğan İstanbul’u kaybederlerse geldikleri gibi giderler. Bu arada Kemal Kılıçdaroğlu da olgunluğundan ve cesaretinden ötürü alkışlanmalıdır. Zira Sarıgül’ün sadece İstanbul Belediye Başkanı adaylığı için değil genel başkanlık için geldiği günlerdir yazılıp, çizilip konuşuluyor. Kılıçdaroğlu partideki gücünü ve özgüvenini bir kez daha göstermiştir.

Sarıgül’ün, destek verdiği Gülen cemaatinden ve diğer tüm cemaatlerden, bunlarla birlikte AKP, MHP, BDP ve İşçi Partisi’nden oy alacağı kamuoyu araştırma şirketleri tarafından tespit ediliyor. Çünkü Sarıgül esnek bir insan. Ötekileştirmeyen, ayrıştırmayan bir isim. Dokunmayı biliyor, mücadeleci bir kişiliğe sahip. Dershanelerin kapatılması, cemaat mensuplarının tasfiyesi derken uzunca bir süredir AKP’yle, onun ülkede seçim kazanmasında kayda değer bir role sahip Gülen cemaatinin ilişkilerinin bozulduğu, aralarında ciddi atışmaların yaşandığı bir dönemde Sarıgül’ün Gülen cemaatinden ve diğer cemaatlerden alabileceği destek önemlidir.

Şişli, İstanbul’un aynasıdır. Aynı anda hem en yoğun gecekondu bölgelerinden biri; hem de metropolün göz bebeğidir. Arzu eden Şişli’de Sarıgül’ün neler yaptığını görmek için Mahmut Şevket Paşa, Kuştepe, Ayazağa mahallelerine gidip buralarda yapılan başarılı belediyecilik çalışmalarını görebilir. Rumeli Caddesi, Nişantaşı zaten Paris’i, Londra’yı aratmıyor.  Mustafa Sarıgül tüm bu çelişkileri iç içe harmanlamış gerçek bir illüzyonisttir.

Sadık ÇELİK

[email protected]


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler